Turkish example sentences with "yalnız"

Learn how to use yalnız in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Yalnız yürümeyi sever.

O yalnız yürümekten hoşlanır.

İstasyondan yürüyerek eve gitmek yalnız beş dakika.

Yaşlı adam yalnız yaşıyor.

Asla yalnız olma.

Mary'nin konuşacak hiç kimsesi yok fakat o kendini yalnız hissetmiyor.

Yalnız yaşamaya alışkın.

Yalnız mısın?

Yalnız mısınız?

Ormanda yalnız başına yaşadı.

O yalnız yaşıyor.

Artık yalnız değil.

Yalnız olmayı sever misin?

Küçük çocuklar karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyorlar.

Yalnız bir hayat yaşadı.

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.

Çocukken odamda yalnız başına kitap okuyarak çok fazla zaman geçirdim.

Biz bir süre onu yalnız bırakmaya karar verdik.

İncil'de, " İnsan yalnız ekmek ile yaşamayacak " diyor.

Her gün bir süre yalnız yaşamaktan hoşlanır.

O, oraya yalnız gitmememi söyledi.

Yurt dışına bazen yalnız seyahat ederdim.

Bu şehir sen olmadan soğuk ve yalnız.

Beni buraya yalnız başıma getirttiler.

Gerçek şu ki onun babası işten dolayı New York'ta yalnız yaşıyor.

Yalnız gitmemelisin.

Eğer sakıncası yoksa bir süre yalnız bırakılmak istiyorum.

Tom bu işi yalnız başına yapabilir.

O ona oraya yalnız gitmesini tavsiye etti.

John oraya yalnız gitti.

Tom Mary'den onu yalnız bırakmamasını rica etti.

Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, ona kötü haberi söyledi.

Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, onu öpmeye başladı.

Tom uzun süredir yalnız yaşıyor.

Mutfakta bir gürültü duysam fakat evde yalnız olsam, ne olduğunu görmek için giderim.

Tom çok yalnız görünüyor.

Tom yalnız başına olmaya alışkındı.

Tom Mary'nin onu yalnız bırakmasını istedi.

Tom yalnız yaşamak istemediğini söyledi.

Tom Mary'yi yalnız bırakma fikrinden nefret etti fakat işe gitmek zorundaydı.

Mary öldüğünden beri Tom yalnız yaşamaktadır.

Tom çok yalnız hissetti.

Tom şu anda küçük bir dairede yalnız yaşıyor.

Tom onu yalnız yapmış olamazdı.

Tom işe yalnız gitmeyi seçti.

Sanırım Tom'un partiye yalnız gelmesi mümkün değil.

Tom'un Mary'den istediği tek şey onu yalnız bırakmasıydı.

Yalnız gitmeye cesaret edebilir mi?

Lütfen beni yalnız bırak.

Bütün arkadaşları eve gittiğinde o yalnız hissetti.

O bir kitap okuyor. Onu yalnız bırakalım.

Karanlıktan sonra eve yalnız yürümeyi sevmem.

Tom onu yalnız başına yapsın.

Tom'u yalnız bırak.

Yoko artık yalnız yaşamayı imkansız buluyor.

Mary genellikle sundurmada yalnız otururdu.

Bob'ı benimle getirtmektense sinemaya yalnız gitmeyi tercih ederim.

Tom Mary'ye kendini yalnız bıraktırmadı.

Tom yalnız gitmek niyetinde değil.

Kendimi yalnız hissettim.

Beni yalnız bırak.

Ben yalnız gideyim.

Onu yalnız bırak.

Tom yalnız hissetti.

O yalnız görünüyordu.

Tom yalnız görünüyordu.

Kız yalnız.

O yalnız görünüyor.

Arabamı yalnız bırakın.

O çok yalnız hissetti.

O yalnız başına kahvaltı yaptı.

O, yalnız olduğu anda mektubu açtı.

Tom şimdi yalnız değil.

Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.

Benim kameramı yalnız bırakın.

Yalnız seyahat edecekmisin?

Bazen yalnız hissediyorum.

Onu yalnız bırakalım.

Tom yalnız olmaktan hoşlanıyor.

Beni yalnız bırak, lütfen.

Yalnız seyahat etmeyi severim.

Yalnız gitmeye korkuyorum.

O, yalnız olmak istedi.

Buraya yalnız geldin mi?

Yalnız gitmek istemiyorum.

Yalnız kalmak istiyorum.

Eğitimi yalnız mı yaptınız?

O benim yalnız gitmemi emretti.

O, oraya yalnız gitti.

Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.

O onun yalnız gitmesine izin verdi.

Karanlıktan sonra yalnız yürüme.

Biz onu yalnız bıraksak iyi olur.

Onlar beni oraya yalnız gönderdiler.

Onu yalnız bıraksak iyi olur.

Tom yalnız yaşamaya alışkındır.

Ben yalnız seyahat etmek istiyorum.

O yıllarca yalnız yaşadı.

Niçin beni yalnız bırakmıyorsun?

Tom yalnız olmayı sevmez.

İş onun tarafından yalnız başına mı yapıldı.

Also check out the following words: beden, eğitimi, koşma, koşmayın, bahçesine, gidin, kurallarına, uy, uyun, Ayakkabılar.