Turkish example sentences with "şu"

Learn how to use şu in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Şu köpek elimi ısırmaya çalıştı.

Şu kız kim acaba.

Şu yüksek binaya bakın.

Bu bir postane, şu ise bir bankadır.

Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.

Bu bir ev, şu ise camidir.

John şu an ne yapıyor?

O şu anda kilisede.

Şu anda havaalanındayım.

Şu anda havalimanındayım.

Şu, onun arabası.

Şu an boşum.

Onun erkek kardeşi Kensaku şu an Brezilya'da.

Şu çok büyük.

Karlarla örtülü şu dağa bak.

Biri şu işi yapacak.

Şu elmalar büyük.

Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor.

Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.

Şu kitap onların.

Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi.

Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi.

Biz şu dağa tırmanmak istiyoruz.

Şu dağa tırmanmak istiyoruz.

Bizim bu evimiz şu an yeniden dekore ediliyor ve altı aydır burada yaşamıyoruz.

Şu sana yardım etmeyecek.

Şu otobüs sizi hayvanat bahçesine götürecektir.

Şu gömlek için sadece on dolar ödedi.

Şu, bizim okulumuz.

Şu kitaplarla ne yaptın?

Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

Şu ana kadar Muskogee'de bulundu mu?

En parlak olanı şu küçük yıldızdır.

Şu Mackintosh çocuk olmalı.

Şu senin kitabın mı?

O otobüse binmedim, bu yüzden şu an evde değilim.

Şu odadaki masa çok iyi.

Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Asama yanardağı şu an hareketsiz.

Şu an uzun eteklerin modası geçmiştir.

Onun şu amcası sık sık Amerika'yı ziyaret etti.

"Şu anda saat kaç?" "Saat 3.30."

Şu anki hükümetin birçok problemi var.

Şu genç adam bisikletçiliğe çok düşkündür.

Şu ya da bu nedenle, onların Fransa'daki tatili onların olmasını umdukları kadar iyi değildi.

Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.

Şu an tiyatrodaki askerler ihtiyaç fazlası yapılmayacaklar.

Şu çocuk, ağzı açık olarak, bana baktı.

Şu an sadece ısınıyorum.

Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?

Şu çantaları taşımaya yardım ettim.

Şu çocuklar kötü sözler kullanırlar.

Onun yardımı olmasa, şu an hayatta olmam.

Eğer o uçağa binmiş olsaydım şu an hayatta olmazdım.

Şu an amcamın evinde kalıyorum.

Şu günlerde bir fincan kahvenin fiyatı 200 yendir.

Şu, budak.

Soru şu: O bunu yapabilir mi yapamaz mı?

Şu bisiklet benim.

Şu kişiler kim?

Lütfen şu kitabı oku.

Şu kızları tanıyorum.

Ebeveynlerimin her ikisi de şu an evdeler.

Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

Şu anda vaktim yok.

Şu ana kadar hiçbir şey doğru değil.

Tom'un şu anda Boston'da olmadığını duyuyorum.

Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?

Şu uçak çok büyük.

Şu genç adam bisiklete binmeye çok düşkün.

Lütfen şu resme bir göz atın.

Bir bakıma uzun boyunlu ve dişsiz çok büyük çenesi olan dev dinozorlar gibi şu görüntüler ortaya çıktı.

Şu öğrencilerin her ikisi testi geçmedi.

Şu kız beni çıldırtıyor.

Şu ayakkabıları havalandır.

Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.

Şu ayakkabılar için ödeme yaptınız mı?

Sahip olduğum tek sorunun şu an evde kapalı kalmam olduğunu düşünüyorum.

Oğlum şu an yüze kadar sayabiliyor.

Şu adalarda hangi hayvanlar yaşar?

Şu an nerede olduğunu bilmek istiyorum.

Bu mu yoksa şu mu?

Koşan şu çocuğa bak.

Şu ikizler bezelyedeki iki tane gibi benziyorlar.

Şu gemi bu limandan yurt dışına gider.

Şu Prof.'un konuşması beni deli ediyor.

Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.

Karla kaplı şu dağa bak.

Şu bebeğin büyüleyici gözleri var.

Şu kırmızı binaya bak.

Lütfen mavi elbise giymiş şu kıza bak.

Şu saat çok hoş.

Şu ana kadar tattığım ilk Japon yemeği buydu.

Benim için şu çantaları arabaya koyar mısınız?

Şu an geri dönmelisin.

Tepesi karla kaplı olan şu dağı görebiliyor musun?

Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?

Tepenin üzerinde duran şu kuleye bak.

Şu ayakkabılar bu beyaz etekle mükemmel bir uyum sağlar.

Also check out the following words: siyasetini, anlamaya, politikasını, anlamayı, deniyorum, konuşulursa, iklim, yumuşaktır, hapşıracağım, odamı.