Turkish example sentences with "çılgın"

Learn how to use çılgın in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Odada çılgın gibi koşuşturma.

Annem çılgın.

Ümit; bir saat önce bitirdiğin çikolatalı çörek kutusunun sihirle tekrar dolup dolmadığını kontrol etmek için çılgın bir adam gibi birdenbire mutfağa doğru koştuğundadır.

Bir çılgınla benim aramdaki tek fark benim bir çılgın olmamamdır.

Tom çılgın gibi görünüyor.

Hepimiz çılgın doğarız.

Şimdi her şey biraz çılgın.

Çılgın silahlı adam beni öldürmekle tehdit etti.

Bazen çılgın duygularınızı gösterebilirsiniz.

Çılgın olma.

O çılgın.

Şu yaşlı adam çılgın olmalı.

Ben çılgın değilim.

Sanırım çılgın olduğumu düşünüyorsun.

Bu çılgın fikri nasıl buldun?

Bu çılgın fikri nasıl ileri sürdün.

Bu çılgın fikir nereden aklına geldi?

Tom'un ne kadar çılgın olduğunu fark etmedim.

Çılgın insanlar tanımıyorum.

Tom tamamen çılgın.

Tom hâlâ çılgın.

Tom gerçekten çılgın.

Tom bir çılgın.

Tom çılgın.

Çılgın görünüyorsun.

Çılgın olan budur.

Tom çılgın değil.

Bu çılgın.

Tom bunu yapacak kadar çılgın değildir, değil mi?

Böyle bir şey yaptığı için çılgın olmalı.

Sen çılgın bir kadınsın.

Çılgın!

O kadar çılgın değilsin.

Bu çılgın bir fikir.

Hâlâ çılgın olduğumu düşünüyor musun?

Çılgın bir hafta oldu.

Bunlar sadece çılgın fikirler.

Tom çılgın görünüyordu.

Bu gerçekten çılgın.

Tom'u asla bu kadar çılgın görmedim.

Tom'a göre, Mary yatağında çılgın.

Tom oldukça çılgın, değil mi?

Tom'un çılgın olduğunu düşünüyorum.

Sen çılgın olmalısın!

Senin karın çılgın değil.

Hayat çılgın.

Rousseau çılgın ama etkiliydi; Hume aklı başında ama hiç takipçisi yoktu.

Dünya çılgın bir yer.

Sen böylesine çılgın bir sürücüsün; beni deli ediyorsun.

Tom oldukça çılgın görünüyor.

Bu mutlu köleler özgürlüğün en çılgın düşmanlarıdır.

En çılgın hayallerimde bile benimle çıkacağını asla düşünmedim.

Bu çılgın bir dünya.

Tom senin çılgın olduğunu söyledi.

Hanginizin daha çılgın olduğunu bilmiyorum.

Tom ve Mary'nin çılgın olduğunu düşündüm.

Bu kasabada kaç tane çılgın insan var?

O çocuğun çılgın bir geleceği var!

Annem çılgın bir kadındır.

Öyle bir şey yapmak için çılgın olmalısın.

Bu çılgın bir yıldı.

Herkes Tom'un biraz çılgın olduğunu düşünüyor.

Ben eskisi kadar çılgın değilim.

Ben çılgın bir komünistim!

Benim programım oldukça çılgın.

Ben çılgın yaşamıma dayanamıyorum.

İlkin, onun çılgın olduğunu düşündüm.

Daha çılgın, daha iyi.

O gittikçe çılgın oldu!

Hepimiz arasında Tom en çılgın mizah duygusuna sahipti.

Bir çılgın söz için cevap yoktur.

Ne çılgın bir gün!

Bu tam çılgın.

Çılgın bir hamam böceği gibi koş.

Onu yapsak çılgın oluruz.

Tom sadece çılgın yaşlı bir aptal.

O sadece çılgın yaşlı bir adam.

O sadece çılgın yaşlı bir aptal.

On yaşındaki bir erkeğin bir hayvan yirmi yaşındakinin bir çılgın, otuzundakinin bir başarısızlık, kırkdakinin bir dolandırıcı ve ellisindekinin bir suçlu olduğu söylenmektedir.

Fadıl bize çılgın bir hikaye anlattı.

Çılgın gibi deneyeceğiz.

Bu kız çılgın.

Tom Mary'nin çılgın olduğuna inanıyordu.

Tom ve Mary'nin çılgın olduklarını sanmıyorum.

Sami çılgın bir adamdı.

Sami bu çılgın dünyadaki hiçbir yere uymuyor.

Sami bize çılgın bir hikaye anlattı.

Tom biraz çılgın gibi görünüyordu.

Bizim gibi çılgın insanlar kalbi ile düşünür.

Tom çılgın bir egomanyak.

Tom çılgın bir benmerkezci.

O çılgın bir egomanyaktır.

O çılgın bir benmerkezcidir.

Bu çılgın dünyada aklı başında olmayı istemek bile başlı başına bir çılgınlıktır.

Sami çılgın bir hergeledir.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar çılgın görünmüyor.

Tom'un göründüğü kadar çılgın görünmüyorsun.

Tom çılgın ama Mary değil.

Tom biraz çılgın, değil mi?

Tom çok çılgın, değil mi?

Tom ve Mary çılgın değil.

Also check out the following words: kitap, okumamamı, söyledi, On, bir, iki, üç, dört, beş, altı.