Turkish example sentences with "günde"

Learn how to use günde in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.

Roma bir günde kurulmamıştır.

Bir günde 500 dolar harcadım.

Onu bir günde yapabilir misin?

Bu ilaçlar günde üç kez alınmalıdır.

Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalıdır.

Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.

Günde bir kez yıkanırım.

Dişlerini günde en az iki kez fırçala.

O otobüs günde kaç kez çalışır?

Otobüs günde kaç kez çalışır?

Kar bir günde eridi.

Sadece susadığında su iç; günde 8 bardak su içmek sadece efsanedir.

Benim doğum günüm 12 Haziran. Magdalena, benimle aynı günde ve yılda doğdu.

Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

O, bir günde yapılabilir.

Bir günde 1800 kalorilik yemek yeme yeterli midir?

Günde bir elma, doktoru uzak tutar.

O günde güne beni aradı.

Tom, günde üç saat Fransızca eğitimi almaya karar verdi.

Bu ilacı günde üç kez alın.

Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?

Çorap fabrikası günde 600.000 çift çorap üretir.

Kaza yağmurlu bir günde oldu.

Biz aynı günde doğduk.

O TV istasyonu günde 24 saat yayında.

Bu fabrika günde 500 otomobil üretir.

Bu fabrika günde 200 araba üretebilir.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Ben günde bir kez banyo yaparım.

O, günde 20 sigara içiyor.

O, günde 30 dolar kazanıyor.

Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.

Gerçek dost kara günde belli olur.

Günde kaç kaç kez aynada kendinize bakarsınız?

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

Saatim bir günde üç dakika geri kalır.

Saatim günde beş saniye ileri gider.

Saatim bir günde bir dakika ileri gider.

Saatim bir günde beş dakika geri kalır.

Pazar öğleden sonra yağmurlu bir günde kendileriyle ilgili ne yapacaklarını bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlük için can atıyorlar.

Tom çocuğunu günde yüzlerce kez öpüyor.

Güneşli bir günde, Tom çimende uzanmayı sever.

Tom beş günde okyanusu geçti.

Tom günde üç saat Fransızca çalışmaya karar verdi.

Günde 20 portakaldan daha fazla yemenin sağlıksız olduğunu düşünüyorum.

Yemeklerden sonra günde dört kez alın.

Böylesine bir günde canım dışarı çıkmak istemiyor.

Gerçekten beni en çok şaşırtan Tom'un bir günde kaç saat uyuduğuydu.

Tom günde yaklaşık on beş mil yürüyor.

Tom bana salı gününün haricinde herhangi bir günde gelebileceğini söyledi.

İyi bir günde, Helsinki'den Estonya kıyısını görebilirsin.

Tom sadece birkaç günde burada olacak.

Tom bütün bu kitapları bir günde okuyamaz.

Tom bir günde yaklaşık elli telefon konuşması yapar.

Tom günde iki kez köpeğini besler.

Tom en az günde bir kez pirinç pilavı yer.

Tom öğretmenin ona bir günde bitiremeyeceği kadar fazla ev ödevi verdiğini düşündü.

Bu harika günde bütün en iyi dileklerimle.

Posta, günde bir kez dağıtılır.

Postacı yaklaşık üç günde bir gelir.

Mike günde en az üç yüz dolar kazanır.

Doğruyu söylemek gerekirse, günde iki paket sigara içerdim.

Mary, her zaman günde iki saat çalışır.

Yumi onu bir günde bitiremez.

Jim günde üç mil koşmaya özen gösterir.

Tom bir çanta elma satın aldı ve bir günde bunların üçte birini yedi

Tom bu işi bir günde bitiremez.

Tom çok fazla TV izlemediğini fakat günde üç saatten daha fazla izlediğini iddia ediyor.

Tom her birkaç günde bir buraya gelir.

Tom her iki günde bir buraya gelir.

O, tek başına seksen günde dünyayı gezdi.

İstediğin herhangi bir günde gel.

Allah-u Teala yeryüzünü altı günde yarattı.

Köpeğimi günde bir kez beslerim.

Bir günde üç kez yemek yeriz.

Bir günde altı dersimiz var.

Köpeğimi günde iki kez beslerim.

Roma bir günde yapılmadı.

O, günde sekiz saat çalışır.

Günde bir saat tenis oynarım.

Onlar günde sekiz saat çalışırlar.

O her birkaç günde buraya gelir.

O, günde birkaç kez dua eder.

Onlar bir günde 8 saat çalışmalılar.

Dişlerimi günde iki kez fırçalarım.

Günde iki kez bu ilacı al.

Bu iş, bir günde 10,000 yen öder.

O her üç günde bir buraya gelir.

Japonlar günde üç kez yemek yerler.

İki günde bir o onu aradı.

İki günde bir yürüyüşe giderim.

Bu saat tamir edilmeli. O günde 20 dakika ileri gidiyor.

Günde yirmi mil yürürüm.

Köpeğimi günde iki kez beslerdim.

Biz köpeğimizi günde üç kez besleriz.

Günde üç kez ilacı al.

O, bir günde on İngilizce kelime ezberledi.

Yıllarca günde iki kez pirinç yedi.

Köpeğimi günde kaç kez beslemeliyim?

Also check out the following words: Günaydın, Mike, uyu, Timmy, yıllar, Muiriel, Hepinize, hırsızlığın, yanlış, olduğunu.