Turkish example sentences with "gelir"

Learn how to use gelir in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Babam genellike eve altıda gelir.

Güvercin barış anlamına gelir.

O, eve altıda mı gelir?

Amnezi, "hafıza kaybı" anlamına gelir.

Şimşek, genelde gök gürültüsünün ardından meydana gelir.

Babam genellikle eve yedide gelir.

Umarım otobüs çok geçmeden gelir.

En güçlü imparatorlukların bile sonu gelir.

Sükût ikrardan gelir.

"Ben polisim. Karakola kadar gelir misiniz?” "N-neden?" “Şehrin ortasında silahla ateş etmenin suç olmadığını mı düşünüyorsun?”

Pazardan sonra pazartesi gelir.

UN, bildiğiniz gibi, United Nations anlamına gelir.

Bu, onları bir ders kitabı için, bir uygulama için, bir araştırma projesi için, her şey için yeniden serbestçe kullanabileceğin anlamına gelir.

Çok sayıda yabancı insan çalışmak için Japonya'ya gelir.

JST Japonya Standart Zamanı anlamına gelir.

IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.

Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.

Japon shogi satranca karşılık gelir.

İlkbahar, kıştan sonra gelir.

Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

Süt sana iyi gelir. Her gün içsen iyi olur.

O, sık sık geç gelir.

O, bazen beni görmeye gelir.

İfade insanlara hakaret etmek anlamına gelir.

Geçen yıl benim gelir yaklaşık beş milyon yendi.

Aşk, harika bir duygu, herkese hayatında günün birinde gelir.

Çöp toplayıcı, haftada üç kez gelir.

Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir.

Para gelir ve gider.

John gelir gelmez gidelim.

O ayda bir kez buraya gelir.

Onun ayrılması evde huzur olacak anlamına gelir.

Bir saniye buraya gelir misiniz?

Tom genellikle zamanında gelir.

Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.

Enflasyondan sonra geçen yılın gelir artışı % 5 idi.

Tom Pazar hariç her gün akşam 10:00' dan sonra eve gelir.

Ne olursa olsun, Tom her zaman zamanında gelir.

İnşallah Tom buraya zamanında gelir.

O, nasihatımı duymazdan gelir.

O bir kural olarak yaklaşık altıda eve gelir.

Daha çok oyun çalışmak için daha az zaman anlamına gelir.

Sen gitmeden önce posta gelir.

Postacı yaklaşık üç günde bir gelir.

O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.

Kanıt, bir önceki ifadeye karşılık gelir.

O hâlâ ara sıra beni görmeye gelir.

Robert ara sıra beni ziyarete gelir.

Jim'in babası eve her zaman geç gelir.

Kenji her zaman okula ilk olarak gelir.

Bill nadiren zamanında gelir.

Tom neredeyse her gün buraya gelir.

Tom hemen hemen her Cumartesi buraya gelir.

Tom hemen hemen her hafta sonu buraya gelir.

Tom her birkaç günde bir buraya gelir.

Tom her iki günde bir buraya gelir.

Tom her iki ayda bir buraya gelir.

Tom arada bir buraya gelir.

Tom her zaman vaktinde gelmez fakat Mary genellikle gelir.

Daha sonra benim sıram gelir.

Sıfır birden önce gelir.

Benimle gelir misin?

O genellikle zamanında gelir.

Tren öğleyin gelir.

O nadiren beni görmeye gelir.

WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.

O, haftada iki kez buraya gelir.

O genellikle eve geç gelir.

O, İngilizcenin üstesinden iyi gelir.

Tren her zaman zamanında gelir.

O gelir gelmez, ayrılacağız.

Eğer zamanı olursa, o gelir.

Ona rica edersen, o gelir.

Onu ararsan, gelir.

O, bazen eve geç gelir.

O her birkaç günde buraya gelir.

O her üç günde bir buraya gelir.

O neredeyse buraya her gün gelir.

O, okula arabasıyla gelir.

Bu işaret "yürüme" anlamına gelir.

Bir sürü ünlü kişi buraya gelir.

Bu elbise, üç ebatta gelir.

Baban eve erken gelir mi?

O gelir gelmez başlayalım.

Kesin gelir.

Onu görünce dedem aklıma gelir.

Bitişikte yaşayan çocuk sık sık eve geç gelir.

O, öğleyin gelir.

O, her zaman zamanında gelir.

Buraya sık sık gelir misiniz?

O, sorunlarımı görmezden gelir.

İngilizcede yüklem nesneden önce gelir.

Şimşek gök gürültüsünden önce gelir.

Şimşeğin ışığı gök gürültüsünün sesinden önce gelir.

O nadiren, kırk yılda bir, gelir.

Kıştan sonra İlkbahar gelir.

O, beş günde bir buraya gelir.

O, bazen beni karşılamak için gelir.

O, yılda bir kez Tokyo'ya gelir.

O sık sık okula geç gelir.

Soğuk sabahlarda erkenden kalkmak bana zor gelir.

Also check out the following words: maraton, yarışına, sınıf, erkekten, kızdan, Düzeni, çerçevesi, kutusundaki, göstermek, seçenekler.