Turkish example sentences with "rağmen"

Learn how to use rağmen in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bütün serveti ve şöhretine rağmen, o mutsuz.

Zengin olmasına rağmen mutlu değil.

Haritaya güvenmeme rağmen o hatalıydı.

Yorgun olmama rağmen sıkı çalışacağım.

Genç olmasına rağmen çok dikkatlidir.

Genç olmasına rağmen beyaz bir sakalı var.

Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.

Onun için bütün yaptıklarıma rağmen o hiç teşekkür etmedi.

Cambridge Üniversitesi'nde öğrenim zorluğu çok yüksek olmasına rağmen, çok sayıda öğrencinin hâlâ dışarı çıkmak ve eğlenmek için zamanı var.

Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.

Bütün servetine rağmen o mutlu değildir.

Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.

İngilizce sevmesine rağmen, o, matematikte zayıftır.

Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok.

Güneşli havaya rağmen, hava oldukça serindi.

Alarm çalmasına rağmen uyanamadım.

Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

O, çok dikkatli yazmasına rağmen, yazma ödevinde çok sayıda hataları vardı.

Fakir olmasına rağmen, o mutluydu.

Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.

Ben onun hatalarına rağmen onu seviyorum.

Tüm hatalarına rağmen, herkes onu seviyor.

Tüm hatalarına rağmen o popülerdir.

Tüm hatalarına rağmen, o iyi bir adam.

Hatalarına rağmen onu daha çok seviyorum.

Ben onun hatalarına rağmen, ona hayranım.

Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.

Onun bazı hataları var ama buna rağmen ben onu seviyorum.

Yorgun olmama rağmen, elimden geleni yaptım.

Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktris oldu.

Bütün dehasına rağmen, o her zaman olduğu kadar bilinmiyor.

İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

Tom yüksek proteinli olmalarına rağmen solucanları yemek istemiyordu.

O, çabalarına rağmen işinde başarısız oldu.

Öfkesine rağmen, sabırla beni dinledi.

Uykunun önemine rağmen, onun amacı bir sırdır.

O onun ablası gibi görünmesine rağmen, gerçekte onun annesidir.

Kaba olmamasına rağmen, çok nazik değildir.

Biz sıkı çalışmamıza rağmen, Jane'i yenemedik.

Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.

Biz yağmura rağmen dışarı çıktık.

Ben garip bir şey olduğunu hissetmiş olmama rağmen, ben sadece onun ne olduğunu bilmiyordum.

Yağmur yağmasına rağmen ben dışarı çıktım.

Yağmura rağmen dışarı çıktım.

Hatalarına rağmen seni gittikçe daha çok seviyorum.

Onun tecrübe eksikliğini kabul etmeme rağmen, hâlâ daha iyi yapması gerektiğini düşünüyorum.

Onun planları bazı beğenilmemelere rağmen kabul edildi.

Sam, yaptığı tüm hatalarına rağmen hâlâ çok sevimli bir kişidir.

İnsanlar onun hatalarına rağmen onu daha da çok sevdiler.

Hasta yeni ilaçlar almasına rağmen daha iyi hissetmiyor.

Hasta ilaçları almasına rağmen kötü hissediyordu.

Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?

Arkadaşım bir vejetaryen olmasına rağmen, çorbada biraz et olduğunu ona söylemedim.

Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.

Fen bilgisinde iyi olmasına rağmen, Tom bir doktor olmak istemiyor.

Tom küçük bir kasabada yetişmesine rağmen Boston'da yaşamaya çalıştı.

Yakında yaşamasına rağmen , onu nadiren görürüm.

Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.

Tom Mary ile yemeği ummasına rağmen tek başına yedi.

Tom ve Mary ikiz olmasına rağmen, onlar çok benzer görünmüyor.

Tom Mary'ye gitmemesi için yalvarmasına rağmen, o, çocuklarla birlikte ayrıldı ve annesiyle birlikte yaşamaya gitti.

Şirket politikasına ters olmasına rağmen, Tom ve Mary her karşılaşmada öpüşür ve birbirlerine sarılırlardı.

O, 1000 sayfanın üstünde büyük bir kitap olmasına rağmen, onun tamamını gelecek hafta bu zamana kadar okumuş olacağım.

Tom kötü havaya rağmen gitmeyi planlıyor.

Tom etmemesi gerektiğini bilmesine rağmen, arabasını yangın musluğunun önüne parketti.

Tom oldukça çok yemesine rağmen zayıf kalabiliyor gibi görünüyor.

Tom bütün hafta onu aramaya çalışmasına rağmen, Mary ile konuşamadı.

O, hastalığına rağmen çalışmaya gitti.

O, hastalığına rağmen toplantıya katıldı.

Ona kullanmamasını söylemesine rağmen, Tom Mary'nin bilgisayarını kullanmaya karar verdi.

Ebeveynleri istememesine rağmen Tom Mary ile evlenmeye karar verdi.

Tom ödemek için söz vermesine rağmen, Mary'yi faturayla sıkıştırdı.

Tom istememesine rağmen, Mary'yi partisine davet etmeyecek kadar çok kibardı.

Ona yapmamasını söylememe rağmen o düşüncesine yapışmış.

Her şeye rağmen onu becerdin.

Tüm yaptığı yanlışlarına rağmen, herkes tarafından saygı duyulur.

Mike işini çok sevmesine rağmen, iyi para getirmiyor.

Onun hikayesi düzmece görünebilir fakat her şeye rağmen gerçektir.

Hiromi korkmasına rağmen, bungee-jumpingi göze almaya karar verdi.

Bob'ın üzerine fazla gitmeyin.Bilirsiniz, o, son zamanlarda zor bir sürece rağmen devam etmektedir.

Herkes ona karşı çıktı fakat her şeye rağmen Mary ve John evlendi.

İkiz olmalarına rağmen, onların çok az ortak ilgi alanları var.

Sağanak yağmura rağmen başladılar.

Kendime rağmen kahkaha attım.

O, kötü havaya rağmen geldi.

O, bitişikte yaşamasına rağmen, bize selam bile vermez.

O, fakir olmasına rağmen, sahip olduğu az miktarda parayı ona verdi.

O, fakir olmasına rağmen, tatmin olmuştur.

Herkes ona karşı çıktı fakat buna rağmen Sally ve Bob evlendiler.

O, çok yaşlı olmasına rağmen, o sağlıklıdır.

Yemek yemek istememe rağmen, yemek yiyecek yeterli zamanımın olmadığını fark ettim.

Yağmura rağmen, dışarı çıktım.

Şiddetli kara rağmen o geldi.

Ona gelmemesini söylememe rağmen geldi.

O, çok çalışmasına rağmen bir şey değişmedi.

O, babasını öldürdürmesine rağmen onu affetti.

O, yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.

Yağmur yağmasına rağmen, herkes iyi vakit geçirdi.

Bütün zenginliği ve şöhretine rağmen o mutsuzdur.

Körlüğüne rağmen koşmaya karar verdi.

Also check out the following words: tablo, Eczane, ilaç, İlaca, eczanede, hastanenin, Fresno, Caddesi'nde, Sokağı'nda, toprağı.