Turkish example sentences with "altında"

Learn how to use altında in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.

Kedi, sandalyenin üstünde mi yoksa altında mı?

Sıranın altında bir elma var.

Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında sıralanmış.

Şimdi sıcaklık sıfırın altında on derece.

Termometre sıfırın altında üç derece olarak okuyor.

Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.

Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.

Yatağımın altında bir canavar var.

Kollarımın altında terledim.

Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu.

Sanırım masanın altında su var.

Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Mülteciler köprünün altında saklandı.

O, ağacın altında uyuyordu.

Ağacın altında biraz dinlenelim.

Kütüğün altında bazı yabani mantarlar buldum.

Ağacın altında bir bank var.

Ağacın altında bazı oğlanlar var.

O, işkence acısı altında bile bilgileri açıklamadı.

Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.

Biz yağmurdan dolayı bir ağacın altında sığındık.

O, morfin enjeksiyonları ile kontrol altında tutuldu.

Masanın altında hiç kitap var mı?

Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım.

Ben güneşi sevmiyorum, yağmuru ve onun altında dans etmeyi seviyorum.

Biz, mevcut koşullar altında daha fazla fiyat indirimi teklif edemeyiz.

Bu şartlar altında teslim olmaktan başka seçeneğimiz yok.

Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.

Biz ufkun altında güneşin batışını gördük.

Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.

Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.

O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.

Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.

Birçoğu sömürgecilik altında uzun süre baskı ve zorluktan çekti.

Güneşin altında yeni bir şey yok.

İspanya Florida'yı kontrol altında tuttu.

Ben bu koşullar altında önemli bir baskı gösterdiğimi düşünüyorum.

Masanın altında bir kedi var mı?

Masanın altında bir köpek var.

Baskı altında daha iyi çalışırım.

Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.

Sokaklar ve evler sel altında kaldı.

Mikroskop altında, bazı virüsler oldukça güzel görünür.

Bir ağacın altında okuyan bir kız var.

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

Adam ufkun altında güneşin batışını izledi.

Yol onarım altında.

Ağaç meyvelerin ağırlığı altında eğildi.

Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi.

Tom masanın altında saklanıyor.

Elinizin altında iyi bir sözlük bulundurun.

Tom elma ağacının altında çimin üzerinde uzanıyor.

Tom Mary'nin arabasına zorla girdi ve sürücü koltuğunun altında gizli olan şeyi çaldı.

Tom ve Mary aynı çatı altında yaşıyor.

Tom cibinlik altında uyudu.

Tom cinayet şüphesi altında idi.

Tom Mary'nin paspasın altında bir anahtar bıraktığını biliyordu.

Tom kolunun altında keman taşıyor.

Tom'un ayakkabısının altında sıkışmış biraz sakız var.

Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.

Tom alaycı bir tutumun dış görünüşünün altında kendi güvenlik açığını tespit etti.

Tom su altında yüzerken gözlerinin kapatır.

Tom bir nefeste su altında otuz metre yüzebileceğini iddia ediyor.

Onun başarısının sırrının altında biri var mı?

Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.

Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm.

Bu koşullar altında biz başarılı olamayız.

Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

Bu dönem notların ortalamanın oldukça altında.

Adamın paltosunun altında bir şey vardı.

Jack'in kolunun altında bir kedisi var.

Tom silahını paltosunun altında gizledi.

O, sandalyenin altında.

Tom otuzun altında olabilir.

O, esaret altında tutuldu.

işiniz ortalamanın altında.

O, onun kontrolü altında.

Ben en iyi baskı altında çalışırım.

Onun kolunun altında bir çanta vardır.

Yatağın altında bir kedi var.

Onun kolunun altında bir kitabı var.

O, bir ağacın altında oturuyordu.

Masanın altında bir kedi var.

O, güneşin altında uzanmış yatıyordu.

Nehir geniş bir alanı su altında bıraktı.

Hava sıfırın altında otuz derecedir.

O sınıfı kontrolü altında tutuyor.

Halat baskı altında kırıldı.

Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.

O, kolunun altında bir paket tutuyordu.

Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.

Anahtarı paspasın altında buldum.

O, çantasını masanın altında buldu.

Onun, bütün o karın altında gömülü olduğunu duyuyorum.

Ben her zaman elimin altında bir sözlük bulundururum.

Sandalyenin altında bir çift eldiven buldum.

Bu şartlar altında birlikte çalışamayız.

O, esaret altında.

Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

Kedi çitin altında süründü.

Also check out the following words: yüzüne, döktüğümüzde, hemşire, kokluyor, evdeydi, GDO'lu, ürünler, hayatı, getirdi, Caz.