Turkish example sentences with "uzun"

Learn how to use uzun in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Amazon, Nil'den sonraki dünyanın ikinci en uzun nehridir.

Köpeğimin uzun bir kuyruğu var.

Görüşmeyeli uzun zaman oldu.

Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.

Hindistan uzun yıllar Birleşik Krallık tarafından yönetildi.

Eteğim fazla uzun.

Benim saçım Jane'inki kadar uzun.

Burada daha uzun kalmak istiyorum.

O uzun saçlı kız Judy'dir.

Büyükannemi ziyaret edeli uzun zaman oldu.

O uzun boylu değil.

Onlar uzun süredir burada yaşıyor.

Maria'nın uzun saçı var.

Uzun zaman önce burada bir köprü vardı.

O uzun mesafe yürümeye alışkın.

Ben uzun boyluyum.

Bu CD'yi uzun bir zamandır istiyorum.

Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

Uzun zamandan beri ilk kez beni aradı.

En uzun parmak orta parmaktır.

Güzel, gece çok uzun, değil mi?

Ancak uzun bir tartışmadan sonra bir sonuca vardılar.

Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.

Uzun ve mutlu bir hayata!

Oksijen olmasaydı bütün hayvanlar uzun zaman önce ortadan kalkmış olurdu.

Uzun süre önce o filmi izledim.

Sana uzun bir ömür verebilirim.

Mağazada yeni bir uzun balık oltası var.

Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.

Daha uzun kalmak zaman kaybıdır.

Oda uzun süredir boş.

Göl buradan uzun bir mesafedir.

Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.

Sen ondan daha uzun boylusun.

Siz ondan daha uzun boylusunuz.

O, babasından daha uzun boyludur.

Oğlun şimdiye kadar oldukça uzun olmalı.

NB:Çok uzun süre önce çizildi bu yüzden kalite kötüdür.

Ayaklanmayı bastırmak uzun sürecek.

On yıl uzun bir zamandır.

Uzun zaman önce Kyoto'ya gittim.

Uzun zamandır onu tanıyor musun?

Ben uzun bir zamandır yeni bir iş aramaktayım.

Uzun süre kalamazsın.

O, uzun ve güçlüdür.

Bu, uzun bir gece oldu.

Aslında tarih, bizim yapmamızdan ötürü bize ait değildir. Uzun zaman önce kendi kendimize sınav yapma süreci ile birbirimizi anlardık, şimdi birbirimizi ailede, toplumda ve yaşadığımız devlette apaçık bir yolla anlıyoruz.

Fred annesine uzun bir mektup yazdı.

Ortaklığımız fazla uzun sürmedi.

Saçlarım Jane'inkinden daha uzun.

Sonbahar uzun ve ılımandı.

Beş kişiden birinin bir araba sahibi olması uzun sürmeyecektir.

Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.

O, bir uzun ince sarışındı.

O kendini daha uzun göstermek için yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor.

Sanat uzun, hayat kısadır.

O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.

Ben, o filmi uzun zaman önce izledim.

Uzun zamandır görüşmedik. İşini tekrar değiştirdiğini duydum.

Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.

Ağabeyim gerçekten uzun boylu, yaklaşık 1.80m.

Babam kadar uzun boyluyum.

Onun uzun saçı var.

O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

Konuşması o kadar uzun zaman sürdü ki bazı insanlar uyumaya başladı.

Tom, uzun bir günün ardından kanepede dinlenmeyi seviyor.

O benim kadar uzun boylu.

Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.

Sorular uzun sürmeyecek, ve her şey tamamen gizli tutulacak.

Ondan uzun zaman haber alamadılar.

O, ortaya çıkmadan önce, uzun zaman beklemedim.

Mary gelmeden önce uzun süre beklememiştim.

Ay ortaya çıktığında, uzun süredir beklemiyorduk.

Ne kadar uzun süre beklediysek, o kadar daha sabırsız olduk.

Tartışmalar uzun ve bazen acıydı.

Gerçekler uzun yıllar boyunca halka açıklanmadı.

Ne kadar uzun!

Uzun bir deve kervanı Batıya doğru gidiyordu.

Siyatik sinir insan vücudundaki en uzun sinirdir.

Sağlıklı kalabildiğim sürece uzun yaşamak isterim.

Ben bazen ona çok uzun bir mektup yazarım.

Onları çok uzun bekletmemelisin.

Bu nehir Shinano'nun yaklaşık üçte biri kadar uzun.

Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.

O benden çok daha uzun.

Uzun zamandır istediğim budur.

Yeşil giyinmiş, o uzun boylu sarışın kızın kim olduğunu biliyor musun?

Ayrılacak son kişi soluk yüzlü,düz siyah saçlı, uzun bir adamdı.

Başkan Jefferson uzun sürecek ticaret yasağı istemiyordu.

Uzun saç şimdi moda değil.

Uzun yolculuk onun yarasını ağırlaştırmış.

Onun yurtdışında yaşadıkları hakkında uzun zaman konuştuk.

Ölüm hiçbir şey. Bu yüzden yaşamla başla, daha az komik ve daha uzun sürer.

Yerlilere uzun süre kurak havayla işkence yapıldı.

Çok uzun bir tatil birini tekrar işe başlamak için isteksiz yapar.

Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.

Uzun bir yokluktan sonra geri döndü.

Eski arkadaşlarımdan biri uzun süredir ilk defa beni ziyaret etti.

Tanıştığımızdan beri uzun zaman oldu, bir ya da iki içki içelim ve iyi eski günlerden konuşalım.

Ben uzun bir süre onu görmedim.

Uzun bir süre yazmadığım için lütfen beni affet.

Also check out the following words: çatal, eksik, bıçak, kaşık, hızlı, konuşma, Hilton, Oteli'ne, Kan, grubunuz.