Turkish example sentences with "aslında"

Learn how to use aslında in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Aslında o hasta.

"Irkçı değilim, ama" ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.

Aslında Marie Curie Fransız değil, Polonyalıdır.

Bu üzümler hoş görünüyor fakat, aslında tadı buruk.

O bebek aslında hiç de şirin değil.

Aslında tarih, bizim yapmamızdan ötürü bize ait değildir. Uzun zaman önce kendi kendimize sınav yapma süreci ile birbirimizi anlardık, şimdi birbirimizi ailede, toplumda ve yaşadığımız devlette apaçık bir yolla anlıyoruz.

O genç görünüyor ama aslında senden daha yaşlıdır.

Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.

Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.

O aslında serbest piyasa sistemini destekledi.

Şu an Helsinki'de yaşıyorum ama aslında Kuopioluyum.

Aslında, onu yaptım.

Aslında onu sevmiyorum.

O, aslında bir yalancı değil.

O, aslında nazik bir insandır.

Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.

Polo gibi at sırtında oynanılan bir oyunun aksine futbol aslında ayakla oynanılan bir top oyunu demekti.

İster inanın ister inanmayın, ben aslında resim çizebilirim.

" Dünyanın çevresinin iyiliği için söylüyorum," ama aslında o "Dünya üzerinde yaşayan insanların iyiliği için. "

Bu aslında ne anlama geliyor?

Aslında sürmeye yoğunlaşarak iyi sürücüler olmayız.

Ondan çok hoşlanmıyorum, ben aslında ondan nefret ediyorum,

Aslında, henüz hiç mektup almadım.

Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.

Paranın, aslında, hiçbir anlamı yok.

Ben bu yıl evlenmeyeceğim. Aslında, hiç evlenmeyebilirim.

Tom uzun süre konuştu fakat aslında çok şey söylemedi.

Tom aslında Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapar.

Aslında hiç New York'ta bulunmadı.

Aslında, senden bir iyilik istiyorum.

Aslında, bu konuda hiçbir şey duymadım.

Aslında onun hakkında bir şey bilmiyorum.

Aslında o sadece bir söylentiydi.

Aslında, o sadece bir söylentiydi.

Aslında sen oldukça haklısın.

Aslında kendimizi yenilgiye hazırlamıştık.

O, fakir olmaktan çok uzak, aslında çok parası var.

O aslında nazik bir insandır.

Tom aslında neredeyse hiç çalışmıyor.

O, aslında iyi bir adam.

Pek çok şey sözde kolaydır, fakat gerçekleştirmesi aslında zordur.

Aslında biz kazayı gördük.

Aslında, Grant kabul etmedi.

O, aslında müdür değildir.

Aslında onların hepsi iyi insanlar.

Aslında düşündüğüm odur.

O, genç görünüyor fakat aslında o senden daha yaşlıdır.

Aslında bir üniversite öğretmeniyim.

Aslında, o planlar hakkında bir şey bilmiyordum.

O, ona karşı kibar değildir. Aslında, o kimseye karşı kibar değildir.

O, aslında naziktir.

O, aslında yönetici değil.

O, onun ablası gibi görünse de, aslında annesi.

Şuradaki mavi yapı aslında bir tavuk kümesidir.

Aslında Deal'de yaşamıyor.

Aslında Amerika'da bulunmadı.

Bazı insanlar aslında kayalar toplarlar.

Aslında kazayı görmedik.

Aslında bir zaman sorunu.

O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.

Aslında dört bacağımız vardır.

Genç görünüyor ama aslında kendisi kırkın üzerinde.

Aslında, ben onun iyi bir adam olduğunu düşünüyorum.

Aslında sadece uyuyor görünüyordu.

O ondan nefret etmez. Aslında onu sever.

O bir öğretmen olarak çalışıyor fakat aslında bir casus.

Aslında yalan söyledi.

O saygın bir iş adamı gibi görünüyor ama aslında Mafyanın bir üyesidir.

Aslında, ben mutluyum.

Aslında burada çalışıyorum.

"Jingle Bells," Noel zamanı yaklaştığında popüler bir şarkı, aslında bir Noel şarkısı değildir. Sözleri Noel hakkında bir şey söylemiyor.

Aslında, onu seviyor.

"Büyük olasılıkla benimle birlikte kamp yapmaya gitmek istemezsin." "Yanılıyorsun. Aslında, onu çok fazla sevdiğimi düşünüyorum."

Genç görünüyor ama aslında kırkın üzerinde.

Ben aslında geveze birisi değilimdir. Sadece sana anlatacak çok şeyim var.

O aslında gerçekten eğlenceliydi.

Aslında, dolabı kapalı tutarım.

Aslında, kahveyi sevmem.

Aslında Tom'la hiç karşılaşmadım.

Aslında Tom'la henüz görüşmedim.

Aslında onu Tom'la tartıştım.

Tek çocuk olmama rağmen çok şımarık büyütülmedim ve aslında şımarık değilim.

Son buluştuğumuzda o hasta görünüyordu fakat aslında o ağlıyordu.

Aslında, Tom'un sigortası yok.

Neden sattığımız ve satın aldığımız gösterildi aslında hepimiz kiraladık.

Siz bizi yıkmaya çalışırken aslında kendinizi yıkmadınız mı?

Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.

Aslında siyah bir renk değildir. Renk yokluğudur.

Dışarıdan çok sert görünmesine rağmen aslında ne kadar yufka yürekli birisi olduğunu onu tanıyanlar anlatıyor.

Aslında ben Boston'da doğdum.

Aslında o hikayeye inanmıyor musun?

Aslında onu sevmiyorum, sadece ilginç buluyorum.

Aslında, bir değil iki tane hata yaptın.

Her seçim bir çaredir aslında.

Aslında hiç Fransızca eğitimi almadım.

Aslında Tom'u hiç görmedim.

Tom Mary'den daha genç görünse bile, o aslında oldukça daha yaşlı.

Tom aslında kazayı görmedi.

Tom aslında ne olduğunu görmedi.

Tom aslında geleceği tahmin edebileceğine inanıyordu.

Tom aslında yaptığını söylediği şeyi yapmadı.

Also check out the following words: sağolsun, şehir, popüler, oldu, Onunla, beraber, olduğun, sürece, mutlu, olamazsın.