Turkish example sentences with "açıklamak"

Learn how to use açıklamak in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Onu açıklamak için sana meydan okuyorum.

Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.

Tom Mary'ye işi henüz niçin yapmadığını açıklamak için bir fırsat vermek istedi.

Tom bana kendini açıklamak zorunda değildir.

Bazı kelimeleri açıklamak zordur.

Bir şey açıklamak zorunda değilsin.

Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.

Bunu sana kaç kez açıklamak zorundayım?

Kendini açıklamak için bol fırsatın olacak.

Bunu açıklamak zor olabilir.

Bunu açıklamak biraz zaman alacak.

Açıklamak için zaman yok.

Tom şakayı Mary'ye açıklamak zorunda kaldı.

Bill Clinton Monica Lewinsky ile olan ilişkisini açıklamak isterken muğlak bir dil kullandı.

Üzgünüm, ama acele etmek zorundayım. Bunu detaylı açıklamak için vaktim yok.

Açıklamak istiyorum.

Onun daha açık olması için tonlamanın nasıl yapılacağını açıklamak kolay değil.

Davranışlarımı açıklamak benim için zor.

Onu açıklamak için zamanım yok.

Riskleri açıklamak çok önemlidir.

Riskleri Tom'a açıklamak çok önemli.

Ne demek istediğimi açıklamak için Tom bana şans vermedi.

Açıklamak için vaktim yok.

Ayrıntılı bir biçimde açıklamak için vaktim yok.

Onun hepsini açıklamak biraz zaman alacak.

Keşke açıklamak için Tom burada olsa.

Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.

Bunu doğru biçimde açıklamak için Fransızcayı yeterince iyi konuşabilip konuşamadığımı bilmiyorum.

Ne olduğunu açıklamak istedim ama hiç kimse dinlemedi.

Bu seçimi neden yaptığımı açıklamak için bir şans istiyorum.

Bana açıklamak için bir fırsat ver.

En azından açıklamak için bana bir fırsat verir misin?

Bunu onlara açıklamak zorundayım.

Bunu ona açıklamak zorundayım.

Bunu açıklamak ister misiniz?

Onu açıklamak zor olacak.

Bunu açıklamak zor.

Bunu açıklamak çok zor.

Tom açıklamak istedi ama Mary ona izin vermedi.

Tom paranın nereye gittiğini açıklamak için ne yapacağını şaşırmış.

Onu bana açıklamak zorunda değilsin.

Kendini bana açıklamak zorunda değilsin.

Planımı açıklamak için bir fırsat istiyorum.

Hadi, bunu ona tekrar açıklamak zorundasın.

Açıklamak zorunda değilsin ki.

Ne olduğunu açıklamak biraz zaman alabilir.

Sadece nedenini açıklamak zorundayız.

Aslında, bunu açıklamak zor.

Bunu açıklamak biraz zor.

Açıklamak kolay değil.

Açıklamak çok zor.

Açıklamak çok zor olacak.

Açıklamak çok uzun sürecek.

Açıklamak çok uzun sürecekti.

Lütfen bana açıklamak için bir dakika verin.

Bunu açıklamak imkansız.

Nedenlerimi açıklamak için bir fırsat istiyorum.

Bir şey açıklamak niyetinde değilim.

Tom neden toplantıya katılmadığını açıklamak istemedi.

Tom açıklamak istedi fakat Mary ona izin vermedi.

Bu küçük hikaye her şeyi açıklamak için çok yalın.

İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var.

Riskleri açıklamak çok önemli.

O, nasıl kaçtığını açıklamak durumunda kaldı.

Tom onu bana açıklamak zorunda değil.

Tom bir şey açıklamak zorunda değil.

Tom onu bana açıklamak zorunda değildi.

Tom ne olduğunu açıklamak için iyi bir yol düşünemedi.

Bunu biraz daha detaylı açıklamak istiyorum.

Ben şu anda onu açıklamak için zamanım olduğunu sanmıyorum.

Bunu açıklamak için bir mektup yazmam gerekecek.

Açıklamak zorunda değilsin.

Mary'ye her şeyi açıklamak için Tom'un zamanı yoktu.

Gelecek üç noktayı açıklamak istiyorum.

Dan Linda'ya, açıklamak için sayısız şans verdi.

Bu olguyu açıklamak çok kolay.

Onu sana ayrıntılı olarak açıklamak için yeterli zamanım yok.

Sadece onu açıklamak istedim.

Hiçbir şey zor bir şeyi basit şekilde açıklamak kadar zor değildir.

Onu açıklamak istiyorum.

O bir şeyi açıklamak istiyor.

Tom ne olduğunu açıklamak için elinden geleni yaptı.

Tom ne yapılması gerektiğini açıklamak için elinden geleni yaptı.

Kendimi sana açıklamak zorunda değilim!

Açıklamak için ne var?

Onu babama açıklamak zorunda kalacağım.

Senin Fransızcan bunu nasıl yapacağını açıklamak için yeterince iyi mi?

Fransızcanın sorunu açıklamak için yeterince iyi olduğunu düşünüyor musun?

Kendim açıklamak zorunda değilim.

Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.

Tehlikeyi açıklamak son derece önemlidir.

Bu sorunu açıklamak benim için çok zordur.

Size bir şeyi açıklamak istiyorum.

Ne demek istediğimi açıklamak benim için çok zor.

Sana olan aşkımı açıklamak zordur.

Sana açıklamak çok uzun sürer.

Açıklamak o kadar uzun sürmezdi.

Tom'un yokluğunu açıklamak için ne yapacağımı bilemez haldeydim.

Ayrıntılı olarak açıklamak için zaman yok.

Senin için bazı şeyleri açıklamak isterim.

Also check out the following words: daha, zeki, Bill'in, zayıflığından, istifade, etti, Bill, kadar, yaşlı, genç.