Turkish example sentences with "başına"

Learn how to use başına in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bugün tek başına mı geldin?

Yaşlı adam tek başına yaşıyor.

Asla tek başına olma.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

Tek başına yaşıyordu.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.

Ormanda tek başına yaşıyor.

Oraya tek başına gitmeni istemiyorum.

Hiroko orada tek başına oturdu.

O tek başına çalıştı.

Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.

Ben ona tek başına izin veremem.

Hiç kimse kendi başına kendisi için yaşayamaz.

Talihsizliklerin asla tek başına gelmediklerini unutmuyorum.

Tom kendi başına yemek istediğine karar verdi.

Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

Nadiren, kırk yılda bir, kendi başına sinemaya gider.

George çok kaynaşmaz; o kendi başına kalmayı sever.

O günlerde, o, evde tek başına yaşıyordu.

Adam tek başına rüzgar sörfü yapmaktan hoşlanıyor.

Dedem tek başına kaldığında bazen kendi kendine konuşur.

Babası öldükten sonra, o tek başına çalışmak zorunda kaldı.

Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.

Bizim için sürpriz oldu, o Brezilya'ya tek başına gitti.

O, üç çocuğu tek başına yetiştirdi.

Kendi başına Meksika'ya gitti.

Kendi başına evde kaldı.

O tek başına ağlıyordu.

O tek başına gitmemeli.

Tom'un tek başına oraya gitmek için cesareti yoktu.

Büyükannem sağlıklı ve tek başına yaşıyor.

Tek başına on kişilik akşam yemeği pişiremezsen, Lucy sana yardımcı olabilir.

Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür.

Sevgi ile tek başına yaşayamazsın.

Adam kendi başına hareket edemeyecek kadar çok şişman.

O tek başına oraya gitmek için yeterince cesur.

Tek başına orada yaşadı.

O, muhtemelen kendi başına mektup yazamaz.

Tom bu işi yalnız başına yapabilir.

Tom işte tek başına çalıştı.

Tom her gün tek başına oldukça fazla zaman geçirmeyi seviyor.

Müdür emekli olduktan sonra Tom kuruluşun başına tayin edildi.

Senin onu tek başına yapabilmenin pek olası olmadığını düşünüyorum.

O ona oraya tek başına gitmesini tavsiye etti fakat o onun iyi bir tavsiye olduğunu düşünmüyordu.

Bir kız için gece geç saatte kendi başına dışarı çıkması güvenli değildir.

Tom tek başına gitmeyecek.

Tom öğle yemeğini genellikle tek başına yer.

Tom, bir restoranda tek başına yemek yemenin yürek parçalayıcı olduğunu düşünmektedir.

Tom şu anda kendi başına.

Tom Mary ile yemeği ummasına rağmen tek başına yedi.

Onun tarafından oraya tek başına gitmemesi tavsiye edildi.

Tom ev ödevini tek başına yaptığını söyledi.

Tom tek başına o kadar çok yemeği yiyemeyeceğini söyledi.

Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.

Tom tek başına gitmeye isteksizdi.

Tom yalnız başına olmaya alışkındı.

Tom cevabı tek başına bulmaya çalıştı.

Tom Mary'ye onun parkta tek başına yürüyüşe gitmesinin iyi bir fikir olduğunu düşünmediğini söyledi.

Tom tek başına yaşamayı sevdiğini söylüyor.

Tom işleri kendi başına yapmayı sever.

Tom Mary'yi işleri kendi başına yapması için cesaretlendiriyor.

Tom'un tek başına oraya gitmeye niyeti yoktu.

Tom işin çoğunu kendi başına yapar.

Tom tek başına kamp yapmaya gitmenin eğlenceli olmayacağına karar verdi.

Tom kesinlikle bu planı tek başına düşünemezdi.

Tom işi tek başına yapamaz. Ona yardım eder misiniz?

Yakında kendi başına yaşamaya alışacaksın.

Büyükanne masayı kendi başına taşıdı.

Bir felaket, tek başına asla gelmez.

Bu ayın başına kadar bizimle kaldı.

Tom bütün pizayı tek başına yedi.

Tom kendi başına akşam yemeği yedi.

Tom tek başına bir düzine çöreğin hepsini yedi.

Tom onu yalnız başına yapsın.

Bob çimleri biçmek için saat başına üç dolar istedi.

Nancy tek başına yurt dışında yaşamayı istemiyordu.

Mary'nin orada tek başına yaşamasından hoşlanmıyorum.

Bob kendi başına bu çileyi aşmak zorundadır.

Bill genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.

Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.

Kollarını bağlamış olarak Jim tek başına oturuyordu.

Jane'in tek başına okula gitmesi çok zordu.

Tom, neden Mary'nin tek başına buraya geldiğini merak ediyor.

Tom on altı yaşında tek başına yaşamaya başladı.

Tom bütün bu işi tek başına yapmış olamaz.

Tom onun hepsini tek başına yapmış olamaz.

Tom kendi başına çekip çeviremez.

Tom birlikte gidecek birini bulamadı bu yüzden tek başına gitti.

Tom onu kendi başına yaptı.

Tom'un işi tek başına bitirme yeteneği yok.

Tom tek başına oraya gitmek zorunda değildir.

O tek başına geldi.

Onu tek başına yapsın.

O tek başına yaşar.

O, on yıldan daha fazla süredir tek başına bir kabinde yaşamaktadır.

O yalnız başına kahvaltı yaptı.

O, tek başına oraya gitti.

O, bazen tek başına zaman geçirir.

O, tek başına seksen günde dünyayı gezdi.

Also check out the following words: ikisini, beğenmedim, Taro'nun, kardeşi, Brian, Rock, Kazakistan'da, yapıldı, Banka, dolar.