Turkish example sentences with "imkansız"

Learn how to use imkansız in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Try Mate's Mac app

Translate in Safari and other macOS apps in one click.

try for free

Try Mate's iOS app

Translate in Safari, Mail, PDFs, and other apps in one click.

Try Mate's Chrome extension

Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.

Get for free

Try Mate apps

Install it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.

Get for free

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Translate from Turkish to English

O benim dağa tek başıma tırmanmamın imkansız olduğunu düşünüyor.
Translate from Turkish to English

Bu imkansız.
Translate from Turkish to English

İşin bir ay içinde tamamlanması kesinlikle imkansız.
Translate from Turkish to English

Öyle yapmam imkansız.
Translate from Turkish to English

Üzgünüm, ama bu imkansız.
Translate from Turkish to English

Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.
Translate from Turkish to English

Onun imkansız olduğunu bilmiyorlardı, bu yüzden onu yaptılar.
Translate from Turkish to English

Çeviri imkansız.
Translate from Turkish to English

İkizler o kadar benziyorlar ki birini diğerinden ayırt etmek neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Fırtına geminin limandan ayrılmasını imkansız hale getirdi.
Translate from Turkish to English

Bu çatışmayı çözmek imkansız.
Translate from Turkish to English

Bizim o nehri geçmemiz imkansız.
Translate from Turkish to English

Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
Translate from Turkish to English

Onun kitabını bitirmesi neredeyse imkansız görünüyordu.
Translate from Turkish to English

Onun gerçekten nasıl biri olduğunu açıklamayı imkansız buldum.
Translate from Turkish to English

Tom onun imkansız olduğunu biliyordu.
Translate from Turkish to English

Bunu yapmak neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Tom Mary ile bir uzlaşmaya varmanın imkansız olduğunu söyleyebiliyordu.
Translate from Turkish to English

Tom'u bizimle gelmesi için ikna etmek gerçekte imkansız olurdu.
Translate from Turkish to English

O imkansız.
Translate from Turkish to English

Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.
Translate from Turkish to English

Yoko artık yalnız yaşamayı imkansız buluyor.
Translate from Turkish to English

Onunla iletişim kurmayı imkansız buldum.
Translate from Turkish to English

O, kutuyu kaldırmaya çalıştı fakat bunu imkansız buldu.
Translate from Turkish to English

Bunu sana açıklamam imkansız.
Translate from Turkish to English

Şimdi dışarı çıkmak imkansız.
Translate from Turkish to English

Bir şeyi kendisi yapmak zorunda olmayan biri için hiçbir şey imkansız değildir.
Translate from Turkish to English

Öğleye kadar oraya varmak imkansız.
Translate from Turkish to English

Bu planı gerçekleştirmek imkansız.
Translate from Turkish to English

Kapağı kaldırmayı imkansız buldu.
Translate from Turkish to English

Onu ikna etmeyi imkansız bulduk.
Translate from Turkish to English

Yolu geçmeyi imkansız buldum.
Translate from Turkish to English

Orada yaşamayı imkansız bulacaksın.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'yi ikna etmeyi imkansız buldu.
Translate from Turkish to English

Artık çalışmayı imkansız buldu.
Translate from Turkish to English

Uzay seyahatinin imkansız olduğu düşünülürdü.
Translate from Turkish to English

Oraya yaya gitmeyi imkansız buldu.
Translate from Turkish to English

Onu yenmemizin imkansız olduğunu düşünüyorum.
Translate from Turkish to English

150 yaşına kadar yaşamak neredeyse imkansız mı?
Translate from Turkish to English

İki gün içinde bunu bitirmek imkansız.
Translate from Turkish to English

Onun bundan haberdar olması imkansız.
Translate from Turkish to English

Şampiyonluğu kazanmayı imkansız buldum.
Translate from Turkish to English

Roma'yı bir günde görmek neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Karşıdaki dağa tırmanmak imkansız.
Translate from Turkish to English

Yumi'nin onu bir günde bitirmesi imkansız.
Translate from Turkish to English

Bir haftada raporu bitirmek imkansız.
Translate from Turkish to English

O imkansız değil.
Translate from Turkish to English

Bir insan on iki yaşından önce dili konuşmaya başlamazsa bir yerli gibi konuşmasının imkansız olduğunu duydum.
Translate from Turkish to English

Çocuklarımın okul maliyetini bildiğim için, bir bira ile rahatlamak ya da boş vermek imkansız.
Translate from Turkish to English

Bence onun imkansız olduğunu biliyorsun.
Translate from Turkish to English

Çok imkansız.
Translate from Turkish to English

Onu sana açıklamam imkansız.
Translate from Turkish to English

Eğer su olmasaydı, insan yaşamı imkansız olurdu.
Translate from Turkish to English

Hiçbir şey imkansız değildir.
Translate from Turkish to English

Tom onun imkansız olduğunu sanıyor.
Translate from Turkish to English

Kazanmamın imkansız olacağını biliyordum.
Translate from Turkish to English

Bu imkansız olurdu.
Translate from Turkish to English

Zor olacak ama imkansız değil.
Translate from Turkish to English

"O imkansız." " Seninle aynı fikirde olmamalıyım. Bu çok mümkün."
Translate from Turkish to English

Bu neden imkansız?
Translate from Turkish to English

Rezervasyon olmadan bu restoranda yemek yemek imkansız.
Translate from Turkish to English

Görünüşte imkansız şeyler bazen olur.
Translate from Turkish to English

Bunu yapmak imkansız.
Translate from Turkish to English

Bunu tek başıma yapmam imkansız.
Translate from Turkish to English

Metindeki bütün cümleleri hatırlamaya çalışma, bu neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Senin imkansız dediğin şeyler aslında mümkün olabilecek şeyler.
Translate from Turkish to English

Onu bir saat içinde bitirmesi onun için imkansız.
Translate from Turkish to English

Ama bu imkansız, Bay Profesör.
Translate from Turkish to English

Sanırım bu imkansız değil.
Translate from Turkish to English

Kazanabilmen imkansız.
Translate from Turkish to English

Neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Bu imkansız bir durum.
Translate from Turkish to English

Çıplak gözle hâlâ imkansız. Ona dürbünle bakabilirsin.
Translate from Turkish to English

Teminat mektubu getirseniz bile size bu krediyi vermemiz imkansız.
Translate from Turkish to English

Kabul edelim ki, bu imkansız. Biz onu asla yapmayacağız.
Translate from Turkish to English

O imkansız görünüyor.
Translate from Turkish to English

Bu olası değil ama imkansız değil.
Translate from Turkish to English

Onlar bunun imkansız olduğunu söylüyorlar.
Translate from Turkish to English

Tom bana bunun imkansız olduğunu söylüyor.
Translate from Turkish to English

Onun imkansız olduğunu biliyorum.
Translate from Turkish to English

O imkansız bir görevdi.
Translate from Turkish to English

Bu fiziksel olarak imkansız olurdu.
Translate from Turkish to English

Bu imkansız olabilir.
Translate from Turkish to English

Her zaman imkansız olmuştur.
Translate from Turkish to English

Bu oldukça imkansız.
Translate from Turkish to English

Bunu düzeltmek imkansız.
Translate from Turkish to English

Tom "imkansız" kelimesini kullanmadı.
Translate from Turkish to English

Bu neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Affedebiliriz ama unutmak, bu imkansız.
Translate from Turkish to English

Rusça öğrenmesi zor, kaybetmesi kolay ve unutması imkansız.
Translate from Turkish to English

Zor ama imkansız değil.
Translate from Turkish to English

Gerçekten imkansız olduğunu mu düşünüyorsun?
Translate from Turkish to English

Bunu tamir etmek imkansız.
Translate from Turkish to English

İnanmak neredeyse imkansız.
Translate from Turkish to English

Tom'un doktorlarına göre, onun durumu tedavisi imkansız.
Translate from Turkish to English

El kitabını kavramak imkansız.
Translate from Turkish to English

Birçok durumda, onu yapmak imkansız.
Translate from Turkish to English

Yarına kadar onu yaptırabilmemiz imkansız.
Translate from Turkish to English

Tom bunun imkansız olacağını söyledi.
Translate from Turkish to English

Tom'u memnun etmek imkansız.
Translate from Turkish to English

Also check out the following words: emin, olun, Elmanın, olmadığını, sanıyorsun, Tercihinizi, yapın, Linux, ücretsiz, sistemidir.