Turkish example sentences with "güne"

Learn how to use güne in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.

Bu işi yarından sonraki güne kadar bitirmeliyim.

O günde güne beni aradı.

Tom o güne kadar başka bir ülkede yaşamak için bir şansı olacağını düşünmüyordu.

O güne kadar, ben hiç köpek eti yemedim.

Hava günden güne soğuyor.

Hava günden güne soğudu.

Hava günden güne ılıyor.

Ben günden güne çok fazla İngilizce çalıştım.

Hastanın durumu günden güne değişiyor.

Tom, Mary ile evlenmenin o güne kadar yaptığı en iyi şey olduğuna inanıyor.

O günden güne daha da güzelleşiyor.

Tom onun hakkında düşünmek için bir ya da iki güne ihtiyacı olduğunu söyledi.

Her güne hayatındaki en güzel gün olma fırsatını ver.

Bacaklarım günden güne daha da iyileşiyor.

Ken günden güne yüzmeye gider.

Günden güne daha iyi olacağım.

Günden güne çok çalıştım.

Günden güne hava soğuyor.

Günden güne hava ısınıyor.

O, günden güne iyileşiyor.

Duruşma günden güne devam etti.

O, günden güne çok çalıştı.

Günden güne hava gittikçe ısınıyor.

Özel konferans, kötü hava koşulları nedeniyle bir sonraki güne ertelendi.

Altının fiyatı günden güne değişiyor.

Gideceğim ama birkaç güne dönerim merak etme.

Günden güne Müttefikler Almanları geri püskürttü.

Öbür güne kadar burada kalacağım.

Eğer yarın yağmur yağarsa, yola çıkışımı ilk iyi güne kadar erteleyeceğim.

Hastanın durumu günden güne iyiye gidiyor.

Bebeğimiz günden güne büyüyor.

Birkaç güne daha ihtiyacım var.

Yarından sonraki güne kadar kalacağım.

O ülkenin ekonomik durumu günden güne değişiyor.

Birkaç güne onun hakkında konuşacağız.

Beni bu güne getiren amcamdır.

Hava günden güne ısınıyor.

Hasta günden güne gittikçe kötüleşiyor.

Kız kardeşim yıldız falını okumadan güne başlamaz.

Güne iyi başlamıştım, moralim bozuldu.

Oğlum ne güne duruyor?

Ben ne güne duruyorum?

Sen ne güne duruyorsun?

Güne başlamak için güzel bir fincan kahveden daha iyi bir şey yoktur.

Birkaç güne taburcu olursunuz.

Öleceğim güne kadar seni seveceğim.

Tom günden güne daha iyi oluyor.

Öldüğü güne kadar espri anlayışını sürdürdü.

Güne başlamanın daha iyi bir yolu yok.

O tezi tercüme etmek için en azından üç güne ihtiyacım olacak.

Biz günden güne yaşlanıyoruz.

Fiyatlar günden güne yükseliyor.

Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır.

Durum günden güne kötüleşiyor.

Mısır gevreğimi yemeden güne başlayamam.

Bir güne kadar Boston'da kalmayı umuyorum.

Öbür güne kadar bu işi bitirmeliyim.

Öbür güne kadar bu ev ödevini bitirtmelisin.

Öbür güne kadar işimi yaptırmalıyım.

Tom'un ruh hali günden güne gözle görülür bir biçimde değişiyor.

Öbür güne kadar ayrılmayı planlamıyorum.

İki güne bir bir dersim var.

Bu bölgede, kum fırtınaları dört güne kadar sürebilir.

Bu işi bitirmek için bir güne daha ihtiyacımız var.

"Kararın nedir?" "Kararı ertesi güne bırakabilir miyim?"

Güne iyi bir kahvaltıyla başladı.

Gerekli hazırlıkları yapmak için en azından bir güne ihtiyacım olacak.

Sebzelerin fiyatı günden güne değişir.

Güne başlamak için iyi bir kahveden daha iyi bir şey yoktur.

Ben günden güne yaşıyorum.

Bu hastanın durumu günden güne kötüleşiyor.

Uyanma bir güne başlamak için can sıkıcı bir yoldur.

Günden güne hava gittikçe soğuyor.

Güne dinç başla.

Ben yokken biri beni ararsa, onlara beş güne kadar döneceğim söyle.

O, tatili sırasında günden güne golf oynadı.

Hava günden güne değişir.

Sadece bir güne daha ihtiyacım var.

Sana birkaç güne daha ihtiyacım olduğunu söyledim.

Çocukken, Mary özellikle palyaçolar ve maymunlardan nefret ediyordu. Bu güne gelince, gerçekten, bu ,bir parça bile değişmedi.

O güne dönmek istiyorum.

„Ne dersin, öbür güne kadar iyileşir mi?“ - „Bilmem ki. Önce bir onunla konuşayım.“

O güne doyurucu bir kahvaltıyla başladı.

İşleri düzeltmek için yalnızca birkaç güne daha ihtiyacım var.

Ödemek için 30 güne daha ihtiyacım var.

O, programını günden güne değiştirir.

Bunu düşünmek için birkaç güne ihtiyacım var.

Bunun hakkında düşünmek için birkaç güne ihtiyacım var.

Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

Sami ertesi güne kadar bekledi.

Sami yoğun bir güne hazırlanıyordu.

Tom güne yenilenmiş enerji ile başladı.

Tom, öldüğü güne kadar bunu yapmaya devam etti.

Tom bir iki güne döner.

Tom birkaç güne dönmüş olur.

Canik sancağı üzerine bilgi verdikten sonra bir iki güne değin Samsun'dan karargâhımla, bir süre için Havza'ya gideceğimi ve her durumda Samsun'dan ayrılmadan önce beni aydınlatacak bilgileri beklediğimi yazdım.

Hayatımın Saeb'le tanıştığım güne dek dilsel bir anlamı yoktu.

Üç güne yetiştirebilirim.

Bu nedenle cesaretimizi yitirmeyiz. Her ne kadar dış varlığımız harap oluyorsa da, iç varlığımız günden güne yenileniyor. Çünkü geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır. Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır.

Biz ne güne duruyoruz?

Also check out the following words: nasıl, çalıştığını, anlatabilir, misin, Zor, durumlarla, başa, çıkamıyor, Günde, en.