Turkish example sentences with "vakti"

Learn how to use vakti in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.

Burada olmanın vakti çoktan geldi.

Tom'un size yardım etmek için vakti yok.

Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.

Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.

Biz şafak vakti kalktık.

Onun hali vakti eskisinden daha iyi.

O, gece vakti yalnız dışarıya çıkmaması için onu uyardı.

Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.

Bu arabanın yağını değiştirmenin vakti gelmiş.

Günün en sevdiğiniz vakti nedir?

Sanırım daha küçük bir daireye taşınmamın vakti geldi.

Dediklerine göre ev sahibinin zamanında hali vakti yerindeymiş.

O gençken hali vakti daha iyiydi.

Kendi payına düşeni yapma vakti geldi.

O günlerde ailemin hali vakti yerindeydi.

Egzersiz yapmak için günün en sevdiğin vakti nedir?

Yatma vakti.

Akşam yemeği vakti.

Vakti biraz geçmişti.

Tom'un vakti yoktu.

Vakti geldiğinde onun masumiyeti ispat edilecektir.

Eve gitme vakti geldi.

Tom'un az boş vakti var.

Biraz uyuma vakti.

Buradan çıkmamızın vakti geldi.

Öğle vakti.

En sevdiği hobi için vakti vardı.

Ölme vakti.

Şimdi çalışma vakti. İşe başlayalım.

Bugün öğle yemeği vakti, ailedeki bir cenaze nedeniyle alışıldık restoranımız kapalıydı.

Okula gitme vakti.

Şimdi küçük çocuklar için yatma vakti.

Bugün fırtına vakti.

Hadi çocuklar yatma vakti.

Günaydın. Uyanma vakti.

Belki de artık, bir iş bulmanın vakti gelmiştir.

Çalışma günü monotonluğunu kırmak için Tom öğle vakti koşusuna can atıyor.

Tiyatro şafak vakti açardı.

Henüz yemek vakti değil.

Henüz öğle yemeği vakti değil.

Uyanma vakti.

Konuşmamızın vakti geldi de geçiyor bile.

Tom'un hali vakti çok yerinde değil.

Köpeği besleme vakti.

Belki kazan hakkında Tom'a söylemenin vakti geldi de geçiyor bile.

Belki boşandığımızı Tom'a söyleme vakti.

Neredeyse şafak vakti ve henüz bir şey olmadı.

Tom Mary'ye bir uyku vakti hikayesi okudu.

Neden gecenin bir vakti beni aradınız?

Bu hayatımın en kötü vakti.

Neredeyse akşam yemeği vakti.

Artan işine rağmen, Tom' un çocuklar ve Maria için her zaman vakti vardır.

Yemek vakti!

Uyku vakti geçti.

Şafak vakti geliyor.

Başka bir bira içme vakti, değil mi?

Artık o tür şey için kimsenin vakti yok.

Bebeği besleme vakti.

Gündüz vakti okumayı severim.

Onun yürüyecek vakti var.

Akşam yemeği vakti olmalı. Ben korkunç açım.

Küçük zihinlerin küçük endişeleri vardır, büyük zihinlerin endişeler için vakti yoktur.

Neredeyse öğle yemeği vakti.

Benimle bu ikindi vakti akşam yemeğine gelir misiniz?

Okula gitme vakti geldi.

Sanırım okula gitme vakti geldi.

Gel bakalım, tavşancık! Yatağa girme vakti çoktan geldi.

Tom'un benim ki kadar boş vakti yok.

Gece ve şafak vakti arasındaki saate kurt saati denir.

Hadi bakalım uyku vakti yatalım .

Öğle yemeği vakti olduğunu düşündüm.

Bana bir uyku vakti hikayesi anlat.

Çocuklar, sizin için eve gelme vakti!

Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.

Şimdi vakti değil.

Benim için yatağa gitme vakti.

Gitme vakti.

Yemek vakti kutsaldır.

Ben gece vakti çalışırım.

Odanı temizleme vakti.

Şimdi işe gitme vakti.

Tom'u okuldan almanın vakti geldi.

Saat şu anda öğleden sonra on. Yatma vakti.

Konuşmak için zaman yok. Harekete geçme vakti geldi!

Amerikalı yaşlı vatandaşların nispeten hali vakti yerinde.

Yakında kahvaltı vakti olacak.

Yakında akşam yemeği vakti olacak.

İş o kadar başarılıydı ki, onun şimdi hala hali vakti yerinde.

Neredeyse akşam yemeği vakti olmalı. Gerçekten açım.

Tom'un babasının çok hali vakti yerindeydi.

Tom şimdi hali vakti yerinde.

Para kazanmayla o kadar meşguldü ki başka bir şey düşünecek vakti yoktu

Artık benim için kaçmamın vakti geldi. Hoşçakal!

Noel vakti bazen kar yağar.

Gece vakti kuyumcu dükkanını soydular.

Bir trafik sıkışıklığından kaçınmak için şafak vakti kalktık.

Uyku vakti.

Tom'un her şey için vakti var.

Neredeyse öğle vakti.

Tom'un sadece vakti yoktu.

Also check out the following words: girecek, Alkolsüz, içecekleriniz, Çocukların, uykuya, ihtiyacı, vardır, Odasına, girdi, Kameram.