Turkish example sentences with "fena"

Learn how to use fena in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.

Fena değilim. Ama biraz yorgunum.

Fena değil.

Tom bir trafik kazasında fena halde yaralandı.

O, fena halde azarlanmış görünüyor.

Ortaokulda iken Tom Mary'ye çok fena tutuldu.

Fikir fena değil.

O fikir fena değil.

Tom Mary'ye çok fena âşık.

Seninki de fena değil.

O, fena halde yeni bir elbise istiyor.

"Nasılsın?" "Fena değil."

Fena şekilde yardımınıza ihtiyacım var.

Onun fena halde paraya ihtiyacı vardı.

Tom Mary'ye çok fena tutulmuştu.

Fena halde suya ihtiyacımız var.

Fena halde suya ihtiyaçları vardı.

Tom Mary'ye fena halde âşık.

Evde kaldım çünkü fena üşütmüştüm.

Fena üşüttüğüm için evde kaldım.

Japonya'dan gidersen, seni fena halde özlerim.

O zaman fena halde onun yardımına ihtiyacım vardı.

O fena değil.

Tom fena halde başarısız oldu.

Gözlerim keskin mi değil mi, bilmiyorum. Bu yüzden bir göz doktoruna gitsem fena olmaz.

Köftenin de tadına baktım, pek fena değildi.

Beni daha fazla dışlamayın arkadaşsız kalmaktan fena halde sıkıldım.

Tom fena değil.

Buna fena değilsin.

Başlangıç için fena değil.

Tom bir süre fena hâlde borç içindeydi ama tekrar kendi ayakları üzerinde duruyor.

O ona fena halde âşık oldu.

"Nasıl gitti?" "Fena değil."

Bu fikir fena değil.

Onlar fena değildiler.

Bir sevgilim olsa fena olmayacak.

Gelince dördümüz görüşsek fena olmaz.

Dördümüz de yaşıyorken bunu çözsek fena olmaz.

Vay canına! Bu fena değil!

Genç bir kızın fena halde çürümüş cesedi otoyolun kenarında bulundu.

Fena fikir değil!

Fena değil!

Fena yaparız!

Bazıları fena halde rahatsız olmuş.

Tom'un bacağı fena halde yanmıştı.

Fena değil, ama biraz yorgunum.

Biraz sağduyulu davransanız hiç de fena olmaz.

Seni fena benzetmişler.

O fena hareketli.

Bence Tom'dan korksan fena olmaz.

Her şeye rağmen, sanırım bu fena değil.

Hey, bu fena değil.

Tom'un fena halde paraya ihtiyacı vardı.

Şimdi bu fena bir fikir değil.

Bu pek fena görünmüyor.

Fena geceden kalmayım.

Hiç fena değil!

Bu fena halde adil değil.

Fena değildi.

Çalışma saatlerim çok fena.

Tom'un fena halde yardıma ihtiyacı var.

Film çok fena değildi.

Çok fena, Japonya'ya gitmen gerekir.

İçecek bir şey alsam hiç fena olmaz.

Tom başının fena halde dertte olduğunu anladı.

Yeni başlayan biri için fena değil.

Hey, bu pizza fena değil. Hiç de fena değil.

Hey, bu pizza fena değil. Hiç de fena değil.

Fena sayılmaz.

Sen de fena görünmüyorsun.

Aferin! Fena değil.

Bir haftadan beri çok fena öksürüyorum.

Annesi fena halde kilolu olduğu için Mary okulda zorbalık yaşadı.

Çok fena değil, iyi.

O hiç de çok fena değil.

Sen de gelsen fena olmazdı.

Onu hastaneye yetiştirmek zorundayız. O fena halde yaralı.

Film hiç de fena değildi.

Sesini alçaltabilir misin lütfen? Çok fena akşamdan kalmayım.

Bilirsin, bu hiç fena değil.

"Araştırmanız nasıl gidiyor?" "Fena değil."

Buna fena halde ihtiyacım var.

Tom'un fena halde yardımımıza ihtiyacı var.

Ben fena halde başarısız oldum.

Birçoğu yaralandı, bazıları fena halde.

Fadıl'ın fena halde paraya ihtiyacı vardı.

Fena şekilde yardıma ihtiyacım var.

Kendimi fena halde yaktım.

Tom'un planı fena halde yanlış gitti.

Kendimi fena şekilde yaktım.

Tom'un fena halde paraya ihtiyacı var.

Fena halde yaralandım.

Güveç hiç fena değildi.

Tom fena bir şekilde kesildi.

Tom'un dansı fena değil.

Bu kitap fena değil.

Bir şey fena gitti.

Fena çuvalladım.

Tom fena çuvalladı.

Tom'un gitar çalması fena değil.

Allah'ın binasını yıkmak, yani adam öldürmek, çok fena bir iştir.

Also check out the following words: iyi, biliniyor, davetiye, aldım, Matsuyama'da, doğup, büyüdüm, Düşmanla, anlaşmaya, vardılar.