Turkish example sentences with "i̇ki"

Learn how to use i̇ki in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

İki yıldır ilk defa bir film izledim.

İki keki de sevmiyorum.

İki düzine kalem satın aldım.

İki tane kitap yazdı.

İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.

İki kızım var.

İki çocuğumuz var.

İki kahve, lütfen.

İki gün içinde beni yeniden ara.

İki erkek kardeşim var.

İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.

İki kız kardeş çok sakince yaşadılar.

İki çocuk kopartıncaya kadar ipi çektiler.

İki başbakanın ortak hiçbir şeyi yoktu.

İki küçük kız papatyaları topluyorlar.

İki kızdan herhangi birini tanıyor musun?

İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.

Sanki yıllarca birbirlerini görmemişler gibi İki insan yürekten tokalaşıyorlardı.

İki âşık çay içerek yüz yüze oturdular.

İki âşık yüz yüze oturdular,çay içtiler.

İki arkadaş derin bir arkadaşlık bağı oluşturdular.

İki asker kapıda nöbet tuttu.

İki öğrenci arasındaki fikirlerde büyük bir boşluk var.

İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.

İki sütlü kahve, lütfen.

İki çocuk çitin üzerinde oturuyor.

İki kere iki dört eder.

İki erkek kardeşim ve üç kız kardeşim var.

İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.

İki çocuk çitin üzerinde oturuyorlar.

İki artı iki, dörde eşittir.

İki kızımız ve iki oğlumuz var.

İki gün boyunca otelde kaldı.

İki kitabım var.

İki kere yedi on dörttür.

İki yaşındaki bir çocuk bu kadar hızlı koşabilir mi?

İki insan aynı akla sahip değildir.

İki soyguncu bir mağazaya girdi.

İki ablam var.

İki bin yılındaydı.

İki yabancı arkadaşım var.

İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.

İki vanilyalı dondurma lütfen.

İki kitaptan herhangi birini alabilirsin.

İki kabloyu birbirine bağla.

İki artı iki dört yapar.

İki resim çakıştı.

İki hamburger sipariş ettim.

İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.

İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.

İki aday ustalık için mücadele ediyorlar.

İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.

İki erkek çocuk yemeklerini kendi aralarında pişirdi.

İki kardeş birbirleri ile geçinemedi.

İki öğrenci birbirleriyle konuşuyor olacak.

İki yabancı ile tanıştım, biri Kanadalı idi ve diğeri İngiltereli.

İki kişi ortaktır, fakat üç kişi kalabalıktır.

İki hafta önce, ilk kez Disneyland ziyaret ettim.

İki haftalık süre içinde geri döneceğim.

İki hafta geçti.

İki şirket birleşmeyi planlıyor.

İki şirket birbirleri ile yarışıyor.

İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.

İki çocuk aynı yaştalardı.

İki erkek çocuk asla anlaşamazlar.

İki kız kardeş gittikçe daha ünlü oldular.

İki erkek kardeş görünümde oldukça farklı.

İki erkek kardeş iki bezelye tanesi kadar benzer.

İki erkek kardeş birbirine çok benzer.

İki genç kız mutlu bir şekilde gülümsedi.

İki ülke arasında bir savaş patlak verdi.

İki ev yan yana durur.

İki köy birbirine bitişiktir.

İki olay arasında yıllar geçer.

İki şey arasında ince farklar var.

İki ülke arasında hiçbir ittifak şansı yok.

İki fikir arasındaki zıtlık çok belirgin.

İki sözcük arasında anlamda ince bir fark var.

İki erkek çocuktan daha meşgulüm.

İki taraf birçok kez çatışmaya girdi.

İki hamlede, Kasparov meydan okuyucu kontrol edecektir.

İki kızdan, o daha gençtir.

İki ailenin çok yakın bağları var.

İki pul koleksiyoncusu bir takas düzenledi.

İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.

İki lise öğrecisi Tom'u döğüp çürükler içerisinde bıraktılar.

İki dakika içerisinde arabamızın benzini biter.

İki ülke savaşa yakınlaşıyordu.

İki Hintli öldürüldü.

İki bin Amerikan askeri öldürüldü.

İki taraf, sıcak yaz güneşinde saatlerce mücadele ettiler.

İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.

İki kere ikinin dört yaptığını herkes bilir.

İki parça kek vardı.

İki arabam var.

İki bira lütfen.

İki kameram var.

İki kötü dişim var.

İki koltuk boş.

İki adam bana geldi.

İki dondurma, lütfen.

Also check out the following words: hareket, etmelidirler, Bilmiyorum, Mum, kendiliğinden, söndü, kendi, kendine, Babam, bana.