Turkish example sentences with "öğrenci"

Learn how to use öğrenci in a Turkish sentence. Over 100 hand-picked examples.

Siz burada bir öğretmen mi, yoksa öğrenci misiniz?

Son hafta 5 öğrenci sınıfta yoktu.

Bu sınıfta kırk öğrenci var.

Latince'nin nasıl okunacağını çok az öğrenci bilir.

Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.

Sen bir öğrenci misin?

Sen bir Japon öğrenci misin?

Siz bir Japon öğrenci misiniz?

Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

Hangi öğrenci dışarı çıktı?

Öğretmen misin yoksa öğrenci misin?

Öğrenci, Londra'dan geri geldi.

1990'dan beri, on bir bayan öğrenci ödülü aldı.

On bir öğrenci mükafat aldı.

1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

Öğrenci, Londra'dan geri döndü.

Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?

Öğrenci sınıfta uyukluyordu.

Öğrenci bir soru sormak için elini kaldırdı.

Öğrenci tüm problemleri daha önce çözdü.

Öğrenci sigara içtiği için cezalandırıldı.

Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.

İki öğrenci arasındaki fikirlerde büyük bir boşluk var.

Tanıdığım iki tane Wieńczysława var. Esmer olanı işyerinde çalışıyor. Öteki sarışın olanı ise okulumuzda bir öğrenci.

Magdalena'nın okulunda bir Türk öğrenci var. Onun adı Reşit.

Her öğrenci için numaralandırılmış dizin kartları kullanırım.

Çoğu öğrenci sıkı çalışır.

Çoğu öğrenci okula yürüyerek geliyor.

Çoğu öğrenci okul gezilerinde Kyoto'nun görülmeye değer yerlerini geziyorlar.

Öğrenim yapmak için yurtdışına giden öğrenci sayısı her yıl artmaktadır.

Birçok öğrenci sınıfı temizlemeden eve gitti.

Birçok öğrenci soğuk algınlığından dolayı okula gelmedi.

O sıradan bir öğrenci değil.

Ben bir öğrenci iken, ona sık sık yazdım.

Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.

Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek öğrenci ha? Bu oldukça tuhaf bir durum.

Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Çok sayıda öğrenci yarışmaya katıldı.

Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.

Çok sayıda öğrenci toplantıda mevcut.

Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.

Çok sayıda öğrenci konuşma özgürlüğü için savaştı.

Birçok öğrenci konferansta hazır bulundu.

Birçok öğrenci testte başarısız oldu.

Kütüphanede çok sayıda öğrenci çalışır.

Bu okulda öğrenci misiniz?

Birkaç öğrenci Latince anlıyor.

Hiçbir öğrenci eksik değildi.

Patty akıllı bir öğrenci.

O öğrenci Tom'dur.

Dün Amerikalı bir öğrenci ile tanıştım.

Partiye giden öğrenci yok.

Üç Çinli öğrenci üniversiteye kabul edildi.

Yuriko deniz biyolojisinden mezun bir öğrenci, bir balık tankının içinde uykuya daldı ve ahtapotlar ve deniz yıldızları ile kaplı olarak uyandı.

O durgun bir öğrenci.

İki öğrenci birbirleriyle konuşuyor olacak.

Utangaç öğrenci cevabını mırıldandı.

O, bu üniversitede bir öğrenci.

Birkaç öğrenci problemi çözemedi.

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenci ile asla alay etmemelidir.

Banka öğrenci kredi talebimi veto etti.

Sen iki yıl önce iyi bir öğrenci değildin.

Amerikalı bir öğrenci benim evin yanında yaşıyor.

John iyi bir öğrenci.

Şu iki öğrenci de testi geçmedi.

Üniversitemizden mezun olan her öğrenci anadili İngilizce olan biriyle en az iki yıl İngilizce çalıştı.

Birkaç öğrenci kütüphaneye geldi.

Tom gibi iyi bir öğrenci sınıfımıza onur getirir.

Tom gibi iyi bir öğrenci sınıfımızı onurlandırır.

Tom kötü bir öğrenci idi.

Tom artık burada bir öğrenci değil.

Bu sınıfta 40 öğrenci var.

Sanırım daha iyi bir öğrenci olmak istiyorum.

Tom Mary'nin öğrenci konseyi başkanı seçilmesini önlemek için gücü dahilinde her şeyi yaptı.

Okulunda kaç tana öğrenci vardır?

O, genel olarak, tatmin edici bir öğrenci.

Öğrenci birliği yeni kurallara karşı çıkıyor.

Sen bir öğrenci misin yoksa bir öğretmen misin?

Sadece birkaç öğrenci konuyu anladı.

O sadece iyi bir öğrenci.

Oğlunuz öğrenci hareketi içinde yer aldı, ben duydum.

Buraya yakın bir öğrenci yurdu var mı?

Okulumuzdaki birçok öğrenci gibi, Tom geç saatlere kadar gece eğitimine kalır.

Ann'in bir öğrenci olup olmadığını sordum.

Sue Amerikalı bir öğrenci.

Ken hevesli bir öğrenci.

Mike, sınıftaki en parlak öğrenci.

Bob, bizim sınıfta İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.

Kate bizim sınıfta en zeki öğrenci.

Akira babasının bir öğrenci olarak kullandığı o aynı sözlüğü kullanıyor.

John ile konuşan öğrenci Kanadalıdır.

John o bir öğrenci iken sıklıkla dağa tırmanmaya giderdi.

John ile konuşan genç adam, Kanadalı bir öğrenci.

O bir öğrenci.

Siz öğrenci misiniz?

O iyi bir öğrenci.

O tembel bir öğrenci.

Tom yeni bir öğrenci.

Sen bir öğrenci değilsin.

Sen yeni bir öğrenci misin?

Also check out the following words: boyutlandır, boyutlandırılacaktır, Uzat, kutusunun, boyutuna, büyütülecektir, zum, yakınlaştırılacaktır, Image, Viewer.