Turkish example sentences with "konuşan"

Learn how to use konuşan in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Dünyada Baskça konuşan 800,000'i aşkın kişi vardır.

Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.

Jane'nin iyi İngilizce konuşan Japon bir arkadaşı var.

Japonca konuşan herhangi bir doktor tanıyor musun?

Çok iyi Rusça konuşan birini tanıyorum.

Burada İngilizce konuşan biri var mıdır?

Tom Fransızcayı akıcı olarak konuşan biri değildir.

Tom Fransızca konuşan bir adam tanıyor.

Mary ile konuşan adam Tom'dur.

Tom'la konuşan kız Mary'dir.

Tom kesinlikle güzel konuşan bir konuşmacı.

Tom çok konuşan ve az iş yapan biridir.

Hiç İngilizce konuşan bir izleyici ile konuştun mu?

Güzel konuşan bilim adamı kolayca tartışmaya katıldı.

Benimle konuşan çocuk yeni bir öğrenciydi.

Fred'le konuşan çocuk Mike'dır.

Donald diğerleri hakkında kötü konuşan insanları sevmez.

Jim ile konuşan kız Mary'dir.

John'la konuşan kız Susan'dır.

Mayumi ile konuşan kız kız kardeşimdir.

Jane, İngilizceyi iyi konuşan Japon bir arkadaşa sahiptir.

Jane İngilizceyi iyi konuşan bir Japon arkadaşa sahiptir.

Patronumuzla konuşan adam Hiroshi'dir.

John ile konuşan öğrenci Kanadalıdır.

Bayan Allen ile konuşan genç kadını bana tanıtır mısın?

John ile konuşan genç adam, Kanadalı bir öğrenci.

Tom Mary ile konuşan çocuğu bilmiyor.

Hey! Burada Uygurca konuşan bir Amerikalı var. Bilgisayarını araştırmak için çabuk buraya gel.

Tom az konuşan bir insan.

Burada Japonca konuşan biri var mı?

Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var.

Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.

Türkçe konuşan bir turist grubu gördüm.

İngilizceyi iyi konuşan bir kız tanıyorum.

Japonca konuşan bir hostes var mı?

Japonca konuşan biriyle konuşabilir miyim?

Japonca konuşan bir doktor tanıyor musun?

Japonca konuşan bir doktorla nasıl irtibata geçebilirim?

Saçma sapan konuşan insanlardan hoşlanmıyorum.

Öğretmenimizle konuşan kadını tanımıyorum.

John ile konuşan bu kız Susan'dır.

Tek ortak dilleri olduğu için birbirleriyle İngilizce konuşan Japon ve Çinli arkadaşlarım var.

Ana dilini konuşan bir sürü arkadaşım var, bu yüzden ana dilini konuşanlarla konuşarak bir sürü deneyimim oldu.

Ana dilini konuşan biri olarak geçmeye çalışan bir ajan olsan ve o şekilde konuşsan, büyük olasılıkla yakalanırsın.

İngilizce konuşan biri var mı burada?

Beşimiz arasında, o şüphesiz en çok dili konuşan kişidir.

Fransızca konuşan bir adam tanıyorum.

Fransızca konuşan birini tanıyor musun?

Fransızcayı iyi konuşan birini tanıyorum.

Fransızca konuşan biriyle konuşabilir miyim?

Ailenizde Fransızca konuşan biri var mı?

Ofisinde Fransızca konuşan biri var mı?

Fransızca konuşan bir doktor bulmak istiyorum.

Hiç Fransızca konuşan personeliniz var mı?

Fransızca konuşan birini işe almak istiyorum.

Hiç Fransızca konuşan birini duydun mu?

Fransızcayı çok iyi konuşan birini tanıyorum.

Tom Fransızca konuşan birini işe almayı planlıyor.

Fransızcayı iyi konuşan birçok arkadaşım var.

Beni Fransızca konuşan biriyle tanıştırır mısın?

Beni Fransızca konuşan bir doktorla tanıştırır mısın?

Fransızca öğrenmenin en iyi yolu Fransızca konuşan bir ülkede yaşamaktır.

Fransızcada akıcı olmak için Fransızca konuşan bir ülkede yaşamak gerekli midir?

Japoncayı çok iyi konuşan bir Amerikalı kız tanıyorum.

Tom, Fransızca konuşan birisini arıyor.

Burada Fransızca konuşan biri var mı?

Tom şimdiye kadar benimle gerçekten konuşan tek kişidir.

Çok iyi Fransızca konuşan bir arkadaşım var.

Bir arkadaşım Fransızca konuşan birini arıyor.

Tom hiç Fransızca konuşan bir ülkede bulunmadı.

Tom'un Fransızca konuşan hiç arkadaşı yok.

Tom Mary ile konuşan şu adamın eksik bir parmağı olduğunu fark etti.

İspanya'da beş dil konuşan bir arkadaşım var.

İngilizce konuşan biri var mı?

O, doğuştan İngilizce konuşan biridir.

Esperanto konuşan birçok arkadaşım var.

Lütfen Fransızca konuşan birini bulun.

Bir kütüphanede yüksek sesle konuşan insanları dinlemek sinir bozucu.

Brezilya'daki üniversitede çok hoş polonyalı hanımlarla karşılaştım ve burada çok sempatik ve polonyaca konuşan insanlarla da karşılaştım.

Latince konuşan bir adam tanıyorum.

Konuşan birinin sözünü kesmek kabalıktır.

Burada İngilizce konuşan herhangi birini bulabilir miyim?

Bu dizinin baş karakteri, konuşan bir sincaptır.

İspanyolca konuşan bir sürü insan var ama esperanto konuşan çok insan yok.

İspanyolca konuşan bir sürü insan var ama esperanto konuşan çok insan yok.

Chiqui Esperanto konuşan bir papağandır.

Burada Urduca konuşan birini tanıyor musun?

Burada Urduca konuşan birini biliyor musun?

Sen hiç Esperanto dilini konuşan birini duydun mu?

Yüreğiyle konuşan herkesi, yüreğimle dinleyecek kadar duyarlıyım.

Bir muhabir Dr Patterson'la konuşan bir goril olan Koko hakkında görüşme yapıyor.

Japonca konuşan biri var mı?

İngilizce konuşan, ruhsatlı bir kılavuz istiyorum.

Bunun hakkında Mary ile konuşan kişi Tom'dur.

Arkamdan konuşan insanları sevmiyorum.

Tom, dobra dobra konuşan bir tiptir.

Tom ile konuşan tek kişi sendin.

Tom'la konuşan kim?

Tom'la konuşan son kişi kimdi?

Kanada'da Fransızca konuşan insanlar bulmak istiyorsan Quebec'e git.

Bir yerli konuşan gibi ses çıkarmak istiyorsan bu çok iş gerektirir.

Also check out the following words: birbirleriyle, sosyalleşebilsin, Amerikan, hayatının, aktif, üyeleri, kalabilsinler, diye, birçok, topluluk.