Turkish example sentences with "pahalı"

Learn how to use pahalı in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

O çok pahalı!

Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.

Pahalı, her zaman pahalı olmayandan daha iyi değildir.

Pahalı, her zaman pahalı olmayandan daha iyi değildir.

Ne kadar pahalı olursa olsun, o klasik arabayı almak istiyorum.

Sağlıklı yemek daha pahalı mıdır?

Banka hizmetleri gittikçe daha pahalı oluyor.

Sevgiden daha pahalı bir şey yoktur.

Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.

O araba satın almam için çok pahalı.

Bu ayakkabılar çok pahalı.

Ayakkabıların ne kadar pahalı olduklarına şaşırdım.

Böyle pahalı bir restoranda yemek yemeye gücüm yetmez.

O kanepe bu masadan daha az pahalı.

O elbise pahalı bir görünüme sahip.

O gitar o kadar pahalı ki onu satın alamam.

O gitar o kadar pahalı olmasaydı, onu satın alabilirdim.

Bu kitap çok pahalı.

Bu çok pahalı!

Tom pahalı bir kamera istemiyordu.

O, çok pahalı bir restoran olmalı!

Bazı bebekler satın almak için çok pahalı.

Tim'in motosikleti benimkinden çok daha pahalı.

Mavi araba pahalı.

Yeni araban bana gerçekten son derece pahalı görünüyor.

Saatim sizinkinden daha az pahalı.

Böyle pahalı bir şarap olduğu için, gerçekten bundan daha iyi tadı olmalı.

Ben böylesine pahalı bir restoranda yemek yemeği göze alamam.

Tom Mary'ye pahalı bir şemsiye aldı.

Tom Mary'ye oldukça pahalı bir kamera aldı.

Tom Mary'den pahalı bir hediye kabul etti.

Tom güzel kadınları seviyordu. Ayrıca pahalı şarap ve hızlı spor otomobilleri de seviyordu.

Tom'un böylesine pahalı bir gerdanlığı almaya asla gücü yetmedi.

Açıkçası Tom onun pahalı çay fincanlarından birini kırdığını Mary'nin fark etmemesini umut ediyor.

Tom hangi şarabın daha pahalı olduğunu anlayamaz.

Tom, pahalı şarap ve ucuz şarap arasındaki farkı söyleyemez.

Tom pahalı şarap ve ucuz şarap arasındaki farkı tadamaz.

Tom tam köşedeki pahalı bir restoranda suşi yedi.

Bu kitap çok pahalı. Benim bunu satın almaya gücüm yetmez.

Bu çanta hem iyi hem pahalı.

Tom gerçekten pahalı, iyi yapılmış bir çift ayakkabı satın aldı.

Tom çok pahalı bir kamera satın aldı.

Tom, akşam yemeğinde pişirmek için biraz pahalı et satın aldı.

Tom pahalı bir restoranda her gün yemek yiyebilir.

Tom dün gördüğümüz pahalı görünümlü kırmızı arabaya sahibi olduğunu iddia etti.

O pahalı değildir.

O çok pahalı.

O çok fazla pahalı.

Bu saat pahalı.

Et bugünlerde pahalı.

Et bu günlerde pahalı.

Birkaç elbiseye baktı ve en pahalı olanı seçti.

Et bugünlerde çok pahalı.

Daha az pahalı olanları var mı?

O, ona pahalı bir saat verdi.

O gitar o kadar pahalı olmasa, onu alabilirim.

Pahalı bir araba almayı göze alamam.

Böylesine pahalı bir bisikleti alacak kadar delisin.

Böylesine pahalı bir arabayı almayı göze alamam.

O, onun ona pahalı bir hediye almasını umuyordu.

O onun pahalı bir nişan yüzüğü almasını istemiyor.

Gecikme bizi pahalı bir otelde bir gece kalmaya zorladı.

O, yine de pahalı.

Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsan,cahilliğin sana neye mâl olduğunu görene kadar bekle.

Ev bizim için çok büyük, bunun da ötesinde o çok pahalı.

Bu yararlı bir kitap, dahası pahalı da değil.

Onun çok pahalı bir saati var.

Bu, benim için çok pahalı.

Tom Mary'ye pahalı bir oyuncak verdi.

Paris oldukça pahalı bir şehir.

En pahalı şey arazidir.

Bir kitabı bu kadar pahalı alamam.

Pahalı bir mücevhere sahip değilim.

Her zaman pahalı elbiseler alır.

Bu kitap benim için çok pahalı.

Pahalı bir araba bir statü sembolüdür.

Daha az pahalı bir şeyin var mı?

Daha pahalı bir saat satın almak istiyorum.

En az pahalı olanını istiyorum.

Beklediğim kadar pahalı değildi.

Pahalı bir gerdanlık takıyor.

Bu ceket güzel ama çok pahalı.

Büyük evler yaşamak için pahalı.

O elbise çok pahalı görünüyor.

O mağaza son derece pahalı.

Böyle pahalı bir eve kimin gücü yeter?

Her zaman pahalı elbiseleri alıyor.

En pahalı elbiseyi seçti.

Tokyo yaşamak için çok pahalı bir yer.

Çok az sayıda insan böylesine pahalı bir arabayı satın alabilir.

Bu bana çok pahalı gibi görünüyor.

Aktris her zaman pahalı mücevherler takıyor.

Kıyıdaki evler çok pahalı.

Tom pahalı bir hediye ile Mary'ye sürpriz yaptı.

Bu pahalı sözlüğü niçin satın aldın?

Bugünlerde el yapısı ürünler çok pahalı.

Daha pahalı olanını alacağım.

Böylesine pahalı bir araba almak söz konusu değil.

Sabah aramak daha pahalı mıdır?

Bu kamera ondan daha az pahalı.

Tom pahalı elbiseler giymiş iki adamın yanında oturuyordu.

Also check out the following words: şekilde, olamaz, kayıt, cihazı, teyp, kasetçalar, vereceğim, Alfabeyi, tersten, oku.