Turkish example sentences with "gitmesi"

Learn how to use gitmesi in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Havaalanı otobüsünün havaalanına gitmesi ne kadar sürüyor?

TV açık bırakıp yatmaya gitmesi onun dikkatsizliği.

Kate'e eve gitmesi için izin verdim.

Onun oraya gitmesi muhtemel değil.

Tom Mary'yi John'un partisine gitmesi için ikna etmeye çalıştı.

Tom Mary'nin John'un evine gitmesi ve ona yardım etmesi gerektiğini düşünüyordu.

Tom onu onunla birlikte sinemaya gitmesi için ikna etti.

Tom'un gelecek hafta Boston'a gitmesi bekleniyor.

Donanmanın denize gitmesi emredildi.

Tom Mary'den ona eve erken gitmesi için izin vermesini rica etti fakat o izin vermedi.

Tom Mary'yi hastaneye gitmesi için ikna etmenin zor olacağını biliyordu.

Tom eve erken gitmesi gerektiğine dair hiçbir neden düşünemiyordu.

Tom ne zaman gitmesi gerektiğine karar veremiyor.

Jane'in tek başına okula gitmesi çok zordu.

Tom nereye gitmesi gerektiğini kesin olarak bilmiyordu.

Ona nereye gitmesi gerektiğini söyle.

O, derhal gitmesi gerektiğini söyledi.

O hastaneye gitmesi gerektiği konusunda ısrar etti.

Partiye gitmesi için onu ikna ettim.

Onu eve gitmesi için ikna edemedi.

O, onunla gitmesi için onu ikna etmeye çalıştı.

Ona, onun tarafından polislere gitmesi tavsiye edildi.

Ona onun tarafından hâlâ gençken yurt dışına gitmesi tavsiye edildi.

Onun hemen gitmesi gerekiyor mu?

Arabaya yavaş gitmesi için sinyal verdim.

Ona gitmesi için izin verdim.

Sinemaya gitmesi için onu davet ettim.

Tom Mary'ye eve erken gitmesi için izin verdi.

Onun bizimle gitmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorum.

Öğretmen onun eve gitmesi için izin verdi.

Kendine kendine gitmesi gerektiğini söyledi.

Gitmesi emredildi fakat reddetti.

Bizzat gitmesi gerekli.

Tom Mary'yi partiye gitmesi için ikna etti.

Onun gitmesi ya da kalması umurumda değil.

Öğleden sonra alışverişe gitmesi gerekiyor.

Erken gitmesi için izin verildi.

Sanırım onun yalnız gitmesi iyi değil.

Tom Mary'nin oraya kendi başına gitmesi konusunda ısrar etti.

Tom'a toplantıya gitmesi gerektiğini söyledim.

Cumartesi günü okula gitmesi gerekmiyor.

Oraya tek başına gitmesi gerekli değil.

Şansının yaver gitmesi için dua ediyorum.

Uzun bir tartışmadan sonra, sonunda onu kampa gitmesi için ikna ettim.

Sanırım Tom'u gitmesi için ikna edebilirim.

Tom'u partiye gitmesi için ikna ettim.

Sanırım bizimle gitmesi için Tom'u davet etmeliydik.

Tom, bir toplantıya gitmesi gerektiğini söyledi.

Tom'un geçen hafta Boston'a gitmesi gerekiyordu.

Tom'un Mary ile Boston'a gitmesi gerekiyordu.

Tom'un Boston'a gitmesi gerekiyordu.

Tom Mary'yi sanat okuluna gitmesi için boş yere ikna etmeye çalıştı.

Tom kendisinin gitmesi istendiğini söyledi.

Tom Mary'yi kendisiyle yüzmeye gitmesi için ikna etti.

Tom Mary'nin gitmesi için el ile işaret etti.

Tom Mary'nin önde gitmesi için işaret etti.

Tom nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu.

Tom gitmesi için Mary'yi ikna edemedi.

Sanırım yakın gelecekte Tom'un Boston'a gitmesi muhtemel.

Sanırım Tom'un yakında Boston'a gitmesi muhtemel değil.

Tom'un nereye gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayım.

Her ikimizin de Boston'a gitmesi gerektiği konusunda herhangi bir sebep yok.

İlk olarak Tom'un gitmesi gerekmiyor mu?

Benimle Boston'a gitmesi için Tom'u ikna etmeye çalıştım.

Okula gitmesi gerekirdi.

Charles'in hastaneye gitmesi gerek.

Tom'un hastaneye gitmesi gerek.

Eğer Tom'u görürsen, eve gitmesi gerektiğini söyle.

Tom onunla Boston'a gitmesi için Mary'yi ikna etmeye çalıştı.

Tom onunla Boston'a gitmesi için Mary'yi nasıl ikna etti?

Tom'un bugün okula gitmesi gerekiyordu.

Tom Mary'yi onunla Boston'a gitmesi için ikna edebilir.

Tom ne zaman Boston'a gitmesi gerektiğine karar veremedi.

O ona yalnız gitmesi için izin verdi.

Trenin beş dakika içinde gitmesi gerekiyor.

Tom ne zaman gitmesi gerektiğini bilmiyordu.

Roy'un ebeveynlerini karşılamak için havaalanına acele gitmesi gerekmezdi.

Her şey gitmesi gerektiği gibi gidiyor.

Tom Mary'nin gitmesi gerektiğini söylemedi.

Tom bana bizimle birlikte Boston'a gitmesi için Mary'yi ikna etmenin kolay olacağını söyledi.

Tom'u bizimle gitmesi için nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum.

Bu yiyeceğin boşa gitmesi bir utanç olurdu.

Lütfen Tom'a nereye gitmesi gerektiğini söyleyin.

Tom onunla Boston'a gitmesi için Mary'yi ikna etti.

Tom'un nereye gitmesi gerekiyor?

O gelir gelmez gitmesi istendi.

Tom varır varmaz gitmesi istendi.

Casus ülkesine döner dönmez başka bir ülkeye gitmesi söylendi.

Maria'nın alışverişe gitmesi gerekir.

Tom'un banyoya gitmesi gerekiyor gibi görünüyor.

Tom'un bugün erken gitmesi gerekiyor.

Tom'un hastaneye gitmesi gerekiyor.

Tom Mary'yi eve gitmesi için ikna edemedi.

Tom onunla bir konsere gitmesi için Mary'yi davet etti.

Tom onunla Boston'a gitmesi için Mary'yi ikna etmeye çalışıyor.

Tom tek başına gitmesi için Mary'ye izin verdi.

Tom Mary'yi kendisiyle partiye gitmesi için ikna etti.

Yapmak zorunda olduğumuz şey Tom'u gitmesi için ikna etmek.

Tom'un doktora gitmesi gerekmiyor.

Tom'u bizimle gitmesi için ikna ettim.

Tom'u bizimle gitmesi için ikna etmek zorundayız.

Also check out the following words: pahalı, soğuk, Doğru, söylüyorsun, Haklısın, yorgunum, çalışıyor, Bizimle, kal, cevaplayın.