Turkish example sentences with "yakın"

Learn how to use yakın in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Evim otobüs durağına yakın.

Restoranımız Güney Otogarı'na yakın.

En yakın tren istasyonu nerede?

Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.

Oyun oynamak için hava boşluğuna yakın yerleri tercih etmeyin.

Oyun oynamak için hava boşluğuna yakın yerleri seçmeyin.

Evim istasyona yakın.

En yakın bank nerede?

En yakın telefon nerede?

En yakın banka nerede?

En yakın istasyon nerede?

En yakın karakol nerede?

En yakın eczane nerede?

En yakın internet kafe nerede?

En yakın restoran nerede?

En yakın lokanta nerede?

En yakın kilise nerede?

En yakın fırın nerede?

En yakın süpermarket nerede?

En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?

Bu problemler yakın gelecekte çözülmüş olacak.

Yakın gelecekte, AIDS'e son verebileceğiz.

Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.

Evi denize yakın.

Okula yakın yaşadığımdan dolayı öğle yemeği için eve geliyorum.

Bana asansöre yakın bir oda ver.

Yaralılar ambulanslarla en yakın hastaneye götürüldü.

En yakın metro istasyonu nerede?

En yakın müze nerede?

Gök gürültüsü bir fırtınanın yakın olduğunu gösteriyor.

Roger Miller Amerikan Birleşik Devletleri Ordusu'na on yedi yaşında katıldı. Atlanta, Georgia'ya yakın bir üsse gönderildi.

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan tropikal yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyor ki 2000 yılına kadar % 80'i yok olabilir.

Geçmişe bakıldığında, çöplerimizi evlerimize çok yakın yakmamamız gerektiği apaçık ortadadır.

Kazada yaralanan yolcular en yakın hastaneye götürüldü.

Biz onu en yakın arkadaşlarımız arasında sayıyoruz.

Konuşacak yakın arkadaşları yok.

Köpekler insanın en yakın arkadaşlarıdır.

İstasyon yakın.

İstasyon buradan yakın. Tren için zamanında olacaksın.

Affedersiniz. Beni en yakın tramvay istasyonuna doğru yönlendirebilir misiniz?

En yakın postane, Cavendon Road'dadır.

Yakın bir zamanda Paris'te bizi ziyaret etmeye gel.

Ekvatora yakın dar bir bölgede bulunan,tropik yağmur ormanları o kadar hızlı yok oluyorlar ki 2000 yılına kadar onların yüzde sekseni gitmiş olabilir.

O buraya yakın bir yerde mi yaşıyor?

Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.

Onlar yakın bir yerde yaşıyorlar.

Bardağı masanın kenarına yakın koymayın.

Sınıf arkadaşlarımdan hiçbiri buraya yakın yaşamazlar.

Biz istasyona yakın yaşarız.

Ben yakın gelecekte bir ara sana uğrayacağım.

Yakın gelecekte büyük bir deprem olacağı söyleniyor.

En yakın ev telefonunun nerede olduğunu bana söyler misin?

En yakın sanat galerisi nerede?

En yakın kayıp eşya bürosu nerede?

En yakın otel servis telefonunun nerede olduğunu bana söyler misiniz?

En yakın otobüs durağının nerede olduğunu bana söyler misiniz?

En yakın mağaza nerede?

En yakın alışveriş merkezi nerede?

Bana en yakın antikacının nerede olduğu söyler misiniz?

En yakın American Express ofisi nerede?

En yakın American Express ofisinin nerede olduğunu biliyor musunuz?

Ben en yakın American Express ofisinin telefon numarasını öğrenmek istiyorum.

İki ailenin çok yakın bağları var.

Amerika Birleşik Devletler'nin Meksika ile yakın bağları vardır.

Denize yakın yaşıyorum. Bu yüzden sık sık plaja giderim.

Hangi yol en yakın?

Tom, Mary'nin evinin John'unkine çok yakın olduğunu bilmiyordu.

O, evime yakın yaşıyor.

Tom ve Mary birbirine çok yakın.

Tom ve Mary yakın arkadaşlar.

O ve ben öylesine yakın arkadaşlarız ki neredeyse birbirimizin aklını okuruz.

Tom köprünün ortasına yakın üç patlayıcı bıraktı.

Tom mümkün olduğu kadar Mary'nin apartmanına yakın parketti.

Tom, o hatırlayabildiği kadar uzun süre Mary'nin en yakın arkadaşı olmuştu.

Seçim sonucunun yakın olacağı herkes tarafından biliniyordu.

Tom bir plaja yakın yaşıyor, bu yüzden yazın neredeyse her gün yüzmeye gider.

Tom bir şelaleye yakın bir kamarada yaşıyor.

Tom benim yakın bir akrabam.

Tom benim yakın bir arkadaşım.

Tom'un Mary ile yakın bir dostluğu var.

Tom, kendi sınıfında zirveye yakın mezun oldu.

Tom evine yakın kısmi-zamanlı bir iş buldu.

Tom Mary'nin o kadar cana yakın olacağını ummuyordu.

Tom cinayet anında cinayet mahalline yakın bir yerde olmadığını iddia ediyor.

Tom göle yakın bir kat mülkiyeti aldı.

Tom pencereye yakın bir masa istedi.

Tom ve Mary yakın arkadaşlardı.

Bir banka arıyorum. Buraya yakın bir tane var mı?

Keşke senin evine yakın yaşayabilsem.

Buraya yakın bir tuvalet var mı?

Sadece detaylara yakın ilgi göstermelisin.

O benim yakın arkadaşım

Buraya yakın bir öğrenci yurdu var mı?

Tom'un yakın zamanda hapishaneden çıkacağı olası değil.

Debbie, okulun buraya yakın mı?

Ken cana yakın bir kişi gibi görünüyor.

Çevirisi orijinale çok yakın.

Buraya yakın oturun.

Buraya yakın yaşıyorum.

Bana yakın gel.

O yakın yaşıyor.

Also check out the following words: yaşına, basacak, Köpeğimin, kuyruğu, Böyle, kazanacağından, eminim, değildi, adınızı, yazınız.