Turkish example sentences with "bakın"

Learn how to use bakın in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Şu yüksek binaya bakın.

O dağa bakın.

Sözlükte o sözcüğe bakın.

Mümkün olduğunca sık sözlüğe bakın.

O güzel küçük kıza bakın.

Tahtaya bakın.

Bakın! Onlar evden ayrılıyorlar.

Yapacak bir şeyiniz yoksa, odanızın tavanına bakın.

Benim çocukların okulda iyi davrandığına bakın.

Partide keyfinize bakın, John.

Parktaki çiçeklere bakın.

Kutunun içine bakın.

Şu eve bakın.

Şu dumana bakın.

Benim yeni arabama bakın.

Resme bakın.

Dosdoğru bakın.

Şu bulutlara bakın.

Kendinize iyi bakın.

Şu binaya bakın.

Bir sonraki sayfaya bakın.

Lütfen onuncu sayfaya bakın.

Eğlenmenize bakın.

Sayfa beşteki dipnota bakın.

Rahatınıza bakın.

Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.

Yukarıya bakın.

Aşağıya bakın.

Telefon rehberine bakın.

Bu resme iyi bakın.

Japonya'da yapılmış arabaya bakın.

İfadeye sözlüğünüzden bakın.

Bakın! Mutfakta bir kedi var.

Keyfinize bakın.

Şu bulutlara bakın! Yağmur yağacak.

Kötü gördüğünüz insanlara iyi davranın görün bakın o da iyi olacak.

Bu işin arkasında başka bir şey var düzgün bakın.

Siz ölümlere göz yumduysanız başka suçlu aramayın aynaya bakın.

Bakın, benim sahip olduklarım sadece bu iki kale, yüz hektar arazi, altı araba, dört yüz baş sığır ve yirmi koşu atı...

Bütün bu çiçeklere bakın.

Lütfen rahatınıza bakın.

Ona iyi bakın, yakında iyileşsin.

Kutuda başka ne olduğuna bakın.

Yıldızlara bakın.

Bakın, bir tavşan var!

Belirli bir sözcüğün nasıl kullanıldığını bilmek istiyorsanız bu sözlüğe bakın.

Rica ederim seçtiğim fotoğrafa bakın.

Dizlerinizi bükün ve önünüze bakın.

Bakın üzerine otur.

Partide keyfinize bakın.

O çizime bakın.

Şu çizime bakın.

Kullanıcı adınızın ve şifrenizin doğru yazılıp yazılmadığına bakın.

"Kapıda kalmak" cümlesini bulamadıysanız "kapıda kaldı" cümlesine bakın.

Hayvan değilsiniz kitapları parçalamadan içini açmadan önce özetine bakın ondan sonra okuyacaksanız okuyup, kutuphaneciye iade edin.

Ona doğru bakın.

Lütfen benim için Tom'a iyi bakın.

Ellerinize bakın.

Şu gürültünün icabına bakın.

Dışarıda ne olduğuna bakın.

Çevrenizdeki adamlara bakın.

Bunun size mantıklı gelip gelmediğine bakın.

Bakın çocuklar, pencere ve hatta mutfak kapısı bile her ikisi de açık bırakıldı.

Bakın, o yaklaşıyor.

Bakın, ben bile Tom'un burada olacağını düşünmüyorum.

Detaylar için lütfen broşüre bakın.

Bakın, çocuklar suyun içinde çıplak ayakla yürüyor.

Bakın gençler, bu çanta armutlarla dolu.

Rahatınıza bakın!

Bu noktayı görmek için aşağıdaki tabloya bakın.

Daha fazla bilgi için aşağıya bakın.

Şu koca köpeğe bakın.

Bakın, ne güzel bir ay!

"Bakın! Bir kırmızı beyaz mantar! Çok lezzetli görünüyor!" "Hayır, onu yeme. O zehirli."

Kendinize iyi bakın ve iyi günler.

İşler zor olduğunda ya da üzgün olduğunuzda, gökyüzüne bakın.

Şu binaya bakın. O bir tapınak mı?

Bakın, o benim için bir sorun olacak.

Herhangi bir sorununuz varsa Kullanıcı Kılavuzu'na bakın.

Bilinmeyen bir kelimeye rastlarsanız, o kelimeye sözlükte bakın.

Telefon rehberindeki numaraya bakın.

Rahatınıza bakın. Çok vaktimiz var.

Bütün karıncalara bakın.

Sadece kendiniz için bakın.

Kendi işinize bakın.

Gökyüzüne bakın ve mümkünse yıldızları sayın.

Bakın kim geldi!

Bakın kim var orada.

Bakın, herkes sakin olsun ve bana ne olduğunu söyleyin.

Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.

Kendinize iyi bakın!

Şu iki muhabbet kuşuna bakın.

Şu harika fotoya bir bakın!

Diyene de bakın.

Bakın burası çokomelli.

Orta Doğu'da bir yemeğin davetli listesinde adınız yoksa bir de menüye bakın. Adınız orada olabilir.

Orta Doğu'da masada değilseniz dönüp menüye bakın.

Geri durmayın lütfen, ikramlık kurabiyelerin bir tadına bakın.

Bakın şu övüngen kişiye, niyeti iyi değildir. Ama doğru kişi sadakatiyle yaşayacaktır.

Bakın dalganıza.

Orta Doğu'da önemli bir yemeğin davetli listesinde adınız yoksa bir de menüye bakın. Adınız muhtemelen orada olabilir.

Also check out the following words: günümdü, Evren, oluştu, Elektronik, sigaradan, çıkan, duman, miktarı, hiç, fena.