Learn how to use nefret in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.
Translate in Safari and other macOS apps in one click.
Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.
Get for freeInstall it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.
Get for free
Jack Dorsey benden nefret eder.
Translate from Turkish to English
Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.
Translate from Turkish to English
Risk almaktan nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Ondan nefret etmemin nedeni bu.
Translate from Turkish to English
Kocasından nefret etti.
Translate from Turkish to English
Kocasından nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
Karım kedilerden nefret eder.
Translate from Turkish to English
Artık "Tom" adından nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
Translate from Turkish to English
Komitenin bütün üyeleri birbirlerinden nefret ediyorlar.
Translate from Turkish to English
Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
Translate from Turkish to English
Bu sözlerden nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Sözde "30 günlük" dil kurslarından nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Çoğu çocuk okuldan nefret eder.
Translate from Turkish to English
Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.
Translate from Turkish to English
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
Translate from Turkish to English
Tebeşirden nefret ederim. Elinde toz bırakır.
Translate from Turkish to English
Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.
Translate from Turkish to English
Neden bu kadar çok nefret?
Translate from Turkish to English
Yarım kalmış işten nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Bitirilmemiş işten nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Dünyadan nefret ediyorum çünkü dünya benden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Dünyadan nefret ediyorum çünkü dünya benden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Sivrisineklerden nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Her üçü de birbirlerinden nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
Kaynanamdan nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Kayınvalidemden nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Terör örgütlerinden nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Siyah insanlara karşı hâlâ ciddi bir ırkçı nefret vardır.
Translate from Turkish to English
Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,
Translate from Turkish to English
Bütün insanlar doğal olarak birbirlerinden nefret ederler.
Translate from Turkish to English
Fred benden nefret ettiğini söyleyecek kadar uzağa gitti.
Translate from Turkish to English
O ondan hala nefret ediyordu, ölümünden sonra bile.
Translate from Turkish to English
Onlar Tom'dan nefret ediyorlardı.
Translate from Turkish to English
Tom çiğ soğanlardan nefret eder.
Translate from Turkish to English
Tom kurallardan nefret eder.
Translate from Turkish to English
O yaz sıcağı sırasında bir kravat takmaktan nefret eder.
Translate from Turkish to English
Tom'dan nefret ediyorsun, değil mi?
Translate from Turkish to English
Tom ve Mary birbirlerinden nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
Tom ve Mary birbirlerinden nefret ederler.
Translate from Turkish to English
Tom kesinlikle Mary'den nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom savaştan nefret ettiğini söylüyor.
Translate from Turkish to English
Tom gerçekten köpeklerden nefret eder.
Translate from Turkish to English
Tom sürücüye müdahale edenlerden nefret eder.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'nin operadan ne kadar nefret ettiğini bildiğini düşündü.
Translate from Turkish to English
Tom arsız çocuklarını kontrol edemeyen ebeveynlerden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Mary ondan aynı şeyi bir kereden fazla açıklamasını istediğinde, Tom bundan nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom buzlu yollarda araba sürmekten nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'nin giydiği ayakkabılardan nefret etti.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'yi yalnız bırakma fikrinden nefret etti fakat işe gitmek zorundaydı.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'den nefret etti. O gerçekten nefret etti.
Translate from Turkish to English
Tom Mary'den nefret etti. O gerçekten nefret etti.
Translate from Turkish to English
Taktığın kravattan nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
O, herkes tarafından nefret edilir.
Translate from Turkish to English
Kediler vakum temizleyicilerden nefret ediyorlar.
Translate from Turkish to English
Diğer insanlar beni uzun süre beklettiğinde nefret ederim.
Translate from Turkish to English
John benden nefret ediyor ve o gösteriyor.
Translate from Turkish to English
O Nancy'den nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Ondan nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
Ondan nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Ben karaokeden nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Tom, Mary'den nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom, Mary'den nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
O yalan söylemekten nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
Sürüngenlerden nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Siyasetten nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Ben kimyadan nefret ederim.
Translate from Turkish to English
O örümceklerden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Biz şiddetten nefret ederiz.
Translate from Turkish to English
O havuçlardan nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
O çalışmaktan nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom işinden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
O hava yolculuğundan nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
O, ondan nefret ederdi.
Translate from Turkish to English
Ben kıskanç kadınlardan nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Onlar birbirlerinden nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
O, senden nefret ediyor gibi görünüyor.
Translate from Turkish to English
O ondan çok fazla nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
Kediler genellikle köpeklerden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Adamdan nefret edemezsin.
Translate from Turkish to English
O, yeşil biberlerden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom, Boston'dan nefret ederdi.
Translate from Turkish to English
Karım gerçekten kedilerden nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Ondan nefret etmeye başlıyorum.
Translate from Turkish to English
Tom okula gitmekten nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
O, odasını temizlemekten nefret ediyor.
Translate from Turkish to English
Tom havanın sıcak olmasından nefret eder.
Translate from Turkish to English
Böylesine gürültülü bir yerde yaşamaktan nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Çocuklar sıklıkla ıspanaktan nefret ederler.
Translate from Turkish to English
Bu insanlar, bütün yabancılardan nefret ederler.
Translate from Turkish to English
Her çeşit böcekten nefret ederim.
Translate from Turkish to English
Soğuk olduğunda Tom havadan nefret eder.
Translate from Turkish to English
Tom bu kitaptan nefret ettiğini söyledi.
Translate from Turkish to English
O nefret ile ona baktı.
Translate from Turkish to English
Onlar herhangi biri tarafından nefret edilmezler.
Translate from Turkish to English
O, herkesin önünde konuşmaktan nefret eder.
Translate from Turkish to English
Dürüst olmak gerekirse, ondan nefret ediyorum.
Translate from Turkish to English
Hayvanların acı çektiğini görmekten nefret ederim.
Translate from Turkish to English
James Madison fikirden nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English
O topluluk önünde konuşmaktan nefret eder.
Translate from Turkish to English
Also check out the following words: yazdık, Yabancılar, şaşırtır, değiştirir, isteğiydi, malî, atlıyor, okuyabildiğim, öldüğü, söyleniyor.