Turkish example sentences with "ele"

Learn how to use ele in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Normanlar İngiltere'yi 1066'da ele geçirdi.

Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

Ağustos ayı sonlarında İtilâf Devletleri, Paris'i ele geçirdi.

Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.

John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

O, ele avuca sığmayan bir çocuk.

Hükümet ateşli silah ihracatını yeniden ele almaktadır.

Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.

Onlar diğer bir çiftçiyi ve oğlunu da ele geçirdiler.

Washington'un ordusu Trenton'u ele geçirdi.

Bu sorunu ele alma biçimimizle ilgili Tom gerçekten ne düşünüyor?

Tom ve Mary el ele tutuşurken manzaraya hayran kaldılar.

Birkaç gün içerisinde, Japonya, Amerikan Guam adasını ele geçirdi.

Japonya'da, askeri liderler, hükümetin kontrolünü ele geçirdiler.

Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi.

Tom durumu daha farklı şekilde ele almalıydı.

Ofisteki herkes Tom'un sorunu ele alma şeklinden etkilendi.

Teklifiniz toplantıda ele alındı.

John ve Mary, her zaman el ele yürürler.

Ben ele geçirildim.

Bir adam onu ele geçirdi.

Biz hırsızı ele geçirdik.

O, korku yüzünden ele geçirilmiştir.

Teklif geçen hafta ele alındı.

Sonunda istediğim kitabı ele geçirdim.

Lütfen notu elden ele gezdirin.

O kötü bir ruh tarafından ele geçirilmiş gibi.

Katil, kullandığı kredi kartı yüzünden yakayı ele verdi.

İngilizler Breed's Hill'i ele geçirdi.

Hızlı bir girişten sonra mesele derinlemesine ele alındı.

Çift el ele yürüyor.

1944'ün Haziranında Roma'yı ele geçirdiler.

Kilisedeki herkes el ele tutuştular.

Sorun kısa sürede ele alınacak.

Franko'nun güçleri İspanya'da kontrolü ele geçirdi.

İsyancılar başkentin kontrolünü ele geçirdiler.

Birbirlerini tehdit ettiler ve ele verdiler.

Sorunları ele almalıyız.

Bu sorunlar dikkatle ele alınmalıdır.

Kanser onu ele geçirdi.

Tom, John ve Mary'yi el ele tutuşurlarken gördü.

O çocuk ele avuca sığmıyor.

El ele gittiler.

Beni asla canlı ele geçiremeyeceksin!

Oyunu oynayanlar yuvarlak oluşturacak şekilde (bacak ve ayakların konumu ters v seklinde) oturur ve sıkıca kenetlenirler. Ortaya bir ebe geçer. Eller bacakların altında olur ve bir havlu (ucu bağlanarak topuz haline getirilmiş) elden ele bacakların altında gezdirilir. Ebe olan bacakların arasından o havluyu almaya (bulmaya) çalışır. Tabi bu arada herkes sallanmakta ve pisi pisi demekte ve çeşitli şekillerde bağırmaktadırlar. Havluyu, uygun konumu bulan, ebenin sırtına hızlıca vurur ve tekrar alta verir ve havlu gezdirilir. Havluyu ebe kimin altında yakalarsa o kişi ebe olur ve ortaya geçer.

Yaşım beni ele verecek.

Tom ve Mary buz pateni alanında paten yaparken el ele tutuştular.

İnsan el ele vermediğinde nasıl ilerler?

Tom idareyi ele geçiriyor.

Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.

Ele alınacak.

Onlar el ele tutuştular.

Onlar Tom'u ele geçirdiler.

Biz ele geçirildik.

Tom'u ele geçirdik.

Tom ve Mary sisin yağışını izlerken el ele tutuştular.

Yönetimi ele alıyorsun.

Onlar sorunlarını henüz çözemediler ama en azından onları ele alıyorlar.

Beni ele geçirmelerine müsaade etme.

Beni ele geçirmelerine müsaade etmeyin.

Tom, bilgisayarının kötü bir ruh tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.

O sorunu oldukça iyi şekilde ele aldın.

Onların casuslarından birini ele geçirdik.

Teröristlerden bazılarını ele geçirdik.

Sadece el ele tutuşuyorduk.

Polis evi araştırdı ve iki kilo eroin ele geçirdi.

Bunlar benim, ele almanızı istediğim sorunlardır.

En son ne zaman birisiyle el ele dolaştın?

Kısa bir çatışmadan sonra kasabayı ele geçirdik.

Alkol, senin yaşamını ele geçirdi.

El ele verip bu ülkeyi kalkındıralım.

Tom ve Mary el ele tutuşuyorlar.

Mary, Tom ve Conchita'yı el ele tutuşurlarken gördü.

Ele parece infeliz.

Bu sabah bir öğrenciden bir silah ele geçirdim

Sorunu yapma yöntemini bildiğim tek yolla ele aldım.

Bunu tek başına ele almak zorunda kalacaksın.

Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.

Tom ve Mary'yi el ele tutuşurken gördüm.

Kontrolü ele alıyorum.

Bunu ele almanı istiyorum.

Onun kitabı trafik kazalarını ele alıyor.

O, Ben hakkında bazı bilgileri ele geçirdi.

Jim ve Mary'nin parkta el ele yürüdüklerini gördüm.

Tom John ve Mary'nin el ele tutuştuklarını fark etti.

Şehir, 1664 yılında İngilizler tarafından ele geçirildi.

Hadi dünyayı ele geçirelim!

Tom ve Mary el ele tutuşarak, caddede yürüdü.

Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.

Tom'u bir kızla el ele tutuşurken gördüm.

Polis okulda büyük miktarda uyuşturucu ele geçirdi.

Tom ve Mary el ele tutuştular.

O sorunu ele alayım.

Bir kere el ele tutuşmuştuk.

Tom'un Mary ile el ele tutuştuğunu gördüm.

Tom, dün el ele tutuştuğunu gördüğüm o kız yeni bir kız arkadaş mıydı?

Tom ve Mary el ele tutuşarak parkta yürüyorlardı.

İdareyi ele alın.

Sahip olduğun her şey bir gün seni ele geçirecektir.

Onlar kuzey Michigan'da bir Amerikan kalesi ele geçirdi.

Sadece el ele tutuşalım.

Also check out the following words: sağ, tarafını, kullanırlar, Kedi, mi, sordu, Bazen, mıyım, merak, ediyorum.