Turkish example sentences with "jane"

Learn how to use jane in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.

Jane, Avustralyalı.

Jane şarkı söyleyecek mi?

Jane erken evlendi.

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.

Tom gelmedi, Jane de.

Joan ve Jane kız kardeş. Birincisi bir piyanisttir.

Sınıf arkadaşlarından ikisini davet etti - Jane ve Mary

Jane durgun bir hafta sonu geçirdi.

Jane çok mutlu görünüyor.

Jane çok güzel ve nazik.

Jane çok solgun görünüyor.

Jane bazen okula kadar koşar.

Jane tenis oynamadı, değil mi?

Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.

Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.

Jane en çekici bir kız.

Jane çiçekleri görmek için heyecanlı olacak.

Jane bir külah dondurma istedi.

Jane partiden hoşlanıyor gibi görünüyor.

Jane sırası geldiğinde, ve sırasını kaçırdığında çok sinirlenir.

Jane öğrencilerin sahnede iyi rol yaptıklarını gördü.

Jane gitarın yanı sıra keman çalabilir.

Jane hem keman hem de gitar çalabilir.

Jane sınıfındaki herhangi bir kız kadar akıllı.

Jane geçtiğimiz yılı asla unutmayacak. Nede biz.

Jane kızgındı.

Jane annesinden daha uzun oldu.

Jane biraz para çekmek için bankaya gitti.

Jane Ophelia olarak tanıtıldı.

Jane doğrudan A alacaktır.

Jane ne zaman nereye gideceğini şaşırmıştı.

Jane İngiltere'de sumo görebilmeyi istemektedir.

Jane bir yıl içinde pek çok şey yaşadı. Ben de.

Jane annesinin taktığı gibi aynı kurdeleyi taktı.

Jane dobra dobra konuşur.

Jane açıkça konuşur.

Jane annesinden daha az güzel değildir.

Jane Susan'dan daha çekici.

Jane soğuk algınlığını atlatmadan bir hafta önceydi.

Jane doğal bir ölümle ölmedi.

John Jane ile evliydi.

Mary şirin. Jane de.

Tom şimdi yaklaşık bir yıldır Jane ile flört ediyor.

Tom'a göre Jane geçen ay evlendi.

Tom ve Jane geçen ay evlendiler.

Tom ve Jane tartıştılar fakat ertesi sabah barıştılar.

Dün gece Jane ile bir randevum vardı.

Jane gerçeği söylediğini iddia etti.

Steve ve Jane her zaman, kol kola okula yürürler.

Mary ve Jane kuzendir.

Nancy ve Jane beş buçukta eve gitmek zorunda kaldı.

Jane ve Mary her zaman dikkat çekmek için yarışıyor.

Jane ve Ellen'ı davet edeceğiz.

Telefonda isteniyorsun, Mike. O Jane.

O, ona Jane olup olmadığını sordu.

Jane bana yemek pişirmek isteyip istemediğimi sordu.

Jane benim yeni evimi görmek için yalvardı.

Betty bazı güller ve Jane bazı karanfiller getirdi.

Jane gözyaşlarını gözlerinden sildi.

Jane üç yıl önce kasabamıza geldi.

Jane bazı Japonca şarkılar söyleyebilir.

Jane böyle bir şey söylemiş olamaz.

İşte Jane geliyor. Onu tanıyor musun?

Jane istasyona neden gitti?

Jane yine de onu almadı.

Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.

Jane başvuru formunu doldurdu.

Jane bana Wendy'nin verdiği aynı hediyeyi verdi.

Jane çok sıkıcı bir hafta sonu geçirdi.

Jane odaya girer girmez öğrenciler onun etrafında toplandı.

Jane, İngilizceyi iyi konuşan Japon bir arkadaşa sahiptir.

On bir yaşından beri, Jane filmlerde oyunculuk yapıyor.

Jane onun ödevini yapıyor.

Jane İngilizceyi iyi konuşan bir Japon arkadaşa sahiptir.

Jane Japoncada büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

Jane, bugün okulda yok.

Jane benim kadar yaşlı.

Jane Japoncaya aşinadır.

Jane çiçek aranjmanı ile ilgileniyor.

Jane yüzemez.

Jane, Mary kadar uzun değil.

Jane alışverişe çıktı.

Jane yatakta hasta.

Jane biriyle konuşuyor.

Jane başkanın sekreteri.

Jane işinden çok memnun ve çıkma arzusu yok.

Eğer Jane daha fazla dinlenmezse, O bir sinir krizi geçirebilir.

Jane iyi bir koşucu olmasa da, o çok hızlı yüzebilir.

Jane, geri dönmemek üzere Japonya'yı terk etti mi?

Belki Jane gelecektir.

Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.

Jane geçen hafta bu kitabını bana ödünç verdi.

Jane bir öğretmen olduğuna inandırmaktan hoşlanırdı.

Biz Jane ile arkadaş edindik.

Jane erkek kardeşimle tenis oynuyor olabilir.

Jane şimdi evde olmayabilir.

Kazara Jane ile karşılaştım.

Şans eseri mağazada Jane ile karşılaştım.

Geçenlerde Jane ile karşılaştım.

Also check out the following words: ödeyebilir, miyim, yardım, edebilir, Susadım, Nasılsınız, parlayan, altın, kılıcım, Singapurluyum.