Turkish example sentences with "üzerine"

Learn how to use üzerine in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Etinin üzerine biraz tuz koy.

Tamam. Bunun üzerine ne tavsiye etmek istersin?

Yaşamın kaynağı üzerine birçok teori vardır.

Ekmeğin üzerine tereyağı çok iyi.

Oğlunun ölümü üzerine ağladı.

Kızının ölümü üzerine ağladı.

Erkek kardeşim felsefe üzerine bir otoritedir.

Ağabeyim felsefesi üzerine bir otoritedir.

O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

Birçok siyasetçi komite üzerine güçlü bir baskı uygulamıştır.

O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.

Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.

Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı.

Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.

Onun tavsiyesi üzerine hareket etmeliydin.

O, dizlerinin üzerine çöktü.

Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.

O kuşların nasıl uçtuğu üzerine çalışma yaptı.

O kuşların uçma şekli üzerine eğitim yaptı.

Japon tarihi üzerine kitaplar okumak istiyorum.

Atın üzerine beş poundluk bahse girdim.

1969'da ticari bilgisayarlar için sanal bellek üzerine tartışma sona erdi. David Sayre tarafından yönetilen bir IBM araştırma ekibi sanal bellek yükleme sisteminin tutarlı olarak en iyi elle kontrol edilen sistemlerden daha iyi çalıştığını gösterdi.

Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.

Birçok zorlukların üzerine gitmek zorundasın.

O çitin üzerine oturuyor.

Ben onun üzerine bir battaniye serdim.

Biz çay üzerine sohbet ediyorduk.

Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.

O bir el arabası üzerine tökezledi.

Benim için bu kağıt üzerine bir eskizini çizebilir misin lütfen?

Ben kendimi çimenlerin üzerine attım.

Delikanlı Tom'un üzerine abandı ve kulağına bağırdı.

Gökkubbe onun üzerine düşmesin.

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.

Tom ateşin üzerine bir kütük daha attı.

Tom Mary adresini istedi ve onu bir parça kâğıt üzerine not etti.

Tom ve Mary her ikisi de zemin üzerine bağdaş kurmuş oturuyordu.

Tom kendini uyandırmak için kendi üzerine soğuk su döktü.

Tom genellikle sosisli sandviçlerinin üzerine hardal ve ketçap koyar.

Tom, anahtarlarını masanın üzerine bıraktı.

Tom bütün takımlarını sipariş üzerine yaptırdı.

Tom bir parça et kesti ve onu tabağının üzerine koydu.

O çarşafları yatağın üzerine koydu.

Sendika üzerine yaptırımlar uygulanması uygunsuz.

Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

Alacakaranlık çöl üzerine düştü.

Akşam yemeği masanın üzerine konuldu.

Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.

Bunun üzerine oturmayın.

Bayan Brown, siyaset üzerine bir kitap yazdı.

Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.

John Japon tarihi üzerine bir kitap arıyor.

Tom çitin üzerine tırmandı.

O, yatağın üzerine oturdu.

Onun tavsiyesi üzerine hareket ettim.

Onu masamın üzerine koymayın.

O, çocuğun üzerine eğildi.

Ben Manny tarafından yönetilen, veri transferi üzerine çalışan çalışma grubu, 14 Ocak 1999'da bir toplantı yapacak.

Kitabı masanın üzerine koyun.

Silahı masanın üzerine koy.

Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.

O, çitin üzerine tırmandı.

Ceketimi masanın üzerine koydum.

O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

O, onun üzerine bir battaniye koydu.

Köpek bir yabancının üzerine atladı.

O atın üzerine iki paund bahse girdi.

Tutar 20,000 yenin üzerine çıktı.

İstek üzerine bir harita mevcuttur.

O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.

Biz onunla plan üzerine konuştuk.

Onlar nehrin üzerine bir köprü yaptılar.

Tokyo'nun üzerine sis çöktü.

O, ekmeğin üzerine tereyağ sürdü.

Kahvemi halının üzerine devirdim.

Zarfın üzerine bir pul yapıştırın.

Kayalık yolun üzerine yuvarlanır.

Ordu düşmanın üzerine ilerledi.

Kendi üzerine soğuk su döktü.

Mermi dizin üzerine girdi.

Bu yıl etekler dizin birkaç santimetre üzerine çıkıyor.

Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.

Pencerenin üzerine bir perde astı.

Tereyağını ekmeğin üzerine yaydı.

Nehrin üzerine bir köprü yapıldı.

Patlamış mısır üzerine eritilmiş tere yağını dökün.

Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.

Kutunun üzerine bir şey koymayın.

Kızın üzerine eğildi ve onu öptü.

Bahçecilik üzerine bir kitapçık okuyor.

Kazağını başının üzerine çekti.

Kazağın üzerine ne giymem gerekir?

Nehir üzerine yeni bir köprü inşa ediliyor.

Tom tostun üzerine biraz şeker serpti.

Doktorlar onun üzerine eğilirken, o izledi.

Bir kesik kanıyorsa, üzerine baskı uygula.

Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.

Çim üzerine uzandı ve uykuya daldı.

Tom'un bir şey üzerine konsantre olma sorunu var.

Londra'dan ekonomi üzerine beş kitap ısmarladım.

Erken sona eren savaş üzerine kumar oynadı.

Also check out the following words: meyhaneye, girer, tezgahta, otururlar, Barmen, bekleyin, şaka, Minnesota'da, sivrisinekler, leylek.