Turkish example sentences with "arabaya"

Learn how to use arabaya in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Motosiklet bir arabaya çarptı.

Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.

Ben, genellikle bu servis istasyonunda arabaya benzin alırım.

Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.

Yıllardır o arabaya sahipmişsin gibi görünüyorsun.

O, büyük bir ev ve iki arabaya sahipti.

Benim için şu çantaları arabaya koyar mısınız?

Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.

Tom arabaya yakından bakmak için durdu.

Tom arabaya benzin koydu.

Tom'un yeni bir arabaya ihtiyacı var.

Arabaya biraz benzin koymayı unutmamalıyız.

Arabaya bir piliç atalım.

John, Japonya'da yapılmış bir arabaya sahiptir.

Tom dün gördüğümüz pahalı görünümlü kırmızı arabaya sahibi olduğunu iddia etti.

Arabaya bindik.

Tom arabaya bindi.

Kamyon bir arabaya çarptı.

O benim verdiğim bir arabaya sahip.

Tom Mary'nin arabaya binmesine yardımcı oldu.

O, arabaya binmemiz için bizi davet etti.

O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.

O yeni bir arabaya ve eski bir arabaya sahiptir.

O, bayanın arabaya binmesine yardımcı oldu.

O, arabaya bindi ve uzaklaştı.

Yağmur biraz yavaşladıktan sonra, arabaya doğru koştuk.

Kendi güvenliğin için, sarhoş bir sürücüsü olan bir arabaya asla binme.

Kavşaktaki dur işaretini göremedi ve gelen bir arabaya vurdu.

Ben bir arabaya sahibim.

Arabaya ihtiyacın var mı?

Arabaya bin.

Arabaya binmeyi isteyip istemediğinizi sordum.

Ben arabaya binmekten usanıyorum.

Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.

Japonya'da yapılmış arabaya bakın.

Arabaya bindi ve uzaklaştı.

Tamirci arabaya baktı ve "Bunun işi bitmiş abi" dedi.

Bütün parasını arabaya harcadı.

Bagajımızı arabaya yükledik.

Lütfen arabaya bin.

Ellerinde bir av tüfeği ile arabaya bindi.

Hangi arabaya binileceğini bilmiyorduk.

Başkan arabaya biniyor.

Ben her zaman bir spor arabaya sahip olmak istedim.

Silahlı bir adam ona arabaya binmesi için baskı yaptı.

Arabaya bir sürü bagaj yükledik.

Hangi arabaya binmemiz gerektiğini bilmiyorduk.

Bir arabaya ihtiyacımız var.

Yeni bir arabaya ihtiyacım var.

Bir arabaya ihtiyacın var mı?

Şimdi arabaya bin.

Bir arabaya bakmaya gücüm yetmez.

İstediğimiz şey bir arabaya sahip olmaktı.

Kırmızı arabaya karar verdi.

Arabaya bindiğinde her zaman bir emniyet kemeri takmalısın.

Tom'un bir arabaya bindiğini gördüm.

Her türlü arabaya binebilir miyim?

Tom'la arabaya bineceğim.

Arabaya ihtiyacım yok.

Bir arabaya ihtiyacım var.

Elbette bir arabaya ihtiyacım olacak.

Tom arabaya binmedi.

Yeni bir arabaya ihtiyacın var.

Aniden bir arabaya ihtiyaç duydum.

Gerçekten bir arabaya ihtiyacın var mı?

Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.

Tom Mary'nin arabaya binmesine yardım etti.

Bir arabaya ihtiyacın var.

Sadece arabaya bin.

Aman Tanrım, bir aslan! Arabaya bin!

Arabaya önce ben bineyim.

Önümüzdeki hafta bir arabaya ihtiyacı olacak.

Tom arabaya bindi ve motoru çalıştırdı.

Tom arabaya bindi ve uzaklaştı.

Sen bir arabaya sahipsin, değil mi?

Şu kırmızı arabaya bak.

Arabaya geliyorum.

Haftalık alışverişini rahat yapman için, arabaya ihtiyacın var.

Bazen her şeye tükürüp, arabaya atlayıp, çok çok uzaklara gitmek istiyorum.

Yeni bir arabaya gücüm yetmez.

Yeni bir arabaya param yetmez.

Onu arabaya bindir.

Tom arabaya baktı.

Arabaya dönsen iyi olacak.

Onların hepsi arabaya bindi.

Herkes arabaya bindi.

Herkes arabaya sığamadı.

Tom ve Mary her ikisi de arabaya bindi.

Onların her ikisi de arabaya bindi.

Onlar arabaya geri döndü.

Ne kadar süredir bu arabaya sahipsin?

Hangi kutuların arabaya konulması gerektiğini Tom'a söyledin mi?

Derhal arabaya bin.

Tom arabaya çadır koymayı unutarak kamp gezimizi mahvetti.

Bizimle arabaya binmeni istiyorum.

Onlarla arabaya binmeni istiyorum.

Benimle arabaya binmeni istiyorum.

Onunla arabaya binmeni istiyorum.

Onlarla arabaya bineceğim.

Onunla arabaya bineceğim.

Tom ve ben ikimiz de arabaya bindik.

Also check out the following words: sene, kurulan, lunapark, sağolsun, şehir, popüler, oldu, Onunla, beraber, olduğun.