Turkish example sentences with "yüz"

Learn how to use yüz in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Burası üç yıldızlı bir otel; gecesi üç yüz dolardır.

Yaklaşık beş yüz yıl önce onlar Peru'da imparatorluklarını kurmuşlardı.

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.

Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.

Sonunda yüz yüze geldiler.

Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

Lütfen bankadan yüz bin yen çek.

Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.

Selena Gomez'in ikinci albümü Billboard Magazine'in top iki yüz albüm tablosunda dört numaraya yerleşti.

İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.

İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler.

Bir tavşan gibi yüz yıl yaşamaktansa, bir kaplan gibi bir gün yaşa.

Bina yüz metre yüksekliğindedir.

İş için en az üç yüz dolar gerekli idi.

Plastik cerrah yüz germeyi eline yüzüne bulaştırdı ve milyonlarcası için dava açıldı.

Biz yüz yarda daha yürüdük.

Üstünde sadece yüz yeni vardı.

Haberi yüz kelimeye kadar kısalt.

Gel benimle yüz!

Ben ailenin yüz karasıyım.

Bu parkta iki yüz kadar çok sayıda kiraz ağaçları vardır.

O öfkeli bir yüz ile dışarı çıktı.

Yüz elli bin çiftin, 2006 yılında Shanghai'da evlenmesi bekleniyor.

Tim, Jones'un ailesinin yüz karası.

Onlar yüz yüze durdu.

Onlar yaklaşık beş yüz yıl önce Peru'da imparatorluklarını kurdular.

O kazağını ters yüz giydi.

Tom defterinin kapağına mutlu bir yüz çizdi.

Sizden üç yüz dolar ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum. Gelecek pazartesi size geri ödeyebilirim.

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.

Tom ve Mary üç yüz yaşındaki bir restoranda yemek yediler.

Altı yüz bin asker öldürüldü veya yaralandı.

Onlar yüz yüze kalmalıdır.

Tom Mary'ye üç yüz dolar borçlu.

Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.

Tom saatte üç yüz dolar kazanır.

Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.

O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.

Parkta en az iki yüz ağaç bulunmaktadır.

Evlilik,eğer insan gerçekle yüz yüze kalacaksa bir beladır fakat gerekli bir bela.

Mike günde en az üç yüz dolar kazanır.

Bazı güçlüklerle yüz yüze getirildi.

O utanç içinde onlara yüz döndü.

Yanımda yüz yenden daha fazla yok.

Blues şarkıcısı ve gitarist Robert Johnson 27 yaşındayken ölmeseydi, 8 Mayıs 2011'de yüz yaşında olacaktı.

Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.

Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.

Gel benimle yüz.

Biz yüz yüze durduk.

Gömleğin ters yüz olmuş.

Çocuklara yüz verip şımartma.

Yüz yüze oturduk.

İki adam yüz yüze görüştüler.

Bu yapboz beş yüz parçadır.

O, yüz dolar tasarruf yaptı.

Tom, ailesinin yüz karasıdır.

Biz yüz metre koştuk.

Palyaço komik bir yüz yaptı.

O, yüz dolar biriktirdi.

O, o kadına yüz hareketleri yaparak alay etti.

Bir asır yüz yıldır.

Tom'a yüz dolar ödedim.

O muhtemelen yüz yaşına kadar yaşar.

O, onunla yüz yüze geldi ve bir özür talep etti.

Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.

Arabamı tamir ettirmek bana üç yüz dolara mal oldu.

Dört yüz milyon insan ilk dilleri olarak İngilizce konuşmaktadırlar.

Pencerede bir yüz göründü.

Bu, yüz elli nüfuslu küçük bir kasaba.

Sayın Bingley'e babasından yaklaşık yüz bin lira miras kaldı.

Bu kitap, biyolog Ernst Haeckel'in yolculukları sırasında üzerinde çalıştığı canlıları gösteren yüz adet taşbaskıdan oluşmaktadır.

Sonunda yüz yüze görüştüler.

Kusura bakmayın ama ona bu haberi yüz yüze söylemek istiyorum.

En fazla yüz doları var.

Ona yüz yüze şikâyette bulundum.

O, bir yüz dolarlık banknottu.

Ölümle yüz yüze kaldık.

Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.

Bu firmanın yüz çalışanı vardır.

Biraz yüz losyonu sürüyor.

Yüz metre yarışını kazandı.

İki yüz dolar bana göre çoktur.

Yüz yıla bir asır denir.

Çocuklara yüz verip şımartmaktan vazgeçmeni istiyorum.

Yüz yaşına kadar yaşaması olasıdır.

Her toplulukta bir yüz karası vardır.

Tom ailenin yüz karasıdır.

Zor bir problemle yüz yüze geldim.

Onlarla yüz yüze konuşmak istedim.

Beş yüz vagon ile başladılar.

Also check out the following words: Deli, Saatin, Duvarda, Saatinde, göndermeyi, döneceğim, Otele, Hatırladın, İzlanda, Danimarka'ya.