Turkish example sentences with "eksik"

Learn how to use eksik in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bir çatal eksik.

Bir kaşık eksik.

Ne eksik?

Hiçbir öğrenci eksik değildi.

Tom'un bir tahtası eksik.

Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi.

Tom'un enerjisi eksik gibi görünüyor.

Bu kitabın son yaprağı eksik.

Onun asla cesareti eksik değil.

Eksik bir sayfa var.

Eksik bir peçete var.

Heykelin kafası eksik.

O mağazada bana paranın üstünü eksik verdiler.

Bugün birkaç öğrenci eksik.

Bir şeyin eksik olduğunun bilincindeydim.

Tom eksik.

Bir tane eksik var.

Bir şey eksik değil.

Bir şey eksik.

Dosyalar eksik.

Bazı şeylerimiz eksik.

Bir tane çatal eksik.

Herkes birbirimize eksik gelen yönlerimizi kapatıyor, değil mi?

Benim eksik yanlarımı tamamlar mısınız?

Bir şey eksik mi?

Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.

Windows'un Çalışma Grubu 3.11 için tek eksik özelliği Türkçe klavye düzenidir.

Gömleğinin eksik bir düğmesi var.

Bu kitabın iki sayfası eksik.

Neyin eksik olduğunu biliyorum.

Eksik yönlerimin ne olduğunu biliyorum.

Tom torpido gözünü açtı ve ruhsatın eksik olduğunu fark etti.

Onlar ne eksik olduğunu bilmiyorlar.

Duanı eksik etme.

Herhangi bir şeyin eksik olup olmadığını bilir miydin?

Tom Mary ile konuşan şu adamın eksik bir parmağı olduğunu fark etti.

Bıçaklardan biri eksik.

Koleksiyonumda yalnızca bir tane eksik model var.

Sizin neyiniz eksik? Fazlanız bile var.

Lakin eksik bir şeylerin olduğunu seziyorum.

Tom'un kafasının bir tahtası eksik.

Eksik sadece bir şey var.

Eskiden kralların sofrasından bu yemek eksik olmazmış.

Nokta eksik.

Her şey eksik.

Sanırım bir şey eksik olsa Tom farkına varırdı.

Hiçbir şey eksik görünmüyor.

Bu rapor eksik gibi görünüyor.

Bir bacağı eksik olduğu için bu masa kullanılamaz.

Bir insan her yönüyle tam ya da eksik kabul edilemez.

Eksik bir şey var gibi görünüyor.

Meryem'in yüzünden tebessüm eksik olmaz.

Tom'un yüzünden tebessüm eksik olmaz.

İki nokta üst üste'den önce boşluk eksik.

Başımızdan eksik olma kralımız!

Bu cümlenin yazarı söyleyecek bir şeyi olmadığı gerçeğini gizlemek için bir eksik bir girişimdi.

Çok eksik değilsin.

Bu albümden eksik bazı resimler var gibi görünüyor.

Tom'un sol elinde üç parmağı eksik.

Dilsel güzelliğin gelişmiş algısı hâlâ onda eksik.

Birisi eksik.

Bunlar eski eksik kültürün kanıtlarıdır.

Bu cümlenin sonunda bir nokta eksik.

Pastadan sadece pasta kaplama şekeri eksik.

Üçüncü cildi eksik olan bu sözlük bana üç yüz dolara mal oldu.

Kitabın ikinci, beşinci ve on üçüncü bölümleri eksik.

Kitabın 2'nci, 5'inci ve 13'üncü bölümleri eksik.

Hiçbir şey eksik değil.

Makinenin bazı eksik parçaları var.

Kim eksik?

Tom belli ki eksik beslenmiş.

Eksik bir şey var.

O eksik.

Herhangi eksik bir şeyimiz var mı?

Başka eksik bir şeyimiz var mı?

Bir şey kesinlikle eksik.

Her ne olursa olsun, yüzünüzden tebessüm eksik olmasın.

Bu arabada ne eksik?

Eksik bir kız var.

Bu rapor eksik.

Bu raporun bir sayfası eksik.

Benim çekmecenin kilidi kurcalanmış ve benim evraklardan bazıları eksik.

Tom'un ofis kapısı açıktı ama hiçbir şey eksik bulunmadı.

Bu misafirperverliğin eksik olduğu yerde bir sürü somurtkan insan buldum.

Polisler eksik belgeleri arıyor.

Tom eksik değil, değil mi?

Bir üçgenin iki dik açısı varsa, o bir kenarı eksik bir karedir.

Duamızı eksik etmeyelim.

Bu setin beşinci cildi eksik.

Tom'un birkaç dişi eksik.

Yaşlı adamın eksik dişleri var.

Eksik kimse yok.

On ikinci jüri üyesi eksik.

Neyin eksik olduğunu görebiliyor musun?

Onun bir tahtası eksik.

Eksik biri var.

Tom bir şeyin eksik olduğunu biliyordu.

Yol tarifi eksik görünüyor.

Eksik bir şey görebiliyor musun?

Eksik bir kesme işareti var. "It's" ve"its" farklıdır. -- Biliyorum. Bir yazım hatasıydı.

Bu fotoğraftan kim eksik?

Also check out the following words: tanıdıkça, seversin, Hastaymış, gözüküyor, lezzetli, kıyafetim, demode, Sonsuza, dek, burada.