Ben, kıyıdan yaklaşık bir mil ötede bir balıkçı teknesi gördüm.

Ben mektubu yazmayı bitirdiğimde, seni yaklaşık olarak tepenin iki mil ötesindeki göle götüreceğim.

Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.

Ben, tam olarak on mil yürüdüm.

Bu nehir yüzlerce mil uzanır.

İstasyon buradan yaklaşık üç mil.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Yaklaşık beş mil.

Biz yaklaşık beş mil yürüdük.

Onlar üç mil öteye yürüdü.

Vadi yirmi mil genişliğinde.

Tom günde yaklaşık on beş mil yürüyor.

Postane yarım mil uzaklıkta.

Jim günde üç mil koşmaya özen gösterir.

Jack elli mil yürümekten dolayı yorgundu.

O beş mil koştu.

O bir mil yüzebilir.

Ben yaklaşık bir mil yürüdüm.

Ev iki mil uzakta.

Ben o gün elli mil sürdüm.

O kasaba iki mil uzaklıkta.

O, saatte 90 mil yapabilir.

Biz o gün on mil yürüdük.

Bir mil yaklaşık 1,600 metredir.

Günde yirmi mil yürürüm.

En az iki mil yürüyebilirim.

Onunla bir mil yarıştım.

Yaklaşık bir mil yürüdüm.

O, bir mil yüzemez.

Göl dört mil genişliğindedir.

Bu nehir bir mil genişliğindedir.

3/4 mil yürüdüm.

Bu nehir 500 mil uzunluğundadır.

Köye sadece iki mil var.

Ada yaklaşık bir mil genişliğindedir.

Yarım saatte iki mil yürüdü.

Onun çiftliği yirmi mil karedir.

Buradan Londra'ya sekiz mil.

Nehrin iki mil yukarısında bir köprü var.

Beş mil yürümek için uzun bir mesafe.

Bir dahaki benzin istasyonu kaç mil uzakta?

Alışveriş merkezi bir mil ilerde.

Tren saatte 500 mil gidiyordu.

Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.

Bu uçak saatte 800 mil uçabilir.

Yirmi mil yürümek için uzun bir mesafe.

Tren saatte 500 mil yol alıyordu.

Yağmur yağmaya başladığında bir mil gitmemiştim.

Mary'nin ofisi evinin iki mil batısındadır.

Saatte üç mil hızla yürüdüler.

Bir mil koştum.

Üç mil koştum.

Bu köprünün yaklaşık üç mil ötesinde yaşıyoruz.

Günde beş mil koşarım.

Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.

Askerler yirmi mil ilerledi.

Belirtilen hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.

Hız limiti saatte 55 mil olmasına rağmen Tom çok daha hızlı sürüyordu.

Buradan yaklaşık bir mil uzakta yaşıyorum.

Boston'un otuz mil güneyinde bir benzin istasyonundayım.

Buradan Boston'a neredeyse üç yüz mil.

Buradan Boston'a 300 mil.

Kentten 10 mil uzakta yaşıyorum.

Londra'ya, üç aşağı beş yukarı, üç yüz mil uzaklıktadır.

Dan sadece 4 mil uzakta yaşadı.

Dan sadece 4 mil uzakta ikamet etti.

Dan sadece 4 mil uzakta oturdu.

Tom'un anne babası ondan üç mil uzakta yaşıyor.

Günde üç mil yürümeye çalışıyorum.

Boston'a kaç mil var?

On mil kısa bir mesafe değildir.

O buradan en az üç yüz mil.

O buradan yaklaşık çeyrek mil.

Tom'un ofisi yaşadığı yerden üç mil uzakta.

O yaklaşık üç mil kare.

Onların her ikisi de lisedeyken Tom Mary'den üç mil uzakta yaşıyordu.

Şehrin on mil batısında bir taş ocağı var.

Tren saatte 20 mil yol alır.

Kuş uçuşu olarak, o buradan yaklaşık 20 mil uzakta.

O, günde ortalama yedi mil yürür.

Ortalama olarak günde kaç mil yürüyorsunuz?

Şimdi Boston'dan yaklaşık yüz mil uzaktayız.

Araba şehrin beş mil dışında bozuldu.

Nehir bu noktada neredeyse bir mil genişliğindedir.

Tom'un ofisi evinden üç mil.

Biz batıya doğru 100 mil seyahat ettik.

Çığ saatte yirmi beş mil yol alıyordu.

Tom bugün üç mil koştu.

Onlar yüzlerce mil rampa ve köprüler yapmak zorundaydı.

Bize birkaç mil kablo gerek.

Göçmenler dünyadaki en huzurlu insanlardır. Onlara ait olmayan bir toprağı işgal etmek için binlerce mil geçerler ve eğer vahşi yerli değillerse kimseyi öldürmezler.

Ben kahvaltı etmeden önce beş mil koşmuştum.

İstasyon iki mil uzaklıkta.

Kategori 5 bir kasırga saatte yaklaşık 155 mil hıza ulaşabilir.

Göl üç mil genişliğinde.

"Buradan istasyona ne kadar uzak?" "Yaklaşık iki mil."

Tom günde üç mil koşar.

Nehir bazı bölgelerde altı mil derinliğinde ve onu geçmenin tek yolu bir kasnak ve bir ip kullanmak.

Köprü bir mil yukarıda.

Tom yakıt tasarrufu yapmak için otoyolda saatte 60 mil hızla sürer.

Tom Kanada sınırından 10 mil uzakta yaşıyor.