Turkish example sentences with "öğretmenin"

Learn how to use öğretmenin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Geçen yıl Bayan Kato senin öğretmenin miydi?

Geçen sene Bayan Kato senin öğretmenin miydi?

Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.

Çok sayıda misafir vardı-onlardan çoğu bizim öğretmenin sınıf arkadaşları ve arkadaşlarıydı.

Çince öğretmenin kim?

Favori öğretmenin kim?

O öğretmenin sınavının kritik noktaları emin olarak tahmin ettin.

Öğretmenin kimdir?

Senin öğretmenin kim?

Bir krizde öğretmenin ile temas kurmalısın.

O, bir öğretmenin gözdesi.

Öğretmenin söylediği her kelimeyi not etmeye çalıştı.

Tom öğretmenin ne dediğini anlamadı.

Bir öğretmenin aylığı bir avukatınkinden daha düşüktür.

Öğretmenin söylediklerine daha fazla dikkat etmelisin.

Öğretmenin tarafından azarlandın mı?

O her zaman öğretmenin hatasını buluyor.

Diğer öğrenciler çok gürültü yaptığı için Tom öğretmenin ne dediğini duyamıyordu.

Tom öğretmenin ona bir günde bitiremeyeceği kadar fazla ev ödevi verdiğini düşündü.

Öğretmenin tarafından azarlanman sürpriz değil.

Öğretmenin ev ödevini zamanında yapmadığı için Tom'un özrünü kabul etmesi çok zayıf bir olasılıktır.

Jim öğretmenin yanılabileceğini öne sürdü.

Öğretmenin söylediği Mary'yi daha çok çalışmaya teşvik etti.

Öğretmenin söylediği Mary'yi daha çok çalıştırdı.

O senin öğretmenin mi?

İngilizce öğretmenin kim?

En sevdiğin öğretmenin kimdir?

Öğretmenin etrafında toplandık.

Öğretmenin İngilizce olarak bir mektup yazmasını istedim.

O, öğretmenin söylediklerine fazla dikkat etmez.

O, ona, öğretmenin söylediği her şeye inanmamasını söyledi.

Öğretmenin adı Bay Grey idi.

Öğretmenin yüksek, net bir sesi var.

Öğretmenin etrafında bir daire oluşturduk.

Öğretmenin nasihatını dinlemeliyiz.

Öğretmenin caddeyi yürüyerek geçtiğini gördüm.

Öğretmenin olacağım.

Hiç öğretmenin yanında küfür ettin mi?

Shihai bir Çince kitabı alıp Wang öğretmenin yanına gitti ve sorular sordu.

Eğer öğretmenin söylediklerini dikkatli dinleseydin, büyük ihtimalle anlayabilirdin.

Eğer öğretmenin söylediklerini dinlersen, iyi bir öğrenci olabilirsin.

Tom senin öğretmenin.

Fransızca öğretmenin benimle aynı yaşta.

Yıllar yılı güvendiğin öğretmenin ve ailen sana oyun oynamışsa insan biraz buruk oluyor.

Artık öğretmenin değilim.

Öğretmenin dediklerini dinleyiniz.

Birçok öğretmenin Tom'la bir sorunu var.

Öğretmenin dediğini dinleyin.

Tom, öğretmenin söylediğini asla dinlemez.

Öğretmenin adını bilmek zorundayım.

Okulun önünde öğretmenin heykeli var.

Ben okuldayken, sürekli dövülürdük. Bugünlerde, birçok okulda bir öğretmenin bir öğrenciye vurması yasadışıdır.

Öğretmenin söylediği her şeyi not almaya çalıştı.

Öğretmenin şakasına gülmekten kendimi alamadım.

Tom senin gitar öğretmenin, değil mi?

Tom öğretmenin gözdesi.

Tom bana öğretmenin adını hatırlayamadığını söyledi.

Tom, öğretmenin sözünü dinlemem gerektiğini söyledi.

Öğretmenin söylediklerini anlamıyorum.

Öğretmenin zevki öğrenmenin zevkinden daha az değildir.

Onun öğretmenin tavsiyesini görmezden gelme cesareti vardı.

Öğrenciler öğretmenin onlara verdiği tüm bilgiyi öğrendi.

Bir öğretmenin maaşı bir avukatın maaşından azdır.

Ben senin öğretmenin değilim.

Öğretmenin konuşması, Mary'nin daha sıkı çalışması için gayrete getirir.

Öğretmenin söylediği şey, Mary'ye soğuk terler döktürdü.

Tom öğretmenin dikkatini çekmek için elini kaldırdı.

Öğretmenin öğrenciler üzerinde büyük bir etkisi var.

Iııı. Öğretmenin sorusuna nasıl cevap vereceğime dair fikrim yok.

Öğretmenin adı Bay Jackson.

Öğretmenin yapmayı sürdürdüğü eski şakalardan bıktık.

Öğretmenin hasta olduğu ortaya çıktı.

Tom öğretmenin ona okumasın söylediği kitabı okumadı.

O acımasız öğretmenin bugün bize zor bir test vereceğinden oldukça eminim.

Öğretmenin öğretim yöntemi çok demode.

Okulun yakınında bir öğretmenin heykeli var.

İki öğretmenin de eşit sayıda öğrencisi vardı.

O, öğretmenin gözdesidir.

Öğretmenin geç kalmayacağını biliyorduk.

Bir öğretmenin işi kolay değildir.

Öğretmenin öğrenciler üzerinde yetkisi yok.

Öğretmenin öğrencileri üzerinde hiçbir yetkisi yoktur.

En iyi öğretmenin senin son hatandır.

Öğretmenin önünde oturan kız öğrenci Almanyalıdır.

Öğrenciler öğretmenin açıklamasını anlamadı.

Onun öğretmenin adı nedir?

Öğretmenin genç kızı büyük mavi gözlü sarışın bir güzeldi.

Tom öğretmenin yüzüne bir göz attı ve onun başının dertte olduğunu biliyordu.

Kozue öğretmenin dersinin, donuk, sıkıcı ve sonsuz olduğunu düşündü.

Maria, öğretmenin sorusunu cevaplıyor.

Maria, öğretmenin sorusunu yanıtlıyor.

Öğretmenin görevi öğretmektir.

Öğretmenin olmayı seviyorum.

Öğretmenin bana kızgın olup olmadığı umurumda değil.

Öğrenciler öğretmenin kazağını ters giydiğini gördüklerinde alçak sesle güldüler.

Bir öğretmenin maaşı bir avukatınkinden daha azdır.

Tom, öğretmenin sınıfı Sevgililer Günü için süslemesine yardımcı oldu.

Öğretmenin telaffuzu neredeyse mükemmel.

Öğretmenin söyleyeceklerinden korkuyorum.

Sen öğretmenin sevgilisisin.

Tom bir öğretmenin asistanıdır.

Also check out the following words: kişi, vaktinde, geldi, Sadece, beni, anladı, Koşucuyum, Geçen, sene, kurulan.