Turkish example sentences with "yanlış"

Learn how to use yanlış in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.

Korkarım yanlış bir numara çevirdiniz.

Eğer yanlış yaparsam beni düzelt

Anne ve baba çocuklarına yalan söylemenin yanlış olduğunu öğretir.

Zarfın üstüne yanlış adres yazdım.

Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.

Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.

Cevabın yanlış.

Yanlış kişiye soruyorsun.

Hata yapmak her zaman yanlış değildir.

Seni yanlış anladığım için üzgünüm.

Yanlış.

Yanlış kelimeleri çiziniz.

O, yanlış kullanarak makineyi bozdu.

Ben yanlış trene bindim.

Ben yanlış otobüse bindim.

Bana öyle geliyor ki biz onu yanlış anlıyoruz.

Yarışmacı, iki yanlış start yaptı.

Bu yanlış anlama nasıl ortaya çıktı?

O araba satıcısı bu kullanılmış Toyota'nın iyi durumda olduğunu söylediğinde bana yanlış bilgi vermiş.

Ken yanlışlıkla yanlış otobüse bindi.

Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.

Yanlış anlaşılabilen herhangi bir şey olacaktır.

O, iki yanlış başlama yüzünden yarıştan diskalifiye edildi.

Bir bakışta yanlış bir şey olduğunu söyleyebildim.

Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.

Onun hikayesinin yanlış olduğunu düşünüyor musunuz?

Söylenti yanlış çıktı.

Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.

Niçin yanlış yaptım?

Kafaları karışmış gezginler yanlış şehre doğru yöneldiklerini fark ettiler.

Yanlış giden bir şeyin var mı?

Tahminin oldukça yanlış.

Tahmininiz yanlış.

Avukatın bana söylediğinin yanlış olduğu sonunda ortaya çıktı.

Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Mark Twain ", bu da dahil olmak üzere tüm genellemeler yanlış " dedi.

Yanlış bir şey mi var?

Yanlış zamanda, yanlış yerde.

Yanlış zamanda, yanlış yerde.

Bana yanlış bir sipariş gönderdiğini düşünüyorum.

Tom neyin yanlış gittiğini bilmiyor.

Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.

Tom Fransızcayı o kadar kötü konuşuyor ki çoğunlukla yanlış anlaşılıyor.

O sizi yanlış anlamış olabilir.

Ben sende yanlış bir şey olduğunu düşünüyorum.

Onda yanlış bir şey yok.

Tom Mary'yi yanlış anlamış görünüyor.

Tom yanlış bir şey yaptığını kabul etmeyecektir.

Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.

Sanırım Tom yanlış kapı çalıyor.

Kuveykırlar öldürmenin her zaman yanlış olduğuna inanmaktadırlar.

Tom yanlış yoldan gitti.

Tom yaptığının yanlış olduğunu bilmiyormuş gibi davrandı.

Tom şimdi söylediğinin söylenecek yanlış şey olduğunu biliyor.

Tom yanlış butona basmış olmalı.

Tom yanlış zamanda yanlış yerdeydi.

Tom yanlış zamanda yanlış yerdeydi.

Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.

Tom yanlış bir şey yaptığını düşünmüyor.

Tom'un özür dilemesi gerekmez. O yanlış bir şey yapmadı.

Tom yanlış bir şey yapmadı.

Tom yanlış numara çevirdi.

Tom kapıyı kilitleyemedi, çünkü yanlış anahtarı almıştı.

Tom neyin yanlış olduğunu tespit edemedi.

Tom ne söylediğimi açıkça yanlış anladı.

Tom yanlış numara aradı.

O, arabasında yanlış giden bir şey hissetti.

Tom bir cümleyi yanlış çevirdiğinden dolayı, şirketimiz çok para kaybetti.

Herkes yanlış yapabilir.

Yanlış bir çeviri sonucu bazen felaket olabilir.

Bir yanlış anlama var gibi görünüyor.

Bunda yanlış bir şey yoktur.

Cevabınız yanlış.

Cevabınızın yanlış ya da doğru olması önemli değil.

Senin politikan yanlış.

Senin tahminin tamamen yanlış.

Ben yanlış yaptığımı itiraf ediyorum.

Yanlış trene bindiğimi yavaş yavaş anladım.

Tom söylediğinin yanlış olduğunu itiraf etti.

Betty neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyemez.

Tom yanlış bir şey olduğu hissini atlatamadı.

Tom, doğru ve yanlış arasındaki farkı bilmiyor.

Saat yanlış.

Beni yanlış anlamayın.

Ben yanlış bir otobüse bindim.

O yanlış bir şey yapmadı.

Bence o yanlış.

Yanlış yolda mıyım?

İnsanları yemek yanlış mıdır?

Tom yanlış otobüse bindi.

O tamamen yanlış.

Yanlış hatta bindim.

O yanlış cevap verdi.

Biri benim hakkımda yanlış bilgiler yaydı.

Onun yaptığı şey yanlış değil.

Onun yaptığı şey yanlış değildi.

Üzgünüm, yanlış numara.

Tom yanlış trene bindi.

Yanlış numara çevirdiniz.

Mavi kalemini yanlış yere koydum.

Also check out the following words: muayyen, devrelerde, ücretli, tatillere, kimsenin, kendisine, insanlık, haysiyetine, yaşayış, sağlayan.