Turkish example sentences with "çalışmaya"

Learn how to use çalışmaya in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.

Geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.

Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.

Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.

Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.

Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.

O, istekle çalışmaya başladı.

Biz yakında çalışmaya başlayacağız.

Sözleşmeyi imzalayarak, beş yıl daha kendimi orada çalışmaya adadım.

Jim başarısını sıkı çalışmaya bağlıyor.

O, gönüllü olarak çalışmaya karar verdi.

İngilizce çalışmaya ne zaman başladınız?

O,her zaman çalışmaya devam etti.

Japonca çalışmaya başlayalı kırk yıl oldu.

Geçen yıl bu şirket için çalışmaya başladım.

O, bu bahar golf çalışmaya başladı.

Sizi bizim şirketimiz için çalışmaya ne karar verdirdi?

Tom Boston'da çalışmaya devam edip etmeyeceği konusunda karar vermeliydi.

Tom otuzuna kadar Fransızca çalışmaya başlamadı.

Tom günde üç saat Fransızca çalışmaya karar verdi.

Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.

Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.

Tom planör uçuşu çalışmaya başladı.

Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.

O, hastalığına rağmen çalışmaya gitti.

Tom okulu bırakmaya ve tamgün çalışmaya karar verdi.

Tom hâlâ lisede iken evsizler barınağında bir gönüllü olarak çalışmaya başladı.

Tom Mary ile çalışmaya başladığından beri üç yıl oldu.

Üniversiteyi bitirdiğimde, derhal çalışmaya başladım.

Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.

O ciddi olarak çalışmaya başladı.

Yeni ofisinde çalışmaya alışması Tom'un birkaç haftasını aldı.

Bob, çok çalışmaya alışkın.

Öğretmenin söylediği Mary'yi daha çok çalışmaya teşvik etti.

Tom hâlâ ortaokulda iken karate çalışmaya başladı.

Tom daha çok çalışmaya karar verdi.

Tom iyi hissediyordu, ama her halükarda çalışmaya gitti.

O çalışmaya devam etti.

O çalışmaya hazırdır.

Ben çalışmaya devam ettim.

Şimdi çalışmaya başlayalım.

Her gün saat sekizde evden ayrılıyorum ve saat dokuzda çalışmaya başlıyorum.

O daha çok çalışmaya karar verdi.

Her gün çalışmaya karar verdim.

O, bütün gün çalışmaya devam etti.

İngilizce çalışmaya başladın mı?

Çok çalışmaya alışkınım.

O, hayatını fakirlerin arasında çalışmaya adadı.

Onlar derhal çalışmaya başladılar.

Saat 10:00'a kadar çalışmaya devam etmeyi planlıyor musun?

10:00'a kadar çalışmaya devam edecek misin?

Ben bütün gece çalışmaya alışkınım.

O, çok çalışmaya alışkındır.

Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.

O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.

O, çalışmaya devam edemeyecek kadar çok yorgundu.

O, yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.

Onunla çalışmaya dayanamam.

Ben uzaktayken çalışmaya devam et.

Annesi çalışmaya devam edecek.

Çalışmaya çok zaman ayırdı.

Başkaları için çalışmaya istekliydi.

Tom Mary ile çalışmaya alışkındı.

Pazar günleri çalışmaya karşıyız.

Bir Temmuz'da çalışmaya başlayacağım.

Bütün sabah çalışmaya devam ettim.

Yorgundu ama çalışmaya devam etti.

Tom dışarıda çalışmaya alışıktır.

Daha çok çalışmaya karar verdim.

Tom pazar hariç her gün çalışmaya gider.

Başarısını çok çalışmaya bağladı.

Başarısını çok çalışmaya bağlar.

TV'yi kapattı ve ders çalışmaya başladı.

Onlar geçen yıl İngilizce çalışmaya başladı.

Babam her gün sekizde çalışmaya gider.

Kütüphanede birlikte çalışmaya ne dersin?

Alman kültürü çalışmaya ilgi duyuyorum.

Kendini gönüllü çalışmaya adadı.

Yaşadığımız sürece çalışmaya devam etmeliyiz.

Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.

Piyano çalışmaya çok fazla zaman harcıyor.

Hepimiz gece geç saatlere kadar çalışmaya alışığız.

Yalnız çalışmayı grup içinde çalışmaya tercih ediyorum.

Kanji çalışmaya karar verdim.

Bu araba ötekinden daha iyi bir çalışmaya sahip.

Ne zaman çalışmaya gittin?

Kimse Tom'u çalışmaya teşvik etmedi.

Tom'u bugün çalışmaya gitmekten alıkoyamazsın.

Burada çalışmaya başladığından beri Tom'la sadece iki kez konuştum.

Tom'u onunla ilgili çalışmaya götürdüm.

Fransızca çalışmaya başladın mı?

Çalışmaya gitsem iyi olur.

Çalışmaya devam et.

Sadece çalışmaya devam.

Bob sıkı çalışmaya alıştı.

Bu adamlar sıkı çalışmaya alışkın.

Onlar çalışmaya devam ettiler.

Sıkı çalışmaya hazırım.

Tom çalışmaya devam etti.

Also check out the following words: Japonya'nın, Çin, diplomatik, ilişkileri, şehirdeki, oteldir, gördüğüme, sevindim, Aman, Hollandaca.