Turkish example sentences with "yaşayan"

Learn how to use yaşayan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Müzede yaşayan bir hayvan yok.

Mike'ın Şikago'da yaşayan bir arkadaşı var.

Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.

Yaşayan hiçbir şey havasız yaşayamazdı.

Tímea, Polonya'da yaşayan bir Macardır.

Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.

Kılıçla yaşayan kılıçla ölecek.

Londra'da yaşayan bir arkadaşım var.

Kyoto'da yaşayan bir amcam var.

Ekoloji tüm çevremizde yaşayan şeylerle ilgili çalışmadır.

Bu, denizde yaşayan bir hayvan türüdür.

Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.

Japonya'da yaşayan insanlar Japon ülkesi anayasasına göre hareket etmelidir.

Kılıçla yaşayan kılıçla ölür.

" Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum," ama aslında o "Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için. "

Yeni yolun tepede yaşayan insanlara faydası olacaktır.

Tatsuya'nın New York'ta yaşayan bazı arkadaşları var.

Tom Bostonda yaşayan bir adam tanıyor.

Tom'un Boston'da yaşayan bir sürü arkadaşları var.

Tom'un Boston'da yaşayan bir arkadaşı var.

Tom kızı Boston'da yaşayan bir adam tanıyor.

Tom bitişikte yaşayan adamla geçinemiyor.

Tom onun mahallesinde yaşayan çocuklara vermek için bir sürü ucuz kameralar aldı.

Nara'da yaşayan bir arkadaşım var.

Balinalar okyanusta yaşayan büyük memelilerdir.

O, bitişikte yaşayan adamdır.

Bitişikte yaşayan çocuk sık sık eve geç gelir.

Cam evlerde yaşayan insanlar taş fırlatmalılar.

Şehirde yaşayan insanlar kır yaşantısının zevklerini bilmezler.

O benim yaşayan tek akrabamdır.

Burada yaşayan herkes zengin değil.

Papua Yeni Gine'de yaşayan birçok Melanezyalının çok kıvırcık saçları vardır, değil mi?

Osaka'da yaşayan bir teyzem var.

Kyoto'da yaşayan bir arkadaşım var.

Burada yaşayan herkes zengin değildir.

Amerika'da yaşayan bir arkadaşım var.

İngiltere'de yaşayan bir arkadaşım var.

Sapparo'da yaşayan bir arkadaşım var.

Paris'te yaşayan amcam bizi görmeye geldi.

Bitişikte yaşayan gence soralım.

Refah içinde yaşayan insanları küçümsedi.

Onlar bitişikte yaşayan insanlardır.

Los Angeles'ta yaşayan bir teyzem var.

Kaktüsler kuru yerde yaşayan bitkilerdir.

Orada yaşayan insanlar bizim arkadaşlarımız.

Her zaman yalnız yaşayan biriydim.

O yaşayan bir fosil!

Tokyo'da yaşayan yabancı iş adamları çoğunlukla ithal batı ürünlerinin yüksek fiyatlarından şikâyet etmektedir.

Tüm yaşam kimyaya dayalıdır ve yaşayan her şey kimyasal bileşiklerden oluşur.

Tüm dünyadaki yaşayan insanlar kardeşim mi?

Dünya'da yaşayan insanları küçümsemeyin.

Londra'da yaşayan bir sürü arkadaşım var.

O, yaşayan türlerin en güçlüsü değil, en zekisi değil fakat değişmek için en duyarlı olanıdır.

Boston'da yaşayan birisini tanıyorum.

Sadece burada yaşayan soğuğu bilir.

Yaşayan en büyük yalancı maalesef ki sensin.

Tom bana Boston'da yaşayan herhangi birini tanıyıp tanımadığımı sordu.

Tom'un Boston'da yaşayan herhangi bir akrabası olup olmadığını öğren.

Boston'da yaşayan bir amcam var.

Boston'da yaşayan bir dayım var.

Boston'da yaşayan bir ağabeyim var.

Boston'da yaşayan bir arkadaşım var.

Boston'da yaşayan birkaç arkadaşım var.

Tom'un Boston'da yaşayan bir erkek kardeşi var.

Almanya'da yaşayan bir arkadaşım var. Onun adı Tom. Onu tanıyor musunuz?

Dünyada yaşayan her şey birbirine bağlıdır.

Bu evde yaşayan birçok insan var.

Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.

O evde yaşayan biri var mı?

Bunlar, yandaki evde yaşayan insanlar.

Yaşayan en uzun adam Carl'dır.

Boston'da yaşayan çok arkadaşım var.

Balina, denizde yaşayan çok büyük bir memelidir.

Tokyo'da yaşayan teyzem bana güzel bir bluz gönderdi.

O yaşayan bir ansiklopedi.

Yaşayan bir köpek, ölü bir aslandan daha iyidir.

Perdeyi kapa! Caddenin karşısındaki evde yaşayan adam bir röntgenci.

Osaka'da yaşayan bir halam var.

Burada yaşayan insanların %30'unun hiç okyanus görmediği gerçekten doğru mu?

Kuzey kutbunda yaşayan penguenler var mı?

Tom'un yaşayan tek akrabası Boston'da yaşayan bir amca.

Tom'un yaşayan tek akrabası Boston'da yaşayan bir amca.

Boston'da yaşayan birini tanıyor musun?

Gözün görebildiği kadarıyla yaşayan bir ruh yoktu.

Tom'un ikisi de Boston'da yaşayan iki erkek kardeşi var.

Kyoto'da yaşayan iki kız kardeşi var.

Güneş sönse bütün yaşayan şeyler ölür.

Şehrin bu kısmında yaşayan bir sürü zengin insan var gibi görünüyor.

Güneş tutulması ya da güneşin ışığını tam engelleme, güneş lekesinin karanlık ortasıyla kaplanmış alanda yaşayanlar tarafından görülür. Yarı gölge tarafından kaplanmış dünya alanında yaşayan insanlar bir kısmi tutulma görecektir.

Arkadaş nedir? İki bedende yaşayan bir ruh.

Burada yaşayan insanlar üst tabakaya aittir.

Burada yaşayan insanları tanıyor musun?

Tom benim yaşayan tek akrabam.

Kuzey Afrikalılar az çok İtalyanlar gibidirler. Hepimiz Akdeniz çevresinde yaşayan insanlarız ve birçok kültürel özellikleri paylaşırız.

Yan dairede yaşayan kadın şu anda sosyal hizmetler için çalışıyor.

Bilim adamları, sadece Antarktika'da yaşayan bir uçan penguen kolonisi keşfetti.

Kyoto'da yaşayan bir ağabeyim var.

Orada yaşayan bir ruh yoktu.

O, yaşayan en büyük sanatçıdır.

Osaka'da yaşayan amcam/dayım dün bizi ziyaret etti.

Onun Tokyo'da yaşayan bir erkek kardeşi var.

Also check out the following words: gitmeliyim, Onun, dolardan, parası, yüzücüdür, Fileyle, yakaladım, sözlüğüm, İstasyona, giderken.