Turkish example sentences with "zamana"

Learn how to use zamana in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Daha fazla zamana ihtiyacım var.

Yarın gece yağmur bekleniyor,öyleyse o zamana kadar şemsiyelerimizi bırakalım.

Bu zamana kadar gelmeliydiler.

O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.

Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.

Zamana ayak uydurabileyim diye her gün gazete okurum.

Zamana ayak uydurmak için kitaplar ve dergiler okurum.

Zamana ayak uydurmak için gazeteler okurum.

O, 1000 sayfanın üstünde büyük bir kitap olmasına rağmen, onun tamamını gelecek hafta bu zamana kadar okumuş olacağım.

Onun hakkında düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var.

Tom'un biraz daha zamana ihtiyacı var.

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.

Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.

Tom'un onu düşünmek için zamana ihtiyacı var.

Yarın bu zamana kadar Londra'da olacağım.

Bu zamana kadar geri dönmeliydi.

Daha çok zamana ihtiyacım var.

O zamana kadar ne işle meşguldü?

Zamanınızı akıllıca harcayın ve her zaman yeterli zamana sahip olursunuz.

Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

Biraz zamana ihtiyacım var.

Zamana ayak uydur.

Zamana ayak uydurmalıyız.

Ancak, o zamana kadar, çok geçti.

O zamana kadar hiç panda görmemiştim.

Şimdi seninle konuşmak için biraz zamana ihtiyacım var.

O zamana kadar bütün dükkanları kapalı buldum.

Vergi beyannamesinin ne zamana kadar vergi dairesinde olması lazım?

Tom'un şeyler üzerinde düşünmek için biraz zamana ihtiyacı vardı.

O zamana kadar babam hiç yurt dışında bulunmadı.

Yarın bu zamana kadar Paris'te olmalıyız.

O zamana kadar, Tom Mary'nin kot pantolon giydiğini hiç görmedi

Banka ne zamana kadar açık?

Biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Düşünmek için biraz zamana ihtiyacım var.

Saatlerimizi aynı zamana ayarlayalım.

Sanırım biraz daha zamana ihtiyacımız olacak.

Sanırım biraz daha zamana ihtiyacım var.

Hâlâ zamana ihtiyacım var.

Tom'un tek başına biraz zamana ihtiyacı vardı.

Zamana ihtiyacım var.

Zamana ihtiyacımız var.

Tom'un zamana ihtiyacı var.

Tom'un zamana ihtiyacı vardı.

Sadece bu zamana kadar beklemene kızıyorum.

Tom tek başına zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Biraz daha fazla zamana ihtiyacım vardı.

Hazırlanmak için zamana ihtiyacım var.

Çok zamana ihtiyacım var.

Biraz daha zamana ihtiyacım var.

Hazırlanmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.

Tom'la biraz zamana ihtiyacım var.

Ne kadar zamana ihtiyacın var?

Ne kadar zamana ihtiyacınız var?

Kendim için biraz zamana ihtiyacım var.

Ne kadar zamana ihtiyacın olacak?

Tom ihtiyacı olan bütün zamana sahip olacağını düşünüyordu.

Sadece biraz daha fazla zamana ihtiyacım var.

Yarın bu zamana kadar Boston'da olacağım.

Yarın bu zamana kadar onu bitirtin lütfen.

Yakın zamana kadar o odada ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Her ikimizinde daha fazla zamana ihtiyacı var.

Ne zamana kadar orada saklanacaksın?

Sakinleşmek için zamana ihtiyacı var.

Pasaportun ne zamana kadar geçerli?

O zamana kadar, infazı erteliyoruz.

Dükkân ne zamana kadar açık?

Bundan daha fazla zamana ihtiyacım var.

Bu fabrikayı kurmak, uzun bir zamana ve bir sürü paraya mal oldu.

Hazırlık yapmak için biraz daha zamana ihtiyacım var.

Hazırlamak için biraz daha zamana ihtiyacım var.

O zamana kadar dışarıda bekler misin?

Bu zamana kadar sadece Mary'yi sevdiğimi ona söylemelisin.

O zamana kadar ne yapmalıyım?

O zamana kadar ne yaparım?

O zamana kadar ne yapacaksın?

Daha fazla zamana ihtiyacın olacağını düşünüyor musun?

Tom bu zamana kadar varmalıydı.

O zamana kadar karanlıktı.

Bu konuda kararımı en geç ne zamana kadar vermem gerekiyor?

Zamana karşı yarışıyoruz burada.

Onun hakkında düşünmek için biraz zamana ihtiyacım olacak.

O zamana kadar her şey olabilir.

Hayatına tekrar başlayacak olsan, hayatında hangi zamana geri gitmek istersin?

Tom o zamana kadar geri dönebilir.

Sadece o zamana kadar beklemek zorunda kalacağız.

Gıda malzemeleri o zamana kadar dayanmaz.

O zamana kadar durumun tehlikesini fark etmedim.

Biraz daha zamana ihtiyacımız olacak.

Tom biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.

Bu programın ne zamana kadar devam edeceğini merak ediyorum.

Umarım bu iyi hava o zamana kadar devam edecek.

Tom'un Mary'nin artık onun üvey kız kardeşi olacağı fikrine alışması için sadece biraz zamana ihtiyacı var.

Zamana ayak uydurmak için gazeteler okumalısın.

Tom'un dinlenmek için zamana ihtiyacı var.

Ne zamana kadar kalıyorsun?

Ne zamana kadar Japonya'da kalacaksın?

Ne zamana kadar eczanen açık kalır?

Ne zamana kadar burada yaşamayı planlıyorsun?

Ne zamana kadar Güney Kore'de olacaksın?

Listeyi hazırlamak için zamana ihtiyacımız var.

Also check out the following words: görmeye, ölüyorum, kaybetti, uyandırıyor, Cüzdanımı, kaybettim, otobüsünün, havaalanına, gitmesi, sürüyor.