Turkish example sentences with "konuşmaz"

Learn how to use konuşmaz in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Annem İngilizceyi pek iyi konuşmaz.

O, hem İngilizce hem de Fransızca konuşmaz.

Babam gerçekten çok konuşmaz.

Susie Japonca konuşmaz, ve Tom da.

Tom Fransızca konuşmaz.

Tom evde Fransızca konuşmaz.

Tom Fransızcayı çok fazla konuşmaz.

Tom hiç Fransızca konuşmaz.

Tom neredeyse kimseyle konuşmaz.

Tom çok konuşmaz.

Tom genç olduğu zaman hakkında çok konuşmaz.

Tom gerçekten sorunları hakkında fazla konuşmaz.

Tom kesinlikle hepimiz için konuşmaz.

Ellen İngilizce konuşmaz.

Daha yavaş konuşmaz mısın?

O, dolambaçlı konuşmaz.

O, bizim dilimizi konuşmaz.

O, evde Japonca konuşmaz.

Tom Mary ile neredeyse hiç konuşmaz.

Konuşulmadıkça asla konuşmaz.

Annem İngilizce konuşmaz.

Tom konuşulmadıkça asla konuşmaz.

O, Fransızca konuşmaz, ben de.

İstenilmedikçe konuşmaz.

Bay Smith İngilizce konuşmaz, değil mi?

Jessie bu şeyleri açıkça konuşmaz.

O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.

İnsan sahip olmadığı para hakkında konuşmaz.

O benimle asla konuşmaz.

Babam telefonla çok konuşmaz ama tam zamanında aramasını bilir çünkü o dakiktir, değil mi?

Tom kimseyle konuşmaz.

Tom çok Fransızca konuşmaz.

Tom tek kelime Fransızca konuşmaz.

Tom çok iyi biçimde Fransızca konuşmaz.

Tom senin kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tom Mary kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tom Fransızcayı senin konuştuğun kadar akıcı şekilde konuşmaz.

Tom Mary kadar iyi Fransızca konuşmaz.

Tom Mary'nin konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşmaz.

Tom neredeyse hiç konuşmaz.

Hiç kimse Tom hakkında konuşmaz.

O benim dilimi konuşmaz.

Tom konuşmaz.

Utangaç ve çok konuşmaz.

Tom çok konuşmaz fakat konuşursa herkes dinler.

Tom hemen hemen hiç Fransızca konuşmaz.

Tom İngilizce konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşmaz.

Tom neredeyse hiç Fransızca konuşmaz.

Tom artık asla Mary ile konuşmaz.

Onların hiçbiri Fransızca konuşmaz.

Tom asla Mary'yle konuşmaz.

O, İngilizceyi asla birkaç hata yapmadan konuşmaz.

Tom benimle konuşmaz.

Eğer iyi bir müzik yaparsak insanlar dinlemez ve eğer kötü bir müzik yaparsak insanlar konuşmaz.

Tom asla para hakkında konuşmaz.

Tom asla benimle konuşmaz.

Tom gelecekte ne yapmak istediği hakkında asla konuşmaz.

O, İngilizce konuşmaz.

Çocuklarım Fransızca konuşmaz.

Tom, ne olduğu hakkında asla konuşmaz.

Tom artık bizimle konuşmaz.

Çiçekler konuşmaz.

Tom bugün benimle konuşmaz bile.

Tom utangaçtır ve çok konuşmaz.

Tom asla çocukluğu hakkında konuşmaz.

Tom Meryem'le hiç konuşmaz.

Tom Fransızca konuşmaz, değil mi?

Tom ve Mary neredeyse birbirleriyle hiç konuşmaz.

Tom işi hakkında neredeyse hiç konuşmaz.

Tom kendisi hakkında neredeyse hiç konuşmaz.

Tom benimle konuşmaz bile.

Annem çok İngilizce konuşmaz.

Unutma Tom Fransızcayı çok iyi konuşmaz.

Tom ve Mary birbiriyle konuşmaz.

O, tek kelime İtalyanca konuşmaz ama çocukları akıcı bir şekilde konuşurlar.

Tom komşularıyla konuşmaz.

Tom asla çocukları hakkında konuşmaz.

O, onunla asla konuşmaz.

Tom asla duyguları hakkında konuşmaz.

Tom işi hakkında asla konuşmaz.

Mary evde İngilizce konuşmaz.

O asla o konuda konuşmaz.

Tom Fransızca konuşmaz ve ben de.

O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.

Almanya'da hiç kimse böyle konuşmaz.

O sadece Fransızca konuşmaz aynı zamanda İngilizce de konuşur.

Tom aslında çok Fransızca konuşmaz.

O sadece İngilizce konuşmaz, Fransızca da konuşur.

O sadece İngilizce konuşmaz, o Fransızca da konuşur.

Kız kardeşim çok sık siyaset konuşmaz.

Onlar İngilizce konuşmaz.

Tom gerçekten çok konuşmaz.

Paul Portekizceyi iyi konuşmaz.

Tom Fransızcayı iyi konuşmaz.

O asla başka insanlar hakkında kötü konuşmaz.

Erkek kardeşim hiç İngilizce konuşmaz.

O hiç İngilizce konuşmaz.

O fazla konuşmaz.

Tom benimle konuşmaz ve ben nedenini bilmiyorum.

O, Fransızcayı bırak İngilizce konuşmaz.

O gerçekten Fransızca konuşmaz.

Also check out the following words: küçük, Lütfen, burayı, imzalayın, Zamanda, geçmişe, seyahat, etmenin, imkansız, olduğu.