Turkish example sentences with "gerçek"

Learn how to use gerçek in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Salman Rüşdi'nin “Şeytan Ayetleri” modern edebiyatın gerçek başyapıtıdır.

Twitter, gerçek bir arkadaş değildir.

Gerçek sanat hırsızlıktır.

Bu da seninle ilgili gerçek.

Sonunda gerçek bizim tarafımızdan öğrenildi.

Hepiniz gerçek hikayeyi biliyorsunuzdur.

Söylenti gerçek olamaz.

Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.

Bu gerçek unutulmamalı.

Onun hikayesi gerçek görünüyor.

Gerçek olamayacak kadar iyi.

Bunun gerçek bir Picasso olduğuna inanıyorum.

Bilimsel gerçek insan aklının bir yaratılışıdır.

Haber gerçek olabilir mi?

Bu inciler yapay değil, gerçek.

Gerçek arkadaşlık bedelsizdir.

Gerçek dostluk bedelsizdir.

Gerçek dostluğun bedeli yoktur.

Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.

Gerçek dostluk paha biçilmezdir.

Gerçek arkadaşlık paha biçilmezdir.

Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece basit bir peluşum.

Gerçek yemek yeme yerine, sadece tüm gün abur cubur yedik.

Söylenenlere göre, o gerçek.

Gerçek kimliğini bulduğumda, hayatım bir anlam ifade etmeye başladı.

O araba gerçek bir güzelliktir.

Birçok ekonomist o gerçek hakkında bilgisiz.

Benim senden başka gerçek arkadaşım yok.

Gerçek onlara söyleniliyormuydu?

Gerçek bir arkadaş ender bir kuş gibidir.

Kathleen'in ifadelerinin gerçek olduğu çıktı.

O politikacının söylediği hiç gerçek değil.

Seninle gerçek hayatta buluşmak harikaydı.

Google'da biraz araştırdıktan sonra, söylediğinin gerçek olmadığından şüpheleniyorum.

Sadece tek bir gerçek var.

Kar olmadan kış gerçek görünmüyor.

O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.

Söylenti gerçek oldu.

El sanatının giysisi olmalı, ama gerçek çıplak gitmeyi seviyor.

Sadece tek bir gerçek ruhani bilgi vardır: ben algıladığımı algılarım.

O gerçek bir Müslüman

O gerçek değil.

Bu senfoni gerçek bir şaheser.

O, gerçek bir daire değildir.

Gerçek savaş bu hikâyeden daha çok korkunç.

Gerçek bugün okula gitmememdir.

Gerçek bütün parayı harcamış olmamdır.

Gerçek kitabı henüz okumamış olmamdır.

Gerçek benim yüzemememdir.

Gerçek şu ki, biz hava olmadan yaşayamayız.

Gerçek şu ki onun babası işten dolayı New York'ta yalnız yaşıyor.

Herkes çocuğu gerçek bir deha olarak tanır.

Bu teklif gerçek olamayacak kadar çok iyi görünüyor. Bit yeniği nedir.

Gerçek amacın nedir?

Belge ne gerçek ne de sahte.

Gerçek görüntüler yoktur.

O, yirmi yaşında olduğunu söyledi, gerçek değildi.

Sayfaların boyutu genellikle en az 4 KiB (4 × 1024 bayt) büyüklüğündedir ve büyük sanal adres alanlarına ya da büyük gerçek bellek miktarlarına sahip sistemler genellikle daha büyük sayfalar kullanırlar.

Onun hikayesinin gerçek olduğunu düşünmüyorum.

Onun hikayesi gerçek mi?

Onun hikayesinin gerçek olup olmadığını merak ettim.

Onun hikayesi gerçek olamaz. O sık sık yalan söyler.

Tom'un şimdiye kadar herhangi gerçek bir tehlike içinde olduğundan şüpheliyim.

Söylenti gerçek çıktı.

Eğer saman yanarsa, gerçek bir felaket olur.

Gerçek dost kara günde belli olur.

İhtiyacın olduğunda yanında olan dost gerçek dosttur.

Bu gerçek bir kelepir.

Gerçek şu ki, ben bir yazar olmak istiyorum.

Gerçek bizim davet edilmememizdir.

Gerçek şu ki, Ellen seni dünyalar kadar sevdi.

İyi bir mektup yazmanın gerçek sırrı sanki konuşuyormuşsun gibi yazmaktır.

O, gerçek bir cadı!

Tom Mary'nin söylediğinin gerçek olduğuna umutsuzca inanmak istedi.

Bir gerçek, esas olarak, tartışılmazdır.

Tom onun gerçek olmasını diliyor.

Tom Mary'ye hikayenin gerçek olmadığını söyledi.

Tom'un sohbet odalarında gerçek ismini vermeyecek kadar aklı var.

Tom hikayenin gerçek olmadığını biliyordu.

Tom Mary'nin söylediğinin gerçek olmasını umuyor.

Tom Mary'nin hikayesinin gerçek olduğundan şüphe ediyor.

Tom, Mary'nin söylediğinin gerçek olduğu ihtimalini tamamen görmezden gelemedi.

Tom'un söylediklerinin yarısı gerçek değil.

O, benim ifademin gerçek olduğunu kabul etti.

O bana gerçek bir dost oldu.

O yüzük gerçek altından mı yapılmıştır?

Gerçek yanımda para olmamasıdır.

Gerçek söylentinin asılsız olmasıdır.

Gerçek onun o akşam geç uyumasıdır.

Gerçek kedimin utangaç olmasıdır.

Gerçek şu ki, onu ben yaptım.

Gerçek onun hakkında bir şey bilmememdir.

Gerçek bir yalan söylemiş olmamdır.

Açıklamanız inandırıcı olmayacak; o gerçek olamayacak kadar imkansız.

Gerçek bir zevkle kitabını okudum.

Onun hikayesinin ne kadar çok gerçek olduğunu söyleyemem.

Onun hikayesinde bir zerre gerçek yok.

Portre tam olarak gerçek şey gibi görünüyor.

O, gerçek bir bilim adamıdır.

O, gerçek benliğini bilmiyor gibi görünüyor.

Gerçek duygusunu saklamada uzman oldu.

Also check out the following words: arkasındaki, anlayabileceğim, Mackintosh, çocuğa, kart, poker, oyunumuza, Meselenin, püf, noktası.