Turkish example sentences with "derin"

Learn how to use derin in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Göl çok derin.

Alain'i annesi bile her zaman korudu fakat şımarık küçük çocuk, kitapta derin bir nefret uyandıran ve kendini beğenmiş bir kişiye dönüşür.

Derin nefes alamadı.

Bu göl ne kadar derin?

Mississippi Nehri derin ve geniştir.

İki arkadaş derin bir arkadaşlık bağı oluşturdular.

Sizi stetoskop ile dinleyeceğim. Lütfen derin bir nefes alın. Şimdi nefesinizi tutun.

Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.

Bu nehir yüzmek için yeterince derin.

Derin ve saygılı huşuyla şamdanı önceki yerine koydum.

Japonya'da bu göl en derin göldür.

Bu göl derin.

Bu göl ne kadar derin!

Bu göl bu noktada en derin.

Amcamın sanata derin bir ilgisi var.

Yaşlı ayı derin uykuda.

Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.

Yangın patlak verdiğinde, o derin uykudaydı.

Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.

Tom derin bir nefes aldı.

O gün bende derin bir etki bıraktı.

Söylediğin bende derin bir izlenim bıraktı.

Bugünün Pekin'i bende çok derin bir etki bıraktı ve merakımı uyandırdı.

Tom nehrin ne kadar derin olduğunu merak etti.

Tom havuzun ne kadar derin olduğunu bilmiyor.

O derin uykuda.

Derin derin soludu.

Derin derin soludu.

Onun derin bir sesi var.

Tom derin uykudaydı.

Göl ne kadar derin?

Delik ne kadar derin?

O göl ne kadar derin?

Göl burada derin.

O, derin bir nefes aldı.

Biwa gölü ne kadar derin?

Nehir burada derin.

Bebek derin uykuda.

Tom, derin düşünceye daldı.

Bebek derin uykudaydı.

Nehrin en derin yeri burası.

O derin bir uykuya daldı.

Tom derin bir nefes verdi.

Bu nehrin en derin yeri burası.

Kızım derin uykuda.

Derin bir nefes alın lütfen.

O, derin bir uykuya daldı.

Çocuğu derin uykuda buldum.

Derin nefes almak sağlıklıdır.

Derin bir nefes al.

Derin bir nefes al ve sonra gevşe.

O, durdu ve derin bir nefes aldı.

Yangın çıktığında o derin uykudaydı.

Ne kadar derin?

Ona karşı derin bir şefkate sahibim.

O, derin bir nefes verdi.

Durgun sular derin akar.

Porsuklar derin çukurlar kazarlar.

Derin bir üzüntü hissetmeden bu fotoğrafa bakmam mümkün değil.

Yazar derin düşüncedeydi.

Karısı öldüğünde o derin bir keder içindeydi.

Hikayeden derin şekilde etkilendi.

Gölün ne kadar derin olduğunu bilmiyorum.

Suyun ne kadar derin olduğunu düşünüyorsun?

Gerindi ve derin bir nefes aldı.

Bob o konuyu derin derin düşündü.

Bob o konuyu derin derin düşündü.

Kalbimin en derin yerinden onu seviyorum.

Kocam ve kızım derin uykuda.

Derin düşüncelere daldı.

Yangın patlak verdiğinde, o, derin uykudaydı.

Ayı geldiğinde yaşlı adam derin uykudaydı.

Derin karda yürümek bize zor geldi.

Derin bir çukur kazın.

Derin bir nefes alın.

O çok derin değil.

Derin bir acı hissettim.

Tom derin uykuda.

Yeterince derin değil.

O derin bir nefes aldı.

Kesikler ne kadar derin?

Gölet çok derin.

Tom ve Mary derin suyu yürüyerek geçti.

Bu nehrin karşısına geçemedim.O çok derin.

Yüreğimin en derin yerinden kalbimi yakan tek sensin.

Bu göl ne kadar da derin böyle!

Rusya'daki Baykal Gölü dünyanın en derin gölüdür.

Gözlerinde derin bir uçurumun karanlığı vardı.

Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.

Tom derin düşünceye dalmış pencereden dışarıya bakıyordu.

Tom derin bir nefes aldı ve gözlerini kapadı.

Tom derin bir nefes aldı ve bir şey söylemedi.

Bakmaya gittiğimde çocuğu derin uykuda buldum.

Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.

Tom derin dağlarda izole bir köyde büyüdü.

Suyun ne kadar derin olduğunu biliyor musun?

Tom Mary'nin gözlerine derin derin baktı.

Tom Mary'nin gözlerine derin derin baktı.

Suyun burada ne kadar derin olduğunu biliyor musun?

Tom gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

Onun ölümünden derin üzüntü duydum.

Also check out the following words: tondan, fazlasını, taşıyamaz, ışığını, seni, sevmiyorum, Okulu, Rap, sever, filmi.