Turkish example sentences with "ettiği"

Learn how to use ettiği in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Try Mate's Mac app

Translate in Safari and other macOS apps in one click.

try for free

Try Mate's iOS app

Translate in Safari, Mail, PDFs, and other apps in one click.

Try Mate's Chrome extension

Double-click translation for all websites and Netflix subtitles.

Get for free

Try Mate apps

Install it to Chrome (or any other browser) on your computer and read the internet as if there were no foreign languages at all.

Get for free

Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
Translate from Turkish to English

Onun, Paris'e hareket ettiği gün yağmurlu idi.
Translate from Turkish to English

Tayfunun ekinleri harap ettiği günü asla unutmayacağım.
Translate from Turkish to English

Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
Translate from Turkish to English

Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü öpücüğe hak ettiği ilgiyi vermiyordur.
Translate from Turkish to English

Olaylar tam onun tahmin ettiği gibi meydana geldi.
Translate from Turkish to English

Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
Translate from Turkish to English

Tom bir trafik kanunu ihlal ettiği için bir trafik cezası aldı.
Translate from Turkish to English

Tom kavga ettiği için okuldan atıldı.
Translate from Turkish to English

Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
Translate from Turkish to English

Tom, onu terk ettiği için babasını affetmek istiyor.
Translate from Turkish to English

Doktorun sana tavsiye ettiği gibi yapsan iyi olur.
Translate from Turkish to English

Tom o kabul ettiği sürece desteğini sürdürmeye kararlıydı.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'ye onun yerine park ettiği için kızgındı.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'nin babasının intihar ettiği yeri ziyaret etmek istemeyeceğini sandığını söyledi.
Translate from Turkish to English

Tom TV'yi evin önceki sahibinin çatıya monte ettiği antene bağladı.
Translate from Turkish to English

Tom kesinlikle Mary'nin olduğunu iddia ettiği kadar kötü değil.
Translate from Turkish to English

Tom ona bir iyilik yapmamı rica etti. Fakat onun rica ettiği şeyi yapamadım.
Translate from Turkish to English

Bu, Jack'in inşa ettiği evdir.
Translate from Turkish to English

Tom, Mary'nin onu terk ettiği zaman duyduğu acıyı hâlâ hatırlayabiliyor.
Translate from Turkish to English

Tom pazarlık ettiği şeyi almadı.
Translate from Turkish to English

Bana yardım ettiği için ona teşekkür ettim.
Translate from Turkish to English

Onun tavsiye ettiği kişiyi işe alacağım.
Translate from Turkish to English

Karısının onu niçin terk ettiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
Translate from Turkish to English

Onun bana servis ettiği her şeyi yemedim.
Translate from Turkish to English

Onun iflas ettiği doğrudur.
Translate from Turkish to English

Kendisine yardım ettiği için Tom Mary'ye teşekkür etti.
Translate from Turkish to English

Onun tam olarak niyet ettiği oydu.
Translate from Turkish to English

Onun bu işi kabul ettiği doğrudur.
Translate from Turkish to English

Tom'un şimdiye kadar flört ettiği tek kız Mary'dir.
Translate from Turkish to English

Tekerleği ilk olarak kimin icat ettiği bilinmiyor.
Translate from Turkish to English

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.
Translate from Turkish to English

Ailesi bir yerden bir yere seyahat ettiği için, Cezar Chavez bir çocukken otuzdan daha fazla okula gitti.
Translate from Turkish to English

Herkesin hak ettiği maaşı almadığına inanıyorum özellikle asgari ücretlilerin.
Translate from Turkish to English

Onun parayı kabul ettiği gerçeği hâlâ devam etmektedir.
Translate from Turkish to English

Evli bir yazar bekar kalmayı tavsiye ettiği zaman kitabın zayıf noktası güvenirlikten yoksun olmasıdır.
Translate from Turkish to English

Macarların yedi rakamından nefret ettiği doğru mu?
Translate from Turkish to English

Tom tek başına hareket ettiği konusunda ısrar etti.
Translate from Turkish to English

Işık yılı, ışığın bir yılda kat ettiği mesafedir.
Translate from Turkish to English

Bence Tom'un teklif ettiği işi almalısın.
Translate from Turkish to English

Bence Tom'un teklif ettiği işi almalısınız.
Translate from Turkish to English

O beni ziyaret ettiği zaman ödevimi yeni bitirmiştim.
Translate from Turkish to English

Ziyaret ettiği kişiler hakkında bir kitap yazdı.
Translate from Turkish to English

Tom kayıtları tahrif ettiği için görünüşte suçlu.
Translate from Turkish to English

Tom'un, Mary'den nefret ettiği zamanları oldu.
Translate from Turkish to English

Sentetik kumaşları ütülerken yüksek ısı ayarları kullanmak sentetik kumaşları eritecek ve görülebilir kalıcı hasara sebep olacaktır, bu, çok sıcak ütünün kumaşla en uzun temas ettiği yerde çoğunlukla parlak bir alan gibi görünür.
Translate from Turkish to English

Tom'un tahmin ettiği gibi her şey işe yarıyor.
Translate from Turkish to English

Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi Tom geç kalmıştı.
Translate from Turkish to English

Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi Tom sınavda başarısız oldu.
Translate from Turkish to English

Tom'un olacağını tahmin ettiği şey oldu.
Translate from Turkish to English

ABD'nin Çin'e ihraç ettiği başlıca ürün soya fasülyesiydi.
Translate from Turkish to English

Kavga ettiği için okuldan kovuldu.
Translate from Turkish to English

Her ulus hak ettiği şekilde yönetilir.
Translate from Turkish to English

Yemek için Tom'un sipariş ettiği aynı şeyi sipariş etmeye karar verdim.
Translate from Turkish to English

Tom'un yalan söylemekten daha çok nefret ettiği bir şey yok.
Translate from Turkish to English

Tom'un senden nefret falan ettiği yok, Mary.
Translate from Turkish to English

Kimsenin ettiği kimsenin yanına kalmaz.
Translate from Turkish to English

Biri yaptığı sürece ona kimin yardım ettiği Tom'un umurunda değildi.
Translate from Turkish to English

Tom'un yapmayı tercih ettiği bir şey yok.
Translate from Turkish to English

Beni sürekli rahatsız ettiği için Mary'yi rahatsız ediyorum.
Translate from Turkish to English

Tom patronundan nefret ettiği için işini bıraktı.
Translate from Turkish to English

Tam Mary'nin tahmin ettiği gibi, Tom'un tepesi atıyor.
Translate from Turkish to English

Bu Tom'un genellikle arabasını park ettiği yer.
Translate from Turkish to English

Ateist olduğunu itiraf ettiği zaman ailesi onu evden kovdu.
Translate from Turkish to English

Marcus'un ne itiraf ettiği ne de inkar ettiği duyuldu.
Translate from Turkish to English

Marcus'un ne itiraf ettiği ne de inkar ettiği duyuldu.
Translate from Turkish to English

Belki Tom Mary'nin geri dönmemek üzere onu terk ettiği olasılığını göz önünde bulundurmalı.
Translate from Turkish to English

Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.
Translate from Turkish to English

Tam Tom'un tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti.
Translate from Turkish to English

Tom sana yardım ettiği için şanslısın.
Translate from Turkish to English

Tom'un sohbet ettiği kız bayıldı.
Translate from Turkish to English

İfade ettiği bir anlam olmalı.
Translate from Turkish to English

Kız arkadaşı onu terk ettiği için Tom'un morali bozuk.
Translate from Turkish to English

Bize kimin yardım ettiği umurunda mı?
Translate from Turkish to English

Mary, Tom onun ağırlığından söz ettiği zaman sinirlenir.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'nin ona teklif ettiği işi aldı.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'den nefret ediyordu ama onun ondan nefret ettiği kadar çok değil.
Translate from Turkish to English

O bizi her zaman rahatsız ettiği için biz Tom'u rahatsız ediyoruz.
Translate from Turkish to English

Dan Linda'nın vefat ettiği konusunda bilgilendirildi.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'den onun ondan nefret ettiği kadar çok nefret ediyordu.
Translate from Turkish to English

O intihar ettiği için üzgünüm.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'den nefret ediyor ama onun ondan nefret ettiği kadar çok değil.
Translate from Turkish to English

Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
Translate from Turkish to English

Max'ın tahmin ettiği gibi, takımımız kaybetti.
Translate from Turkish to English

O, işte tembellik ettiği için işten kovuldu.
Translate from Turkish to English

Pharamp yasak yere park ettiği için para cezası ödedi.
Translate from Turkish to English

Tom'un en azından günde bir kez ziyaret ettiği tek web sitesi budur.
Translate from Turkish to English

Tom seyahat ettiği zaman motellerde kalır.
Translate from Turkish to English

Erkek çocuğu dişlerini fırçalamayı ihmal ettiği için kötü dişleri vardı.
Translate from Turkish to English

Bu kitap hak ettiği ilgiyi görmedi.
Translate from Turkish to English

Tom onların ona ​​teklif ettiği işi kabul etti.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'nin ona teklif ettiği kahveyi aldı.
Translate from Turkish to English

Tom Mary'nin işaret ettiği yere baktı.
Translate from Turkish to English

Tom'un intihar ettiği doğru mu?
Translate from Turkish to English

Tom rüşvet aldığını itiraf ettiği için yeniden seçilmedi.
Translate from Turkish to English

Buenos Aires onların en çok ziyaret ettiği şehirdir.
Translate from Turkish to English

Sanırım sen Tom'dan onun senden nefret ettiği kadar çok nefret ediyorsun.
Translate from Turkish to English

Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
Translate from Turkish to English

Her şey Tom'un olacağını tahmin ettiği şekilde oldu.
Translate from Turkish to English

Ne yazık ki onun hak ettiği hediyeyi almaya gücü yetmiyor.
Translate from Turkish to English

Bu, insanların hakkında merak ettiği bir şey.
Translate from Turkish to English

Also check out the following words: konuşmaya, vakti, yoktu, işe, aşina, New, York'ta, yaşıyor, sesli, konuştu.