Turkish example sentences with "ona"

Learn how to use ona in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.

Banka ona 500 dolar kredi verdi.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Ona bir kazak satın aldı.

Ona inanıyorum.

Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

Ona tamamen inanıyorum.

Ona inanmıyorum!

Ona saygı duyuyorlar.

Ona saygı gösteriyorlar.

Ona güvenme.

Üzgünüm, ona yardım edemedim.

Muhabir: Ona bir yavru kedi mi almıştınız?

Ona nerede yaşadığını sordu.

Ona bir saat verdi.

Ona dokunma.

Ona kendi odamı gösterdim.

Ona beş dolar ödedim.

Ona dört dolar ödedim.

Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say.

Amcam ona bir hediye verdi.

Dayım ona bir hediye verdi.

Ona ne oldu?

Ona Mike diye sesleniriz.

O geri döndüğünde ona sor.

Ona ne kadar inanıyorsun?

Ona gülme.

Müşteri ona gösterdiğim her şeyi reddetti.

Ona adının ne olduğunu sordum.

Onun da gidip gitmeyeceğini ona sordum.

Gerçekten ona değer miydi?

Suzy, Tom'un ona çıkma teklif edeceğini umuyor.

Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

Geri döndüğünde mesajı ona ver.

Ona güvenmiyordum.

Lütfen ona selam söyle.

Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.

Onun fikirleri ona asla bir nikel kazandırmadı.

Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.

Onun fikirleri ona hiç para kazandırmadı.

Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.

Belediye başkanı ona şehrin anahtarını sundu.

Babası vasiyetinde evi ona bıraktı.

Cesareti ona ün kazandırdı.

Ona uğraşmak anlamsız.

İlk görüşte ona âşık oldu.

Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.

Ona ayakkabılarımı tamir ettireceğim.

Ona nereye gittiğini sordum.

"Bu korsan taksi mi?" diye ona soruyorum.

Ona gücü yetmez.

Ona bir korkak denilmesine gücendi.

Ona çantamızı taşıttık.

O, sonunda ona evlenme teklif etmeye karar verdi.

Bill, ne olursa olsun ona itaat etmesi gerektiğini söylemedi.

Haber ona çok acı verdi.

Ona "yürüyen sözlük" deniyor.

Siz de ona önceden diyebilirsiniz.

Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.

Ona yazdım.

Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona "Sen ebesin!" diye seslenirdi.

Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.

Onu sır olarak saklamak için ona söz verdim.

Lütfen ona bir göz atmama izin verir misin?

Yardım edemem ama onu gördüğüm zaman ona yakınlık gösterebilirim.

İriydi, ona şişman denemez.

Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.

Ona ateş edeceğim.

Ona hayran olmayan hiç kimse yoktu.

Ona inanmakla aptallık ettin.

Ona inanman aptallıktır.

Ona güvenmek için daha iyi tanımalıydın.

Ona inanmamalısın.

Ona güvenemezsin.

Ona güvenmemelisin.

Hata yaptığı için ona gülme.

Kimse ona ne olduğunu bilmiyor.

O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.

Hiçbir gözün ona acımadığı ve hiçbir sıcak elin onun ağrıyan bacaklarını yatıştırmadığı cezaevinin gizli bölümündeki hayranlık uyandıran genç bir kadına yapılan insanlık dışı zulümlerle ilgili ilginç bir kayıt hâlâ korunuyor.

Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.

Ben, ne pahasına olursa olsun ona yardım etmeliyim.

Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi.

Bir yıl içinde iş ona 8000 dolar getiriyor.

Ben ona tek başına izin veremem.

Ona uğradığımda, o evde değildi.

Kim gelirse gelsin, ona dışarıda olduğumu söyle.

Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.

Bill ona ne olursa olsun ona itaat etmesi gerektiğini söylemedi.

Bill ona ne olursa olsun ona itaat etmesi gerektiğini söylemedi.

Samuel ona rica eden herkese yardımcı olur.

Ona her yerde baktılar, ama hiçbir yerde bulamadılar.

Kararımı bildirmek için ona bir mektup gönderdim.

Ona niçin ağladığını sordu.

Bana ona ne olduğunu sordu, ama ben bilmiyordum.

O, bana ona ne olduğunu sordu.

O, ona her şeyin yolunda olduğuna dair güvence verdi.

O, bir beyzbol sopası ile ona saldırdı.

O, bir makas ile ona saldırdı.

O, yumruklarıyla ona saldırdı.

O, ona saldırdı.

Ona kalması için yalvardı.

Also check out the following words: İkizleri, ayırtedebilir, oyununa, Davadaki, hizmete, sistemde, belirledik, organizasyon, katkılara, Sendikanın.