Turkish example sentences with "tam"

Learn how to use tam in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Dükkan tiyatronun tam karşısında.

Dilbilimci reddime tam pişman oldu ve Aramice'nin tarihini öğretmeye başladı.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

Her şahsın öğrenim hakkı vardır. Öğrenim hiç olmazsa ilk ve temel safhalarında parasızdır. İlk öğretim mecburidir. Teknik ve mesleki öğretimden herkes istifade edebilmelidir. Yüksek öğretim, liyakatlerine göre herkese tam eşitlikle açık olmalıdır.

Uçak tam olarak dokuzda vardı.

Tam cümleler istiyoruz.

Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.

Aptal! Seni sevdiğini söylediğinde dürüst olmuyor. Hâlâ anlamadın mı? O, tam bir altın arayıcısı.

Tam olarak ne yapıyorsun?

Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.

Muayene odasından tam ayrılırken doktor hoşça kal diyerek elini salladı.

Bir kelime kullandığımda,Humpty Dumpty ifade etmek için tam benim seçtiğimi o ifade ediyor-ne daha fazla ne daha az dedi.

Tam konuştuğumuz anda yangın başladı.

Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.

Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.

Ay tutulmaları tam ya da kısmi olabilir.

Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

O, tam senin gibi, iyi bir golfçü.

Tam otuz yıldır saatim işlemiş ben durmuşum; gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...

O, tam olarak benim istediğimdir.

Onun söylediğini tam olarak anladım.

Resmi yapmak tam bir gün sürdü.

O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.

O, ne gördüğünü polise tam olarak bildirdi.

O, İngilizce tam not aldı.

Tam sıcaklık 22,68 santigrat derecedir.

Tam olarak saat kaç?

Bana tam saati söyleyebilir misiniz, lütfen?

Ben tam saati bilmek istiyorum.

Tam fiyatın ne olduğunu unuttum fakat 170 dolar civarındaydı.

Onun çalışması şimdi tam.

Onun açıklaması tam isabetliydi.

O, tam olarak ona söylediğim gibi yaptı.

Okula tam zamanında vardı.

O tam benim yaşımda.

O, son tren için tam zamanında geldi.

Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.

O çocuk tam bir baş ağrısı.

Küçük siyah bir elbise olmadan bir kadının dolabı tam değildir.

O, ifadenin tam anlamını açıkladı.

Bu kazaya neyin sebep olduğu tam bir sır.

Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.

Tam olarak doğduğum yeri bilmiyorum.

Ben, tam olarak on mil yürüdüm.

Bu tam aradığım video.

Tam sonuna kadar vazgeçme.

Ben tam gaz çalışıyorum.

İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.

Zil çaldığında tam banyo yapmak üzereydi.

O tam olarak benimle aynı fikirde değildi.

Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.

O, tam çalma anında tespit edildi.

O, bütün dersi ezberleyerek tam not aldı.

O, tam ben evden ayrılırken geldi.

İkizler tam olarak benziyorlar.

Tam 11:00'de istasyonda olun.

Eylül ayı itibarıyla tam bir yıldır onu tanıyoruz.

Ben cümlenin tam anlamını ima edemiyorum.

O onun kulağına bir şey fısıldadığında, o sanki hipnotize olmuş gibi, tam onun söylediği gibi hareket etti.

Otobüs tam kapasite doluydu.

Otobüs tam vaktinde durdu.

Tam benim yeni spor arabamın arkasında park edilmiş eski bir külüstür vardı.

Bu tam bir karmaşa ve benim sinirime dokunuyor.

Tam kapanacakken o mağazaya gitti.

Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.

Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.

Burası tam uzun süredir ziyaret etmek istediğim yer.

Bilgi ana bilgisayardan sizinkine aktarılabilir, ve tam tersi.

Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.

Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.

Ben tam ödemeyi kısmi ödemeye tercih ederim.

Tam din özgürlüğü tüm insanlar için güvence altına alınmıştır.

Adam tam bir yabancıydı.

O, tam bizim beklediğimiz gibi gitti.

Tam bu sabah, Tom Mary'den ödünç aldığı parayı ona geri ödedi.

Yeni şapkana tam anlamıyla bayılıyorum.

John Sam'in tam bir müzik koleksiyona sahiptir.

Benim saatime göre tam dokuz.

Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.

Tom onun nasıl olduğunu tam olarak bilmiyor.

Evlenmeden önce gözlerinizi tam açın, daha sonra yarı kapatın.

Tom'un tam olarak kaçar yolu olmayan bir mazareti yok.

Tom'un annesi Tom üniversiteden mezun olmadan tam bir hafta önce öldü.

Tom şarkıcıyı tam olarak taklit edebilir.

Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.

Büyükannemin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum.

Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.

Tom tam benim aradığım adam.

Tom tam bir çocuk.

Tom ve Mary son tren için tam zamanında oradaydılar.

Tom ve Mary testte öğretmeni şüphelendiren tam olarak aynı cevapları verdiler.

Tom'un kamerası tam bıraktığı yerdeydi.

Tom tam olarak on iki dakika geç kalmıştı.

Tom Mary'nin ne demek istediğini tam olarak anladı.

İlginç bir iş gibi gözüküyor. Tam olarak ne yapıyorsun?

Tom tam gece yarısından önce yatağa doğru gitti.

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.

Üç tam günlük mülakattan sonra aday sayısını iki ile sınırladık.

Tom tam zamanında geldi.

Tom tam olarak nereye gideceğini biliyor.

Onun yatak odası tam yukarıda.

Also check out the following words: etmelidirler, Bilmiyorum, Mum, kendiliğinden, söndü, kendi, kendine, Babam, bana, yatakta.