Turkish example sentences with "rahatsız"

Learn how to use rahatsız in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

Maç spikerleri vuvuzelaların seslerini "rahatsız edici" ve "şeytani" gibi çeşitli şekillerde tarif ettiler ve onu "gürültücü fillerin izdihamı", "sağır eden çekirge sürüsü", "katliam yolundaki bir keçi", "çok kızgın arılarla dolu büyük bir kovan" ve "hızlı ördek"'e benzettiler.

Rahatsız etme.

Rahatsız etmeyin.

Yaptığınız şey beni rahatsız etmiyor.

Beni rahatsız etmeyi bırak.

Haber onu çok rahatsız etti.

Haberden çok rahatsız oldum.

Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama arabam bozuk, yardım edebilir misiniz?

Her ne zaman yurtdışına gitsem saat farkı ve ishalden rahatsız olurum.

Kasaba çevresinde cinsel ilişkide bulunan çiftleri görmek sizi rahatsız etmiyor mu?

Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

Sizi biraz rahatsız edebilir miyim?

Ufak tefek şeylerle beni rahatsız etmeyin.

Sonuçta, insanlar kendilerine bu şekilde ödeme yapılmasına öyle alışmışlar ki başka türlüsünden rahatsız oluyorlar.

"Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı." "Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. "

Ben sizi rahatsız ettiğim için gerçekten üzgünüm.

Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.

Tom, Mary çalışırken rahatsız etmemek için daha dikkatli olmalıdır.

Tom'u rahatsız eden şeyleri yapmayı durdurmalısın.

Sizi bir süre rahatsız edebilir miyim?

Bir an için sizi rahatsız edebilir miyim?

Dün gece sivrisinekler tarafından rahatsız edildim.

Tom artık seni rahatsız etmeyecektir.

Ben bir an için sizi rahatsız edebilir miyim?

Tom, Mary'yi rahatsız ediyordu.

Seni çok sık rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Tom Mary'yi çalışırken rahatsız etmek istemedi.

Yüzü kırmızıydı ve o sıcak ve rahatsız hissediyordu.

Mike ona bir araba alması için her zaman babasını rahatsız ediyor.

Mike rahatsız edilmemesini istedi.

O rahatsız olduğu için bugün ofise gelemez.

Onu rahatsız etmemek için dikkatli olmalısın.

Tom birçok soru ile beni rahatsız etti.

Mike rahatsız edilmemesini rica etti.

Fred, karısının dırdırından çok rahatsız idi.

Tom okurken rahatsız etmeyin.

Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.

Tom Mary'yi neyin rahatsız ettiğini bilmiyor.

Bu beni rahatsız ediyor.

Gürültü beni rahatsız ediyor.

Yılanlar sizi rahatsız eder mi?

Tom rahatsız hissetti.

Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Koku rahatsız edici idi.

Rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Sıcak havadan rahatsız olmam.

Kötü koku beni rahatsız etti.

Babanı rahatsız etmeyi kes.

Kimseyi rahatsız etmemeye çalışıyorum.

Beni sürekli rahatsız etme, ben meşgulüm.

Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.

Rahatsız edilmeyi sevmem.

Sizi rahatsız etmiyorum, değil mi?

Onun söylediğinden rahatsız olmayın.

O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.

O, sorularla onu rahatsız etti.

Sizi şeker için rahatsız edebilir miyim?

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

O, haberden rahatsız olmuş görünüyordu.

Yağmurda yürümek beni rahatsız etmez.

Sadece gece uyuyamadığım zamanlar saatin tik tak sesleri beni rahatsız eder.

Konuşurken sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat sizin için bir telefon çağrısı var.

Onu rahatsız etmeyin.

Biz onu rahatsız ediyoruz.

Hiçbir şey onu rahatsız etmez.

Onun beni rahatsız etmesine izin vermem.

Ondan beni rahatsız etmemesini rica ettim.

Sizi rahatsız ettiysem üzgünüm.

Sizi rahatsız etmediğimi umuyorum.

Gürültü uykusunu rahatsız etti.

Gürültü bebeği rahatsız etti.

Sizi çok sık rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Tom rahatsız edilmekten hoşlanmaz.

Seni çok fazla rahatsız ettiğim için üzgünüm.

Kes şunu! Onu rahatsız ediyorsun.

Az önce rahatsız edici bir söylenti duydum.

Çocuklar sık sık ebeveynlerini rahatsız ederler.

Bebeğin ağlamasından rahatsız oldum.

Sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm.

Tom, Mary'yi rahatsız ediyor.

Çalışırken beni rahatsız etmeyin.

İşteyken rahatsız edilmeye tahammül edemiyorum.

Keşke Tom beni rahatsız etmekten vazgeçse.

Çocuk sorularla onu rahatsız etti.

Beni otelden almak için rahatsız olmayın.

Uyurken onu rahatsız etme.

Onun bencilliğinden sık sık rahatsız oluyorum.

Mary'yi rahatsız etmeyi severim.

Onu rahatsız etmeyin. Şu anda çalışıyor.

"Sizi rahatsız ediyor muyum?" Hayır, hiç de değil"

Çocuklarım sizi rahatsız ediyorlar mı?

Sözcünün yorumları oldukça rahatsız ediciydi.

Bu şiddetli ısı sizi rahatsız ediyor gibi görünmüyor.

Ne olursa olsun seni rahatsız etmeye niyetim yok.

Onlar meşgulse onları rahatsız etmek istemiyorum.

Pahalı bir restoranda rahatsız hissettim.

Beni rahatsız etmeyin.

Sizi ne rahatsız ediyor?

Bana baktığını anlayınca rahatsız oluyorum.

Also check out the following words: Hatırladın, İzlanda, Danimarka'ya, aitti, Esperanto'yu, konuşabiliyorum, Dünya, portakal, şeklindedir, karın.