Turkish example sentences with "tüm"

Learn how to use tüm in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Tüm bu yılları kaybettin.

Mayıs'ta, tüm kuşlar yumurta bırakır.

Tüm tarayıcılar güvenli değildir.

Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.

Ben uyandığımda, diğer tüm yolcular inmişti.

Tüm insanlar havayı solur.

Bebek tüm gece ağladı.

Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

Diğer tüm diller Uygurcadan daha kolaydır.

Bahçedeki tüm çiçekler sarı.

Sanırım yakında tüm işleri bitirmiş olacaksınız.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.

Hawaii'de tüm yıl denizde yüzebilirsiniz.

Para tüm kötülüklerin köküdür.

Tüm çoraplar çok değerlidir.

Tatoeba Project'in hedefi çok fazla cümle olması değil, tüm cümlelerin tüm dillere çevrilmesidir.

Tatoeba Project'in hedefi çok fazla cümle olması değil, tüm cümlelerin tüm dillere çevrilmesidir.

Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.

Tüm kuşlar uçamaz.

ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.

Tüm akrabalarım bu şehirde yaşıyor.

Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.

Tüm günü plajda geçirdik.

Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.

Tabii ki, Rusya da tüm devlet özniteliklerine sahiptir.

Tüm kazayı gözlerimle gördüm.

Tüm aile çiftlikte çalışıyor.

Para tüm kötülüklerin anasıdır.

Burada tüm sene boyunca hava soğuktur.

Burası tüm sene boyunca soğuk olur.

Burası tüm sene boyunca soğuktur.

Tüm bu bagajları götüremem.

Tüm Dünya Zirve toplantısını izliyor.

Shakespeare’in tüm eserlerine sahibim.

Tüm söylediklerimi geri alacağım.

Japonya'da neredeyse tüm yollar tek şerittir.

Tüm masraflar sponsora düşecektir.

Tüm evraklar bantlandı ve kasada muhafaza edildi.

Onlar kitabın tüm kopyalarının imha edilmesini talep ettiler.

Tüm yanlış cevapların üstünü çiz.

Bu pencere tüm şehri yukarıdan görür.

Bu konuyla ilgili alabildiğin tüm bilgiyi bana getir.

Gazetelerdeki tüm hikayeleri yalanladı.

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.

Bu kitaplar tüm öğrenciler için ulaşabilir.

Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

Tüm atlar hayvandır ama tüm hayvanlar at değildir.

Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.

Mümkün olan tüm araçlarla savaştan kaçınmalıyız.

Hikaye tüm gazetelerde çıktı.

İnsanoğlunun tarih derslerinden çok şey öğrenmemesi tarihin öğretmek zorunda olduğu tüm derslerin en önemlisidir.

Gerçek yemek yeme yerine, sadece tüm gün abur cubur yedik.

O, tüm parasını kaybettiği için onu bağışladı.

Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.

Biri evime girdi ve tüm paramla birlikte kaçtı.

Birisi tüm paramı çaldı.

Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.

Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.

Tüm öğrenciler oradaydı.

O tapınak türü, başta Mısır olmak üzere tüm Orta Doğu'yu etkiledi.

Neredeyse tüm öğrenciler İngilizceden hoşlanıyor.

Tüm öğrenciler savaşa karşılardı.

Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.

Ama biliyorsunuz, tüm bu cümleleri toplamak ve kendimiz için saklamak hazin olacaktır. Ki Tatoeba'nın açık olmasının nedeni budur. Bizim kaynak kodumuz açıktır. Bizim bilgimiz açıktır.

Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.

Tanrıların tüm niteliklerinden acınacak bulduğum, onların intihar etme yeteneksizlikleridir.

Futbol tüm sporların en popüleridir.

Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.

Tüm Mısır halkını fakirleştirdiğinden dolayı neredeyse tüm dünya Hüsnü Mübarek'i kınıyor.

Tüm gün şiddetli yağmur yağdı, bu zaman zarfında evde kaldım.

Tüm gün sürekli yağmur yağdı.

Tüm yapmanız gereken bu cümleyi ezbere öğrenmek.

Clay Adams'ın tüm politikaları ile aynı fikirde değildi.

Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.

Tüm faturalar bilgisayarlar tarafından düzenlenir.

Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.

İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.

Tüm hatalarına rağmen, herkes onu seviyor.

Tüm hatalarına rağmen o popülerdir.

Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.

O, tüm sınıf arkadaşları ile iyi geçinir.

Tüm yapmanız gereken bu formu doldurmak.

Tüm yapmanız gereken, burada oturmak ve doktorun sorularını cevaplamak.

Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.

Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.

Tüm yapmanız gereken doğruyu söylemektir.

Başkan Lincoln bu belgelerin tüm beşini yazdı.

Biz nükleer kriz ile başa çıkmak için mümkün olan tüm çabaları harcıyoruz.

O, Kyushu'dan tüm yolu Mona Lisa'yı görmek için geldi.

Tüm bunlardan sonra, tanrılar bile zaman zaman hata yapabilirler.

Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek.

Bilgisayar tamiri tüm gün sürdü.

Altın tüm metallerin en değerlisidir.

Tüm biletler satıldı.

Tüm yapmanız gereken düğmeye basmaktır.

Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.

Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.

Also check out the following words: türlü, koruma, vasıtalarıyla, tamamlanan, adil, elverişli, ücrete, gözetilmeksizin, karşılığında, serbestçe.