Turkish example sentences with "çoktan"

Learn how to use çoktan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Eve ulaştığında saat çoktan on ikiydi.

O çoktan varmış olmalıydı.

O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.

Tren çoktan hareket etti.

O çoktan geldi mi?

Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.

İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti.

Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti.

Kısa eteklerin modası çoktan geçti.

Mary çoktan yola çıktı.

Otobüs çoktan gitti.

İstasyona vardığımızda, tren çoktan gitmişti.

Salona gittiğimizde, konser çoktan başlamıştı.

Oraya gittiğimde dans çoktan başlamıştı.

Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.

Burada olmanın vakti çoktan geldi.

Çoktan eve gitme zamanı geldiğine inanamadı.

Tom'un oradan çıkmasının zamanı çoktan gelmişti.

Tom neler olduğunu fark etmeden önce polis Mary'yi çoktan tutuklamıştı.

Ben içeri girdiğimde, Kuniko çoktan yemişti.

Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.

O çoktan elli yaşından daha fazla olduğunu, tam olarak elli beş olduğunu söyledi.

Çocuklar çoktan okula gittiler.

Son tren çoktan gitti.

İşini çoktan bitirdi.

Okula gittiğimde zil çoktan çalmıştı.

Ben vardığımda, o çoktan gitmişti.

O çoktan hazırdı.

Çok geç oldu, bu yüzden çoktan yatakta olmalıyım.

Salona girdiğimizde konser çoktan başlamıştı.

Tom çoktan başladı.

Çoktan yatma vaktini geçti.

Bazıları çoktan fazlasıyla sarhoştular.

Çoktan beri Tom'la konuşmadım.

Tom'un sorularını çoktan cevapladım.

Çok emin olma belki de Tom çoktan ölmüştür.

Çoktan odamı temizledim.

O çoktan yemeği yaptı.

Çoktan unutmuşsun.

Çoktan unutmuşsundur.

Ben istasyona vardığımda tren çoktan gitmişti.

Fransızca öğrenmeye çoktan başladın mı?

Çoktan başladı.

Yollarını kaybettiler, yoksa çoktan varmış olurlardı.

Beni sen çoktan kaybettin.

Geçen yıl çoktan bitti.

Saat sekizi çoktan geçmişti bu yüzden paydos ettik.

O hikayeyi çoktan duydum.

Tom çoktan gitti mi?

Onu çoktan denedim.

Ölümden korkmasaydınız problem çoktan çözülürdü.

Okula koştum, ama zil çoktan çalmıştı.

Tom ve Mary çoktan buradalar.

Ben işimi çoktan bitirdim.

Onu görmeye gittiğim her seferde, o çoktan çıkmış oluyor.

Gençler var çoktan yaşlanmış, yaşlılar var genç kalmayı başarmış. Ben bu sondaki kategorideyim.

Kahvaltıyı çoktan yaptım.

İlk bakışta, evin çoktan kaybolduğunu gördüm.

Görünen o ki saat çoktan 8 oldu, okula gitmen için kısa zamanda çıkman gerektiğini düşünüyorum.

Bu, kadınların çoktan bildikleri bir şey.

Tom'a senin bunu çoktan bildiğini söyledim.

Betty çoktan hırsızlıktan hüküm giymişti.

Tom her şeyi bizim için çoktan yaptı.

O çoktan yapıldı.

Onu çoktan okudum.

Eve döndüğü zaman, çocuklar çoktan uyumuştu.

Biz evlendiğimiz zaman, anne ve babalarımız çoktan vefat etmişti.

Çocuklar çoktan yoruldular.

Yediğiniz yemeğin parası çoktan ödendi.

Eve geldiğimde, babam çoktan oradaydı.

Mary çoktan başladı mı?

Akşam yemeğini çoktan yedin mi?

Kitabı çoktan okudun mu?

Bu tartışma çoktan bitmiş sanıyordum.

Test çoktan seçmeliydi.

Emin değilim ama belki de Tom çoktan öldü.

Tom şimdiye kadar çoktan Avustralya'da olmalı.

Komşumun yazlığını satın almak istedim, ama ben oraya vardığımda çoktan satılmıştı.

Tom Mary'nin çoktan öldüğünü bilmiyordu.

Avrupa Birliği'nin 24 resmi dili vardır. Ancak önemli metinler çoğu kez yalnızca şu üç dilde mevcuttur: İngilizce, Fransızca ve Almanca. Bu durum, bu dillere aşina olmayanlar için bir dezavantaj teşkil etmektedir. Ortak ve tarafsız bir köprü dil üzerinde çalışmanın zamanı çoktan gelmiştir.

Tom çoktan ölmüş olabilir.

Dodo, soyu çoktan tükenmiş bir türdür.

Tom çoktan terk etti.

Paramı çoktan aldım.

Çoktan affedildin.

Tom Mary'ye John hariç herkesin çoktan geldiğini söyledi.

Konser çoktan başladı.

Toplantı çoktan başladı.

Trenimiz çoktan yola çıkmış.

Senin elbisenin çoktan modası geçmiş.

Dün çağrılan kadın çoktan geldi.

Hâlâ burada mısın? Çoktan gittiğini düşünmüştüm.

Hâlâ burada mısınız? Çoktan gittiğinizi düşünmüştüm.

Uyandığımda, güneş çoktan doğmuştu.

Tom çoktan razı.

Çoktan evet dedim.

Çoktan hayır dedim.

Çoktan geç oldu. Eve git.

Çoktan geç oldu. Eve gidin.

Bu öğrenciyle çoktan konuştum.

Bence o kadar büyük bir bifteği öyle hızlı yedikten sonra çoktan doymuşsundur.

Also check out the following words: simgesine, tıklayın, numaralı, otobüse, binmen, kravat, yakışıyor, Amazon, Nil'den, uzun.