Turkish example sentences with "getirdi"

Learn how to use getirdi in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bill bana bu kitabı getirdi.

On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.

Amcam bize yeni bir televizyon getirdi.

Dayım bizim için yeni bir TV getirdi.

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.

Babam her sabah yürümeyi bir kural haline getirdi

Bugünkü durumuma beni amcam getirdi.

Tekrarlanan suçları onu mahkemeye getirdi.

Birisi bize bir miktar üzüm getirdi.

Bana bir parça bilgi getirdi.

Devrim yeni bir çağ getirdi.

Anlaşma Texas'ı bağımsız hale getirdi.

Karısı ikiz erkekler dünyaya getirdi.

Yaklaşık bir saatlik yürüyüş bizi göle getirdi.

Fırtına geminin limandan ayrılmasını imkansız hale getirdi.

Onun hikayesi mutlu çocukluğumuzu geri getirdi.

Tenis, benim en sevdiğim spor, bana bir sürü arkadaş getirdi.

Avukat yeni bir kanıt gündeme getirdi.

Tom köpeğini Mary'nin evine getirdi.

Tom Mary için bir hediye getirdi.

Onun tablolarından biri, açık artırmada bir milyon dolardan daha fazla getirdi.

Tom Mary'yi eve geri getirdi.

Tom toplantımızda ilginç bir soru gündeme getirdi.

Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.

Tom sınıfa göstermek için bazı resimler getirdi.

Tom serinletici içecekler getirdi.

Tom Mary'ye bir hediye getirdi.

Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.

Seni buraya kim getirdi?

Şiddetli yağmur sel getirdi, hasara sebep oldu.

Büyük bir ateş bütün kasabayı kül haline getirdi.

Şirketi bugünkü durumuna büyükbabam getirdi.

Beni bugünkü durumuma büyükbabam getirdi.

Acil bir telgraf onu Tokyo'ya aceleyle geri getirdi.

Bugün öğle yemeğini getirdi.

Chris ona bir hediye getirdi ve cesurca ona verdi.

Bill bana bir bardak su getirdi.

Bill bana kitap getirdi.

Betty bazı güller ve Jane bazı karanfiller getirdi.

Mary daima yiyebileceğinden daha fazla yemek getirdi.

Tom bana bir bardak çay getirdi.

Tom küçük kız kardeşini beraberinde getirdi.

Tom bazı hatıra eşyaları geri getirdi.

Tom her birimize bir hediye getirdi.

Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.

Tom bol yiyecek getirdi.

O, bize üzücü haber getirdi.

Seni buraya ne getirdi?

Benim eski arabam bana 100 dolar getirdi.

O, bayana bir bardak su getirdi.

O görevini yerine getirdi.

O, onu bizim yerimize getirdi.

O, bugün onun öğle yemeğini getirdi.

O bana bir bardak çay getirdi.

Dükkân deri ürünler getirdi.

O, mutlu şekilde ricamı yerine getirdi.

O, bana bir fincan çay getirdi.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

O resim birçok anıları geri getirdi.

Biz oturur oturmaz, o bize kahve getirdi.

Onun ölümünün 24 saati içinde onu yakarak kül haline getirdi.

O, onu ebeveynlerimle tanıştırmak için bizim eve getirdi.

O bir sorunu gündeme getirdi.

O, arabasında beni geri getirdi.

Tom, Mary'ye bir hediye getirdi.

Komşum bugün bana börek getirdi.

Garson yeni bir tabak getirdi.

Sonunda ricamı yerine getirdi.

Tom verdiği sözü yerine getirdi.

Babam beni buraya arabayla getirdi.

İlaç çok uykumu getirdi.

Ne seni buraya bu kadar erken getirdi?

Birkaç turistik eşyayı geri getirdi.

Elmalar, portakalllar, ve benzerlerini getirdi.

TV setimizi aşağıya bodruma getirdi.

Kız bana bir kırmızı beyaz gül getirdi.

Hepsi onun ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Tom yanlışlıkla Mary'nin şemsiyesini eve getirdi.

Kız bana bir kırmızı ve bir beyaz gül getirdi.

Resim bir sürü anıyı geri getirdi.

Elma, portakal falan getirdi.

Bana takımımızın kazandığı haberini getirdi.

Onun başını desteklemek için birkaç yastık getirdi.

Onun evliliği ailesine mutluluk getirdi.

Tom her sabah meditasyon yapmayı kural haline getirdi.

Çay istediğimde, bana kahve getirdi.

Paraya olan ihtiyacım seyahat planlarımın sonunu getirdi.

Bana Almanca birçok roman getirdi.

Tom kimi getirdi?

Tom yanında kimi getirdi?

Tom yanında ne getirdi?

Tom ne getirdi?

O, kazaya ayrıntılı bir açıklama getirdi.

Onları kim getirdi?

Tom düşüncesini dile getirdi.

Tom çiçekler getirdi.

Tom her birimize hediye getirdi.

Çevirmem için bana bir mektup getirdi.

Tom, Mary'yi buraya getirdi.

Tom beni buraya getirdi.

Beni buraya Tom getirdi.

Also check out the following words: soyuyor, Hindistan, yönetildi, Krallık, İstasyondan, yürüyerek, gitmek, Mekan, edilmeye, radyomuz.