Turkish example sentences with "kalır"

Learn how to use kalır in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Acele yürüyen yolda kalır.

Söz uçar, yazı kalır.

Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.

İnsanlar gelirler ve giderler fakat dünya kalır.

Tom her zaman öğretmenler kendisine izin verdiği sürece geç saatlere kadar okulda kalır.

"Bay Smith ile konuşabilir miyim?" "Hatta kalır mısınız?"

O, tehlike karşısında sakin kalır.

Hafif-kavrulmuş kahve markaları en popüler kalır.

Sorun çözülmeden kalır.

Nüfus sabit kalır.

Bir insan ne ekerse onu biçmek zorunda kalır.

Otel kış boyunca kapalı kalır.

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

Saatim bir günde üç dakika geri kalır.

Saatim bir günde beş dakika geri kalır.

Tom her zaman geç kalır.

Banka sekizden ikiye kadar açık kalır.

Tom nadiren geç kalır.

Tom okula nadiren geç kalır.

Tom randevulara nadiren geç kalır.

Tom oldukça sık okula geç kalır.

Tom sık sık işe geç kalır.

Tom sık sık okula geç kalır.

Tom genellikle beş yıldızlı otellerde kalır.

Tom çoğunlukla oldukça geç kalır.

Dava karar verilmeden kalır.

Okulumuzdaki birçok öğrenci gibi, Tom geç saatlere kadar gece eğitimine kalır.

Dick bazen okula geç kalır.

Kate hafta sonları Izu'da kalır.

Kate hafta sonu boyunca Izu'da kalır.

Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.

O, sık sık işe geç kalır.

O, zaman sınıfa geç kalır.

O, sık sık okula geç kalır.

O, onunla temas halinde kalır.

Sorun çözümsüz kalır.

Cinayet gizem olarak kalır.

O, her zaman okula geç kalır.

O, pazar günü nadiren evde kalır.

O, Pazar günleri her zaman evde kalır.

O, Pazar günleri nadiren evde kalır.

Anne her gün evde kalır.

O, her zaman gece geç saatlere kadar uyanık kalır.

O, her gelişinde uzun süre kalır.

Mike her zaman sakin kalır.

10 dan 6 çıkarsa ne kalır?

O, okula nadiren geç kalır.

Bir süre burada kalır mısın?

Bazen okula geç kalır.

Saatim haftada üç dakika geri kalır.

Randevularına nadiren geç kalır.

Bu saat günde üç dakika geri kalır.

Randevularına nadiren, kırk yılda bir, geç kalır.

Tom her zaman geç kalmaz fakat sık sık kalır.

Lütfen bir süreliğine burada kalır mısın?

O, her zaman mümkün olduğunca geç saatlere kadar yatakta kalır.

Sekizden üç çıkarsa beş kalır.

Nihai karar başkana kalır.

Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.

Hafta sonu sık sık evden uzakta kalır.

O nadiren geç kalır.

Hiç evde kalır mısın?

Okul geceleri, Tom saat dokuzda yatar fakat cuma ve cumartesi günleri çok daha geç saatlere kadar kalır.

Yaptığım kötülüğü kötülükle ödetirsen sen, sen ile ben arasında ne fark kalır ki söyle.

298'den 290 çıkarsa geriye 8 kalır.

Beni sevmeyecekse evlenmemizin bir anlamı kalır mı?

Kim şarap, kadın ve şarkı sevmez; bütün hayatı boyunca aptal kalır.

Hikayenin en üzücü kısmı söylenilmek için kalır.

Sorun çözülmemiş kalır.

O köyde sadece bir aile kalır.

Sonuç görülmek için kalır.

Bunun temel anlamı aynı kalır.

Bir resmin genel anlamı açık görünse de, buna rağmen, onun içeriğinin tam çözümü şüpheli kalır.

Sekizden üç çıkarırsan beş kalır.

Kapı kapalı kalır.

Şarabı, kadını ve şarkıyı sevmeyen bütün ömrü boyunca bir aptal kalır.

Durum değişmeden kalır.

Kamuoyu dengesi onun lehine kalır.

Onun ölümünün sebebi bir sır olarak kalır.

O utangaç ve her zaman arka planda kalır.

Akbabalar tarafından gagalanan ölü bir geyik, diğer hayvanlar tarafından kısmen yenilmiş kalır, o tür çürümüş ete leş denir.

O ona bağlı olduğu için, insanlığın geleceği belirsiz kalır.

Bilgelik yolunda yürümek isteyen hatadan korkmamalı, zira ne kadar çok gelişme yaparsa yapsın hiç önemi yok, onun amacı elde edilemeyecek kadar uzak kalır.

Soran beş dakika bir aptaldır fakat sormayan her zaman bir aptal kalır.

Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.

Her şey gelir ve gider ama aşk her zaman sonunda kalır.

Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.

Yaralar iyileşir, izleri kalır.

İki komşu ülke arasındaki sınır kapalı kalır.

Bir pislik her zaman bir pislik kalır!

Kapalı bir sistem içerisinde bulunan enerjilerin toplamı sabit kalır.

Mantıklı bir adam tarafından söylenilen bir yalan bir yalan kalır.

Gördüğünüz gibi, madde kaybolur, sadece ruh kalır.

İlk öpücüğün tadı benim bellekte canlı kalır.

Tom her zaman derse geç kalır.

Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.

Tom genellikle gece geç saatlere kadar kalır.

Tom henüz kalkmadı. O genellikle 7.30'a kadar yatakta kalır.

Biraz daha kalır mısın?

Lütfen biraz daha kalır mısın?

Tom her zaman pazar günleri öğleye kadar yatakta kalır.

Also check out the following words: dışında, pek, bilinmiyor, Mahjong, taşları, güzeller, genellikle, oynanan, oyun, dünyada.