Turkish example sentences with "tehlike"

Learn how to use tehlike in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.

Tehlike kokusu var.

Herhangi bir tehlike var mı?

O, tehlike karşısında sakin kalır.

O zaman hiçbir tehlike fikri aklımdan geçmedi.

Ne kadar tehlike, o kadar onur.

Bu tehlike geçti anlamına gelmez.

Tehlike. Uzak durun!

Tom'un şimdiye kadar herhangi gerçek bir tehlike içinde olduğundan şüpheliyim.

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

Ben onun planında büyük bir tehlike görüyorum.

Tom tehlike karşısında cesaretini gösterdi.

Tom tehlike hakkında bir şey yapamadı.

Şu anda herhangi bir tehlike değiliz.

Bazı insanlar tehlike severler.

O, tehlike ile ilgili uyardı.

Sen yakın tehlike içinde misin?

Ben tehlike hakkında onu uyardım.

Tehlike karşısında cesurlaştı.

Depremle ilgili azıcık tehlike var.

Büyük bir fırtına sırasında büyük bir tehlike vardır.

Adamı toplum için bir tehlike olarak gördüler.

Tehlike olduğunda bile sakin kaldı.

Tehlike yok.

Tom tehlike hissetti.

Böyle bir tehlike karşısında sakin kaldı.

Sigara içmenin sağlık için bir tehlike olduğu bir gerçektir.

Tehlike benim göbek adım.

O hayvanat bahçesinde bir kar leoparı olduğuna hâlâ inanamıyorum. Onların tehlike altındaki bir tür olduğunu düşünüyordum.

Korkmadım, bir tehlike sezinledim, o yüzden durdum.

Gerçek bir tehlike yoktu.

Görünüşe göre tehlike bitti.

Tehlike son derece düşük.

Tom tehlike ile ilgili beni uyardı.

Tehlike bitti.

Ne tür tehlike var?

Tehlike şudur, İbranice pazarda ama İngilizce üniversitelerde konuşulacak.

Onlar için tehlike çanları ağır ağır çalmaktadır.

Tehlike! Yüksek voltaj.

Tom'u tehlike ile ilgili uyarmalıydık.

Tehlike geçti.

Artık hiçbir tehlike yok.

Çocuklar burada tehlike olmadan oynayabilirler.

Tehlike geçti, Allah unutuldu.

Öncüler birçok tehlike ile karşılaştılar.

Ciddi bir tehlike içindesin.

Tehlike geçti alarmını beklemek zorundayız.

Tehlike ne kadar acil?

Tehlike tehlikelidir.

O, tehlike karşısında cesaret gösterdi.

Tehlike maceraya zevk verir.

Bob savaş sırasında pek çok tehlike geçirdi.

Bu bitki kritik tehlike altında.

Dünya ekonomisi büyük tehlike altında.

O, büyük tehlike karşısında sakindi.

Polisler büyük tehlike karşısında çok cesurdu.

Tehlike, tehlike!

Tehlike, tehlike!

Büyük bir tehlike altındasın.

Tehlike bu işte.

Tehlike karşısında seni yalnız bırakamazdım.

Tehlike bariz değildi.

Dikkatli ol. Her köşede gizlenen tehlike var.

Onun hayatı ciddi bir tehlike içinde.

Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.

Tehlike sessiz yapar.

Büyük tehlike var.

Tom'un yaşamı tehlike içinde.

Tehlike çok yakın.

Bugün dünyamızda konuşulan dillerin yarıdan fazlası tehlike altındadır..

Tehlike her köşede pusuda bekliyor.

Tehlike önümüzde.

Gergedanın üç türü ciddi olarak tehlike altında.

Sen büyük bir tehlike içindesin.

Hayatımız sürekli olarak tehlike içinde.

Bir korkak, ilk tehlike belirtisinde kaçar.

Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.

O ciddi bir tehlike içinde.

Hiçbir görünür tehlike yoktu.

Biz korkunç bir tehlike içindeyiz.

Tehlike bilmediğimiz şeyden gelmez, fakat oysa doğru değilken doğru olduğuna inandığımız şeyden gelir.

Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.

Düşmanın kampına girmek tehlike doludur.

Bu tehlike sesi bana ödünç kanatlar verdi.

Düşen kayalar dağcılar için tehlike oluşturabilir.

Tehlike her zaman korkunun gözlerinden daha büyük görünüyor.

Kaptan bize tehlike olmayacağına dair güvence verdi.

Ormanda oyalanmayın; orada tehlike var.

Tehlike suskun yapar.

Tom ciddi tehlike altında.

Hor görüldüğü zaman tehlike en kısa sürede gelir.

Tehlike hissettim.

O tehlike önlenebilir.

Tehlike artık mevcut değil.

Tehlike geçti ve Tanrı unutuldu.

Sami sürekli tehlike içindeydi.

Yıldızspor tehlike hattında.

Anadoluspor tehlike hattından kurtulmaya çalışan Yıldızspor karşısına çıkacak.

Kriz, Dünya Ekonomisi'nin gelişimi açısından büyük tehlike arz ediyor.

Ben tehlikede değilim. Tehlike benim.

Tehlike gerçek.

Also check out the following words: oynayacak, Demiryolu, istasyonu, nerede, Tanıştığımıza, memnun, oldum, Yakında, baba, çoğunluğu.