Turkish example sentences with "zamanın"

Learn how to use zamanın in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Zamanın ölçüsü nedir?

O metotlarında zamanın gerisindedir.

Zamanın ilerlemesiyle olay unutuldu.

Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.

Çok zamanın var mı?

Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?

Zamanın uçtuğunun söylenildiğini çoğunlukla duyarız.

O, zamanın çoğunu yazlık evinde geçirdi.

Lütfen zamanın olduğunda evime uğra.

Eğer zamanın olursa, lütfen bize uğra.

Tom Mary'ye Boston'da yaşadığı zamanın hikayelerini anlatırdı.

Zamanın olursa, onu yap.

Zamanın para olduğunu söylemeye gerek yok.

Eski bir atasözü zamanın nakit olduğunu söylüyor.

Zamanın olursa lütfen uğra.

Zamanın varsa, geçerken galeriye uğrasan iyi olur.

Zamanın olursa beni görmeye gel.

Ayıracak çok zamanın var mı?

Zamanın öfkenin ilacı olduğu gerçekten söylenilmektedir.

Yeterli zamanın var mı?

Kozunu oynama zamanın geldi.

Zamanın bitti.

Çok zamanın var.

Kalkma zamanın geldi de geçti.

Tom zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı.

Zamanın farkında değildik.

Çok zamanın vardı.

Ertesi gün zamanın var mı?

Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.

Trenler zamanın gerisinde çalışıyor.

Jimmy, yatma zamanın.

Benimle öğle yemeği yemek için zamanın var mı?

Trene yetişmek için bol miktarda zamanın var.

Tom yardım etmek için zamanın olup olmadığını bilmek istiyor.

Sanırım o, zamanın en büyük sanatçısı.

Zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.

Sabahları gazete okuyacak zamanın oluyor mu?

Zamanın var.

Biraz zamanın var mı?

Başkan olarak uzun yıllar geçirdim, zamanın geldiğini hissettiğim için istifa ettim.

Bu zamanın hepsinin nasıl tüketildiğidir.

Zamanın olsaydı sana kahve teklif ederdim.

Zamanın yok.

Zamanın tükendi.

Zamanın kalmadı.

Önemli şeyler için asla zamanın yoktur!

Ne kadar zamanın var?

Gelip piyanomu taşımama yardım etmek için pazartesi günü biraz zamanın var mı?

Gitmek zorunda kalmadan önce ne kadar zamanın var?

Bütün bunları yapmak için zamanın var mıydı?

Tom zamanın geçtiğini biliyor.

Kalkma zamanın.

Yeteri kadar çok zamanın var.

Böyle şeyleri öğrenmek için çok zamanın var.

Artık daha fazla zamanın yok.

Zamanın akışını durduramazsınız.

Sanırım senin gitme zamanın geldi.

Bir şeyler içmek için zamanın var mı?

Zamanın olacağından emin değilim.

Onu yapmak için zamanın olacağından emin değilim.

Yapmanı istediğimiz her şeyi yapmak için yeterli zamanın olacağından emin değilim.

Keşke benim için daha fazla zamanın olsa.

Zamanın değerinin farkında olmamız gerekiyor.

Toplantı için zamanın değiştirildiğini düşünüyordum.

Artık zamanın bitti.

Zamanın gerisinde bırakılmaman için elinden geldiği kadar çok gazete okusan iyi olur.

Hâlâ zamanın var.

Yeterli zamanın olmayacağını biliyordum.

Hâlâ zamanın var mı?

Bir soru daha için zamanın var mı?

Zamanın bolsa, dil öğrenmek için para harcamana gerek yok.

Sanırım gitme zamanın.

Sanırım eve gitme zamanın.

Zamanın tüm yaraları iyileştirdiği söylenmektedir.

Gitme zamanın.

2.30'dan önce onu yapmak için hâlâ zamanın var.

Bize yardım etmek için zamanın olmadığını biliyorum.

Zamanın israf edilmeyecek.

Yarın zamanın var mı?

Tom zamanın tükendiğini biliyor.

Benim heyecanım yüzünden, zamanın farkında değildim.

Muhtemelen benim sahip olduğum kadar zamanın yok.

Beni dinlemek için zamanın var mı?

Zamanın sonu yoktur. Sonsuzdur

Zamanın varsa, benimle gel.

Ne kadar boş zamanın var?

Fazla zamanın yok.

Zamanın olursa, haberim olsun.

Senin fazla zamanın yok.

Şu anda bana yardım etmek için zamanın olduğundan emin misin?

Senin çok zamanın yok.

Zamanın tükeniyor.

Zamanın olmayabilir.

Tom ne kadar zamanın boşa harcandığını hesaplamada daha fazla zamanı boşa harcamak istemedi.

Zaten Tom'a söyleme zamanın geldi de geçiyor bile.

Treni yakalamak için yeterli zamanın var.

Biraz zamanın var mı, Tom?

Boş zamanın olunca, seninle konuşmak istiyorum.

Bana bir şeyde yardım etmek için zamanın var mı?

Çok daha fazla zamanın yok.

Neden çok zamanın kalmadı?

Also check out the following words: geldi, Sadece, beni, anladı, Koşucuyum, Geçen, sene, kurulan, lunapark, sağolsun.