Turkish example sentences with "kesti"

Learn how to use kesti in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Bebek ağlamayı kesti.

Onların idamı için belirlenen günde, o sanki şölene gidiyormuş gibi saçını kesti ve giyinip kuşandı.

O, bıçakla parmağını kesti.

Tom gazeteden makaleyi kesti.

Tom elma ağacından bazı dallar kesti.

Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.

Tom paslı bir bıçakla elini kesti.

Tom bir cam parçası ile parmağını kesti.

Tom bahçesindeki bir ağacı kesti.

Anne bir bıçakla peyniri kesti.

O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.

Kuaför konuğun saçını kesti.

O, elmayı iki parçaya kesti.

Marangozlar odun kesti.

O, meşe ağacından bazı dallar kesti.

Annem pastayı kesti.

O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.

Tom bileklerini kesti.

Tom kendi boğazını kesti.

Tom pastayı Mary'nin ona verdiği yeni bıçakla kesti.

Tom, Mary'nin kafasını kesti.

Tom bir parça et kesti ve onu tabağının üzerine koydu.

Tom, Mary'nin saçını kesti.

Tom bir bıçakla parmağını kesti.

Tom parmağını kesti ve oldukça kötü kanıyor.

Tom keskin bir bıçakla kendini kesti.

Tom tıraş olurken kendini kesti.

Tom kırılmış bazı camların üstünde kendini kesti.

Tom gazeteden ilginç bir makale kesti.

Tom tavuğun kafasını kesti.

Tom havuçları dilimlerken kazara elini kesti.

Polis Tom'a dikkatsiz sürüşü için trafik cezası kesti.

O bizim konuşmamızı kesti.

O, kız kardeşine bir parça ekmek kesti.

Alice konuşuyorken John sözünü kesti.

Kelly, beden eğitimini kesti ve eve gitti.

Ben John ile telefonda konuşurken, operatör kesti.

Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.

Tom bizim ön bahçemizdeki ağacı balta ile kesti.

Tom dergiden Mary'nin resmini kesti.

Bir araba yol kesti.

O benim önümü kesti.

O konuşmayı kesti.

O aniden sözümüzü kesti.

O pastayı ikiye kesti.

Tom, Mary'nin boğazını kesti.

Bu makas iyi kesti.

O zarfı açmak için kesti.

O, bir kiraz ağacını kesti.

O, bir dilim et kesti.

O, onlarla konuşmayı kesti.

Çocuk pastayı ikiye kesti.

O, eti bir bıçakla kesti.

O, dişleriyle ipi kesti.

O, bir bıçakla elmayı kesti.

Biz konuşurken sözümüzü kesti.

O, bir balta ile ağacı kesti.

O, bizim konuşmamızı kesti.

Annem saçımı çok kısa kesti.

O, elini bir bıçakla kesti.

O konuşuyorken onun lafını kesti.

Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.

O, babamla konuşurken, o onun sözünü kesti.

O, bıyığını kesti.

O, aniden konuşmayı kesti.

O, havuç tepelerini kesti.

Bahçesindeki bir ağacı kesti.

Kurşun atardamarı kesti.

Kamyon arabamın önünü kesti.

Ağaçtan bir dal kesti.

İpten iki metre kesti.

Ağaçtan birkaç dal kesti.

Eti kesti ve tarttı.

Mutfak bıçağını kullanırken, karım parmağını kesti.

Kitaptan bir resim kesti.

Bir kutu açarken parmağını kesti.

Meclis dış yardım bütçesini kesti.

Kırık camda parmağını kesti.

Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.

O konuşurken onun sözünü kesti.

Gazeteden reklam kesti.

Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

Saçını kim kesti?

Berber, onun saçını kesti.

Temizlikçi kadın muhabbeti yarıda kesti.

Birisi ipi kesti.

Tom ağlamayı kesti.

Tom ipi kesti.

Tom parmağını kesti.

Onu, kardeşinden hediye olarak aldığı bıçakla kesti.

O onu bıçakla kesti.

Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.

Tom Mary'nin ayaklarını yerden kesti.

Tom bebeği aldı ve o hemen ağlamayı kesti.

Mary bitiremeden Tom onun sözünü kesti.

Tom yeni bıçağıyla kazara kendini kesti.

Tom dairesel bir testere ile parmağını kesti.

O, soluğumu kesti.

Soluğumu kesti.

Tom'un çizdiği Mary'nin resmi John'un soluğunu kesti.

O kadın yolumu kesti.

Also check out the following words: Yemeğimiz, ucuz, başına, Etli, pilav, yuan, Vejetaryen, Fare, Git, de.