Turkish example sentences with "büyük"

Learn how to use büyük in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

Golfün büyük bir hayranıyım.

Orası Sırbistan'ın üçüncü büyük şehridir.

O bu şehirdeki en büyük oteldir.

Tokyo çok büyük bir şehirdir.

Bu elmalar büyük.

Büyük deprem meydana geldiğinde ben daha on yaşındaydım.

Japonya'da, Biwa gölünden daha büyük bir göl yoktur.

Annem babamdan yaşça daha büyük.

Hindistan uzun yıllar boyunca Büyük Britanya tarafından yönetildi.

Osaka, Japonya'nın ikinci en büyük şehridir.

Neden onlar New York'a Büyük Elma diyorlar?

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.

İngiltere ve İskoçya, 1 Mayıs 1707'de birleşti ve Büyük Britanya Krallığı'nı oluşturdu.

Twitter İslâm'ın en büyük düşmanları arasındadır.

Erkek kardeşim, ben kadar büyük.

Büyük bir hataydı ki, o caydı.

Eğer tamsayı sadece sıfırdan büyük veya eşit ise tamsayı doğaldır.

Şu çok büyük.

O çok büyük.

En büyük erkek evladın kaç yaşında?

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.

Onun gözleri midesinden daha büyük.

Bu elbiseler çok büyük.

Şu elmalar büyük.

Salonda büyük bir kalabalık vardı.

"Irkçı değilim, ama" ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.

Büyük köpekten korkmuşlar.

O, büyük bir evde yaşıyor.

Paris, dünyadaki en büyük kentlerden biridir.

Bu program sandığım kadarıyla daha büyük bir seyirci kitlesi için hazırlanmış olmalı.

Yaşlı adam büyük bir balık yakaladı.

Gözetlemede muhtemelen büyük bir hata olduğunu zannediyorum.

Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.

Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.

Babam bana büyük bir servet bıraktı.

Fatma, sınıfımızdaki en büyük öğrencidir.

Geçen gece büyük bir deprem oldu.

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

8.8 büyüklüğündeki büyük deprem bugün Japon adalarını vurdu.

Dün o, büyük bir adam gördü.

Tom benden daha büyük.

O ekili alanın satışını büyük miktarda gerçekleştirdi.

Çin, Asya'daki en büyük ülkedir.

Fakat büyük olasılıkla sonuncu olacağım, bu acınacak bir durum.

Büyük bir insanın arkadaşlığı tanrılardan bir lütuftur.

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

Bu büyük bir problem haline gelebilir.

Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.

Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.

Güvenlik en büyük düşmandır.

Yakında büyük bir şehirde yaşamaya alışacaksın.

Böylesine büyük bir silahlanma için paramızın olup olmadığı sorusunu göz önüne almalıyız.

İnci Sözlük'ün medyadaki etkisi bayağı büyük.

Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.

Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.

O,genç olduğu için,geçimini sağlayacak büyük bir aileye sahip.

Büyük şehirleri ziyaret etmekten hoşlanmam.

Düşüncesiz konuşma büyük zarara neden olabilir.

Büyük bir savaşçı güç yayar. O ölümüne savaşmak zorunda değildir.

Dünkü yönetim kurulu toplantısı büyük bir başarıydı.

Lockheed skandalı büyük Amerikan uçak üreticisi Lockheed ile ilgili dünya çapında bir rüşvet skandalıdır.Şubat 1976 da su yüzüne çıktı ve esas olarak yolcu uçaklarının sözleşmelerinin kabulüne odaklandı.

Tenislerdekilerle karşılaştırılabilen dört büyük golf turnuvası hangileridir.

İki öğrenci arasındaki fikirlerde büyük bir boşluk var.

Onun evinde kalırken bana büyük bir oda verdi.

Belçika Fransa kadar büyük değildir.

Ülkesinin onun üstünde büyük etkisi var.

Büyük hayallerle Tokyo'ya geldi.

Köpeğin çok büyük.

Benim büyük bir ailem var.

Getter Jaani'nin büyük bir hayranıyım.

Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.

En büyük oğlum Lech Zaręba'dır.

En büyük kızım Magdalena Zarębówna'dır.

Polonya büyük bir ülkedir.

Büyük kızım Magdalena bir melek gibidir.

Evin arkasında büyük bir bahçe vardı.

Büyük jüri onu hiçbir şeyden suçlu olmadığına hükmetti.

Bazı öğretmenler, öğrencilerinin üzerinde büyük bir etkiye sahiptirler.

Londra, dünyanın en büyük şehirleri arasındadır.

Söylediklerine bakılırsa o, büyük bir yazar olmalı.

Onun çiçek dolu büyük bir sepeti var.

Büyük bir örümcek görünce donup kaldı.

Kitap büyük.

Sanırım Beethoven, şimdiye kadar yaşamış en büyük besteci.

Oldukça büyük bir numara.

Filler, dünyanın en büyük kara hayvanlarıdır.

Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.

Büyük bir ağaç fırtınada devrildi.

Takımımız büyük bir zafer kazandı.

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti.

Cüceler büyük demircidir.

O, gerçeği öğrendiğinde, ona büyük sürpriz oldu.

Büyük sanatçıların vatanı yoktur.

Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı.

Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

Onun büyük elleri var.

Onu büyük bir bilim adamı olarak görüyorum.

O benim erkek kardeşimden daha büyük görünüyor.

Beş bin dolar büyük miktarda paradır.

Also check out the following words: alışacaksın, Silahlara, bacak, toplantıya, katılamayacağını, Bağış, toplamak, araçla, dolaşmaya, başladılar.